Şiddeti siyasi araç olarak kullanmak serbest midir?

Uzun süreden beri gazetecilere sürekli sopalı saldırılar yapılıyor, failler yakalanıyor ve serbest bırakılıyor. Saldırıya uğrayan Yavuz Selim Demirağ, Ahmet Takan, Sabahattin Önkibar, Murat İde ve son olarak, Afşin Hatipoğlu ve Orhan Uğuroğlu'nun ortak özelliği, yazılarında veya programlarında bir siyasi parti ve genel başkanıyla ilgili eleştiri yazısı yazmış veya program yapmış olmalarıdır.

Yazılanlarda, konuşmalarda hakaret olarak yorumlanabilecek bir söz kullanılmadığını biliyoruz.

Bu arada siyasilere de benzer saldırılar yapılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, devletin bütün üst düzey yetkililerinin bulunduğu Çubuk'taki şehit cenazesi töreninde neredeyse linç ediliyordu. Milletvekili Barış Atay sopalı saldırganlar tarafından dövüldü ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a da saldırıda bulunuldu.

***

Gazeteci Rahmi Turan, "Sırada kim var" başlıklı yazısında, "Birtakım politikacılar, sokak serserilerini kiralayıp adam dövdürtüyor. Sokak kabadayılığı ile yazarlar ve rakip siyaset adamları susturulmak isteniyor" diye yazdı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yetkililere seslenerek "Yetkilerinizi mafyaya mı devrettiniz, sırada kim var?" diye sordu.

Selçuk Özdağ ise gazeteci Saygı Öztürk'e yaptığı açıklamada "Önemli olan saldırganları yakalamak değil onları sevk ve idare edenlerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu bir siyasi saldırıdır." dedi.

***

Türkiye bir hukuk devleti olsaydı, bu tür olaylar meydana gelmezdi. Siyasette şiddet kullanmak, siyaseten aciz kalanların işidir. Öyle ya eleştiriler yanlış ise doğrusunu söylersiniz, kamuoyunu yanıltan yazar varsa, onları kendi okurları cezalandırır! Yine haksız eleştiride bulunan bir siyaset adamı varsa o da itibarını kaybeder… Kaldı ki yazıda veya konuşmada bir suç unsuru varsa, mahkemeye verirsiniz, suç duyurusunda bulunursunuz.

Bir değil iki değil, bu yöntem artık kalıcı hale geldi. Adam kiralayıp gazeteci dövdürmek ne demek? Bundan daha vahimi, bu saldırıların azmettiricileri, devletin ilgili birimleri tarafından biliniyor ama kiralık saldırganlar yakalanıp serbest bırakılıyor, arka planı soruşturulmuyor!

Soruşturulmuş olsa kimse bu yöntemlere başvurmaya cüret edemezdi.

***

Milletvekillerinin dokunulmazlığı vardır ama bu, onların Meclis'teki söz ve faaliyetlerini korumak içindir. Yani kimse eleştirilmez değildir. Türkiye içinde siyaset yapıp da eleştirilmez olduğunu düşünenler varsa, bari bir yasa çıkarsınlar da yasada "Filanca partiyi veya yöneticilerini eleştirmek yasaktır. Eleştirenler, sopayla ve itinayla dövülür" diye bir maddeye yer versinler.

Eleştirmek serbest ise o zaman bu saldırıyı azmettirenlere yasal müdahale yapılsın! "Şiddeti siyasi bir araç olarak kullanmak", hukukun evrensel ilkelerine, Anayasa'ya ve siyasi partiler yasasına aykırı değil midir? Anayasa Mahkemesi, şiddeti siyasi araç olarak kullananlara karşı neden gerekli uyarılarda bulunmuyor. Delil mi yok? Türk Hukuk Sistemi'ne göre bu konuda yapılacak hiçbir iş yok mudur?

Basın özgürlüğü Anayasal bir haktır. Gazetecilere yönelik saldırılar, doğrudan basın özgürlüğünü yok etmeye yöneliktir. Siyasi partiler, Anayasa'da yer alan hakları ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir faaliyet yapamazlar! Yaparlarsa, Anayasa Mahkemesi o partiye müdahale edebilir!

***

Bunların dışında, saldırılar sırasında meşru müdafaa da söz konusudur. İnsan kendisine yönelik saldırıyı defetmek için şiddet kullanabilir. Böyle bir durum meydana gelirse, yani olay sırasında saldırganların başına bir iş gelirse bunun sorumlusu kim olacak? Adam tutup gazeteci dövdürmek, Türkiye'de hukuk devleti olmadığını bütün dünyaya ilân etmek gibidir. Türkiye adına utanç vericidir.

Yazarın Diğer Yazıları