Sesini duyan var mı?

Eteklerdeki taşlar dökülsün diye bekledim.

Değdi.

Tekmili birden ayakta.

Bütün 'Herbokologlar' devrede.

Televizyon programlarından üniversitesine uğramaya vakit bulamayan rektörlerden tutun da, olmayan gazetenin Ankara temsilcilerine,

Akademisyen kılığındaki propaganda memurlarından tutun da, Öcalan'a methiyeler dizmiş PKK karşıtlarına(!),

Herkes devrede.

Neden?

İsmail Küçükkaya, Fox Tv'de bir soru sordu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de yanıt verdi..

İlk gün pek uyanmadılar..

Ama biliyoruz ve bekliyorduk ki, "Göbbels"(Hitler'in propaganda bakanı) kafası uyumaz.. Nitekim ertesi gün uyandırıldılar..

Hemi de şu cümleyle;

- Hele bi bakın bakalım, bu sözlerin üzerinde nasıl zıplarız?

**

Neydi o sözler?

Bugün cezaevinde olan, dün saz çaldırdıkları Selahattin Demirtaş demişti ki;

- Bir sabah eşimle beraber Meral hanımın evine çat kapı kahvaltıya gitmek isterim..

İsmail Küçükkaya da, Meral Akşener'e sordu;

- Ne yaparsınız?

Cevap o kadar net, o kadar özetti ki;

- Güneydoğu'da şöyle bir gelenek var: Kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız. Evin en yaşlısı tarafından karşılanır. Korunup kollanır. Sonra kapıdan çıkıp gittikten sonra, davanız devam eder. Güneydoğu'nun böyle bir özelliği var..

İzlerken, Fox kafeteryasındaki herkes bir anda birbirine baktı..

Meral hanımdan, daha önce duymadığımız bir örnekti.

Esaslı bir cevaptı.

Ve cevabın içinde de her şey vardı..

Kimliği ne olursa olsun "Tanrı misafiri" yanıyla Türk töresi vardı..

"Güneydoğu'da şöyle bir gelenek var" vurgusuyla, Kürt vatandaşlara bir örf göndermesi vardı.

"Kapıdan çıktıktan sonra" ifadesiyle de, hayatımızın 40 yıllık acı bir gerçeğine işaret vardı.

Daha ne olsun?

Töre var.. Gelenek var.. Gerçeğimiz var..

**

Dedim ya, ilk gün atladılar konuyu.

Zaten yayın sırasında birlikte olduğum, çok sevdiğim bir kardeşim aynen şöyle demişti;

-Abi bak bu cevabın kalibresini daha sonra anlayacaklar..

Öyle de oldu..

Zannımca talimat gecikti.

Ve zaten mevzuya daldıklarında da gördük ki kafaları karışık..

Biri çıktı; "Meral Akşener'in Cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek isteyenlerin oyunu" dedi..

Bir diğeri çıktı, "Meral hanımın cevabı pek işe yaramadı" dedi.

Bir başkaları ekranlarda "İYİ Parti HDP yakınlaşması mı?" gibi aptalca sorular sordu..

Vallahi dediler.. HDP'nin bile Selahattin Demirtaş'tan uzaklaştığı günlerde, bu muhabbetten HDP-İYİ Parti hesabı çıkarmaya çalıştılar.

"Göbbels" aklı bu.. Her şeyi yapar..

Diğer taraf ve liboş destekçileri de çıktı, "Ayol kandan falan söz ediyor şekerim." dedi.

Sanırsın, 40 yıldır akan sudur.

**

Siyasi yürüyüşünü "Türkiye'yi bir bayram sofrasına çevireceğiz" hedefine oturtan Meral Akşener'i yine anlamadılar..

Aslında anlamak istemediler..

Patron ne istediyse, mevzuyu oraya çektiler.

Neyse ki milletin anladığı aşikar..

Zaten;

Meral Akşener'in, İYİ Parti kurulduktan sonraki ilk bayramda, neden Ahlat'a gidip "Bayram sofrası" kurduğunu da anlamamışlardı..

O günlerde, neden, HDP'li belediyenin yönettiği, "Selçuklu" coğrafyasını seçtiğini anlamamışlardı..

2019 yerel seçimlerinde Ahlat'ta aday göstermeyerek, belediyeyi neden Ak Parti'nin kazanmasına katkı sunduğunu da anlayamamışlardı..

Bu kadar anlayamadıkları bir konuda, bugün Selahattin Demirtaş'a verdiği cevabı anlamaları mümkün mü?

HDP'nin yönettiği "Selçuklu" coğrafyasında bayram sofrası,

Tanrı misafirini kabul, ama dava devam eder cevabı,

Aslında birbirinden bağımsız değil.

Ama bunu görebilmek feraset ister, kalibre ister..

İktidar ve yancılarında bu feraseti de, bu kalibreyi de görmek ne mümkün..

Ama kahvede, otobüste, işyerinde, milletin anladığı o kadar açık ki..

Bunu sosyal medyadan da görebiliyorsunuz..

**

Partiyi kurup ilk bayramda Ahlat'ta bayram sofrası kuran siyasetçiyi, Ahlat'a da 'Saray' yaptırarak takip ettiğini zanneden siyaset anlayışının yancılarından, Demirtaş cevabını anlamalarını beklemiyorum ama;

Habur'da, Dolmabahçe'de bizzat ağa babalarıyla, şovlar, mutabakatlar yapanlardan, biraz utanmalarını bekliyorum..

"Meral hanımın cevabı pek işe yaramadı" diyenlerden, Demirtaş'a, ekranlarında saz çaldırıp türkü söylettikleri günleri anımsayıp, mahçup olmalarını bekliyorum..

"Müslüman mahallesinde salyangoz sattıranlara", tek atışta, mahallenin "Töresini, geleneğini, gerçeğini" hatırlatan Meral Akşener'i yorumlarken, en azından hayatlarında bir defa vicdan bekliyorum, akıl bekliyorum..

Ama ne fayda..

Ve zihnimde Bertrand Russel'ın sözleri yankılanıyor;

-Akıllılar kuşku içindeyken, aptallar küstahça kendinden emindir..

**

Bu kakafonide, biri çıktı;

Hem Türk'e seslendi, hem Kürt'e seslendi, hem de gerçeği haykırdı.

"Sesini duyan var mı?"

Yazarın Diğer Yazıları