Seni öpmek ister her bahtı kara!
Ankara, her yıl vergi sıralamasında İstanbul ve Kocaeli'den sonra üçüncü sırayı alıyor... Memur şehri olmasa o sırayı bile alamayacak, İzmir'in de altında kalacak...
Bu da çok normal aslında... Çünkü Ankara'da dev fabrikalar, madenler, İstanbul'u zorlayacak çapta sanayi tesisleri, finans merkezleri veya turizm kapasitesi yok...
Anormal olan şu: Nasıl oluyor da geliri nispeten daha kısıtlı olan Ankara, başta lüks konut ve araba olmak üzeri abartılı harcamalarda, oran olarak Türkiye birincisi? Bu 'gelir'den bu 'gider' nasıl çıkıyor?
15-20 sene öncesine kadar, gecekondu mahallesi, bataklık, köy yeri gibi anılan yerlerden çirkin ama pahalı plazalar, lüks konutlar yükseliyor, müthiş bir rant ortaya çıkıyor, oldukça abartılı fiyatlı iş yerleri ve daireler satılıyor...
***
Ankara, büyük oranda memur şehri ve memur maaşlarıyla asla alınamayacak daireler kapışılıyor... O zaman tezat gibi görünen bu gerçeğin mantıklı bir açıklaması olması lâzım... Kim, nereden kazanıyor, nereye harcıyor ve ne kadar vergi veriyor?
Başkent, parayı üretmese de paraya hükmeden yer... Büyük harcamaların, yatırım kararlarının, ihale hazırlık ve uygulamalarının merkezi... Yani en büyük işveren...
Bu durumda Ankara'da üç ana sınıf ortaya çıkıyor: 1- Kamu adına iş veren 2- İş alan 3- Aracı sınıf... Bu aracı sınıf, 'kayıt dışılığı' temsil ediyor... Bunlar genellikle vergi levhası olmayan, olsa da paravan olan kişilerden oluşuyor... Denetlenemeyen ve kayıt dışı kalan para bu ellerde şekil alıyor...
Sonra bir bakıyorsunuz, üst derece bir bürokrat Çukurambar'da, Çayyolu'nda veya Oran'da 1 milyon TL'lik daire alıyor... Adam on yıl öncesine kadar düz memur, babadan kalan bir şey yok ve hayatı boyunca maaşlarını su bile içmeden biriktirse alamayacağı dairelere sahip oluyor... Nasıl olsa kaynağını soran da yok!..
'Parsel parselci'nin sihirli imar hareketleriyle, kamu bürokrasinde ayağa kaldırdığı 'günah ortakları'nın seviye atlamasını anlıyoruz tabii!.. Ama bununla sınırlı değil ki aracı sınıfı ve kamudaki 'yol arkadaşları'nın hızla büyümesi...
***
Çok lüks ev alırken, ihtiyacı olmadığı hâlde bankadan kredi çeken bürokratlar var... Bunlar, gerçek fiyatın altında kredi çekerek, o evleri sanki krediyle almış gibi görünüyorlar... Ola ki yarın biri çıkar da "Bu evi nasıl aldın?" diye sorar düşüncesiyle... Oysa kimsenin soracağı filan yok, çünkü soracak olan da genellikle aynı durumda!..
Hâliyle müteahhitlerin iştahı açık Ankara'da... Cesaretle lüks konut üretiyorlar, nasıl olsa pazar garanti!.. Uçuşan kayıt dışı paranın konacağı yerlerden birisi konut... 'İşini bilen memurlar' ve aracı sınıf sayesinde pazar çok canlı!..
Oluşur oluşmaz trafiği sıkışan, yolu daha sonra tamamlanan ama ürettiği rant hemen zirveye çıkan yeni mahalleler şehri oldu Ankara... İlginçtir, şehirlerin AVM istatistiklerine baktığınızda en yüksek AVM alanına sahip il Ankara... Zavallı köylülerden ucuz fiyatlara toplanıp, sonra o sihirli imar dokunuşlarıyla ranta dönüşen yer de Ankara... Kamu kuruluşlarına, ciddi fiyatlarla, toptan bina kiralama cenneti de Ankara...
***
Kim hesap soracak, kaynağı araştıracak?
Sonra bir numaralı FETÖ düşmanı kesilen ama vaktiyle pek bir yalamış olan, karı-koca gazeteciler Bank Asya'dan yalı kredisi çekiyorlar... Ev sahibi oradan istedi diye kirasını Bank Asya'dan gönderen öğretmen meslekten atılıyor ama bu tencere-kapak ikilisine hiçbir şey olmuyor!.. Pişkin pişkin konuşmaya devam ediyorlar!..
Çektikleri kredinin aylık geri ödemesi -yapılsaydı eğer- yaklaşık 80 bin Dolar... Peki bu miktarda geri ödemeyi sağlayacak 'resmî' gelir var mı? Ya da bu iki kişilik şebekeye ne kadar vergi ödediklerini soran var mı?
***
Hiçbir şey şaşırtıcı değil ve her şey birbirine benziyor, diğerini etkiliyor... Bu Ankara, hangi Ankara'nın hesabını görecek? Allah'tan korkmadıktan ve kuldan utanmadıktan sonra, sırtlan sofrasından payını alan herkes memnun!..