Sen yok sayınca hakikat ölmez ki

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi eski dekanlarından Prof. Dr. Cevat Geray, geçtiğimiz günlerde 88 yaşında vefat etti... Adına 'Efsane Dekan' kitabı yazılan Geray, 1977-1982 yılları arasından dekanlık yapmış, 12 Eylül yönetiminin '1402'likler' diye anılan akademisyenler kapsamına alması sonucu görevine son verilmişti...

Mülkiye tarihinden çok önemli bir isim olduğu için ardından çok şey yazıldı, çok şey söylendi... Kolay değil tabii, sevenlerinin tanımıyla 'çok üretken, iyi bir devrimci, onurlu yaşamıyla Mülkiye'nin simgelerinden biri'ydi... 1986'da İnsan Hakları Derneği (İHD) kurucuları arasında da yer almıştı...

***

Dostları ve öğrencileri ardından ona ait kesitler paylaştılar... Onun mücadeleci kişiliğini, bilim adamlığını, sosyal ve siyasî yönünü, sıkıyönetim tarafından başına getirilmiş mağduriyetlerini yazdılar, çizdiler...

Birçok dostu, yoldaşı ve öğrencisi onunla ilgili sağlığında olduğu gibi, öldükten sonra da Madımak parantezini açmayı ihmal etmediler... Çünkü Cevat Geray, Aziz Nesin'in iyi bir dostuydu ve 1993'te yaşanan Madımak katliamında o oteldeydi... Ardından konuşanlar ve yazanlar, onun sağ olarak kurtulma ayrıntısını verirken, ilginçtir, hiçbirisi ama hiçbirisi onun otelden nasıl sağ kurtulduğunu yazmadılar...

İdeolojik taassuptan mıdır, bilgisizlikten midir, gerekli görülmediğinden midir, yoksa başka art niyetten midir bilinmez, Profesör Cevat Geray'la ilgili bu önemli bilgiyi hep ıska geçtiler... Biz söyleyelim; Cevat Hoca da, tıpkı türkücü Arif Sağ gibi BBP Sivas il binasındaki partililer tarafından kurtarılanlar arasındaydı...

Bilindiği üzere o katliamda 40'tan fazla kişi otelin arkasında aydınlık boşluğu olarak bırakılan koridordaki tahta köprüden ilerlemiş, aynı koridora bakan BBP il binasının arka pencerelerinden çekilerek kurtarılmıştı...

***

Arif Sağ, kendisiyle ilgili olarak BBP il binasındakiler tarafından kurtarıldığını defalarca söylemişti... Yine o esnada otelde bulunan Bülent Kaya da gazetelere verdiği röportajda, o tahta köprüden geçip BBP'liler tarafından kurtarılan 42 kişi olduklarını, partililerin yardımı sayesinde hayatta kaldıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyordu:

" 'Onların yemeğini verin' diyor rahmetli Yazıcıoğlu Gaziantep'ten. 'Çayını verin, evlerine telefon etsinler' diyor. Bu kadar hizmet yapan bir adama kalkıp da 'bizi kovdular' demek... BBP'liler eğer bizi kovsalardı aradaki o tahtayı çekerlerdi. Biz düşerdik. Veya camdan işaret ederlerdi 'buradalar' diye. Biz orada ölebilirdik. Bana göre o şehit genel başkana orada kurtulan 42 kişinin hepsinin mevlüt okutması lazım. Ruhuna Fatiha okuması lazım. O olmasaydı bizim hepimiz ölürdük..."

Madımak'ın her yıldönümünde tamamen ideolojik bağnazlık içindeki bazı kesimlerce BBP de suçlanıyor, bu büyük insanlık dersi görmezlikten gelinerek... Yazıcıoğlu vefat ettiğinde 'Gülerek yaktın, donarak öldün' rezilliğini taşıyan radikal sol bağnaz kafa, bu gerçeğe hiç kapı aralamadığı gibi, gizli kalmasına özen gösterdi...

Oysa yeni toprağa verilen ve Mülkiye'nin 'efsane dekan'ı Cevat Geray, olaydan sonra rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'na hem telefonla teşekkür etmiş, hem de ziyaretine gelmişti... Yazıcıoğlu ve BBP yönetimi işin reklam tarafında olmadığı için bunları kaydetmek ve kullanmak ihtiyacı hissetmemişti...

Ne acıdır ki, o gün Sivas'ta BBP'liler tarafından kurtarılan 40'tan fazla mağdurun 'hakkı teslim' anlamında sesi çıkmıyor... Belki de 'ideolojik linç'ten çekiniyorlar... Kendilerini kurtaranlar için yıllar sonra şu ifadeleri kullananlar bile çıkmıştı nankörce:

"Oteli yakan, insanlara kıyan, şeytana, egemene, ilkelliğe uşaklık eden aşağılık katillerdi bunlar. Şimdi melek rolüne girmişlerdi... Yaklaşık 40 kişi, parti binasında, cellâtlar ve kurbanlar olarak aynı yerdeydik. İkide bir; 'Yerinizden kalkmayın; pencerelere yaklaşmayın; ışıkları söndürün!' diyerek bizi ikaz ediyorlardı. 'Halk, orada olduğumuzu fark eder veya duyarsa, saldırır bize zarar verirmiş; bizi koruyamazlarmış!' Biz tutsaklar, aynı yerde, grup halinde kıpırtısız oturuyorduk. Hiç abartısız, resmen ve fiilen tutsak halindeydik..."

Nankörlükle ideolojik bağnazlığın iç içe geçerek kendisine insanlık karşısında bürünebileceği en adi pozisyon bu olmalıydı...

***

Evet, tarihe kayıt düşmüş olalım... Prof. Dr. Cevat Geray, Madımak katliamında, o cinnet ortamında, BBP'lilerin yardım eliyle hayata tutunmuştu... Keşke sadece yüz yüze teşekkürle kalmasa ve kendisi bunu tarihe not olarak kaydetmiş olsaydı... Hakkaniyet ve insanlık adına, kardeşlik adına, fitneye odun taşımama adına geride kalan o 40'tan fazla kişiye şimdi bu sorumluluk düşüyor...

Geray'ın cenazesinin ardından yazıp çizenlerin bu hakikati atlıyor olmaları, hakikati ortadan kaldırmıyor... Sadece kör taassubun hâlâ nasıl ayakta olduğunu gösteriyor...

Yazarın Diğer Yazıları