"Selem size Milletdeşler!"
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 14 yıldır Türk Dünyası Çocuk Şöleni düzenliyor ve her sene 40 civarında Türk devleti veya bölgesinden Türk çocuklarını bir araya getiriyor.
Şölenin hazırlıkları aylar öncesinden başlıyor. Türk bölgelerinden gelen çocuklar, İstanbul’da aile yanında bir hafta kadar misafir ediliyor. Hangi çocuğun hangi aile yanında misafir kalacağı, titizlikle belirleniyor. Evde misafir çocukla akran çocuk bulunmasına özen gösteriliyor. Her yıl 400-500 civarında Türk çocuğu, İstanbul’da buluşup çeşitli etkinliklere, yürüyüşlere, gösterilere katılıyor.
Olağanüstü dev bir proje, 14 yıldır sessiz sedasız sürdürülüyor.
* * *
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, medyanın, bu organizasyonu her sene görmezden gelmesini hazmedemiyor. Türk Dünyası’nın çocukları İstanbul’da buluşuyor ve Türkiye medyası, bu büyük olayı görmüyor. Sadece Yeniçağ, şölen haberlerini coşku içinde yayınlıyor, TRT her sene olduğu gibi program yapıyor. Birkaç kuruluş, çocuklara refakatçi olarak gelen öğretmenlere yemek veriyor. Birkaç gazete de yasak savma kabilinden küçük haberlerle yetiniyor. Oysa, bu şölenlerden televizyon programları, dizi yazılar bile çıkabilir. Kendi milli/yerel kıyafetleri içinde 40 devlet veya bölgeden Türk çocuğunun biraraya gelmesi haber değilse, haber nedir?
Anlaşılıyor ki, haber olmaları için Türk olmamaları gerekiyor!
* * *
Turan Hoca, “Türk medyasının bu hale gelmesi için acaba kaç milyar dolar harcandı?” diye sormadan edemedi? Evet, kaç milyar dolar harcandığını ölçmek pek mümkün değil. Çünkü önce ekonomiyi yabancılaştırdılar. Ekonomi yabancılaşınca, Türk basını da Türk basını olmaktan çıktı.
Fakat kilit noktalardaki kadrolara bakıyorsunuz, güç kimdeyse, onun borusunu çalan kişiler öne geçiyor, bol keseden para kazanıyor. Türk’e sahip çıkmak ise cezalandırılıyor.
Türk olan veya Türk’e ait olanı koruyan kim varsa bir kaşık suda boğmaya çalışıyorlar.
CFR memorandumunu program yaparak kurulan bir siyasi partinin, din istismarı ile iktidar olduğu ülke, bu sonucu hak etmiştir!
Yarın bu gaflet sonucu, Türkiye’nin başına büyük belalar açılırsa, sorumlusu doğrudan milletin kendisi olacaktır. Bilge Kağan’ın dediği gibi “Ey Türk milleti! Sen aç olunca tokluk nedir bilmezsin, fakat tok olunca da açlık nedir düşünmezsin! Böyle olduğun için, seni yücelten kağanının sözünü tutmadın. Çinli beylerin tatlı sözlerine ve yumuşak armağanlarına kandın ve vardığınız yerde birçoklarınız öldü. Yine yanılırsan ey Türk milleti öleceksin!”
Türk Milleti’nin beyleri, bugün Amerikalı’nın, İngiliz’in, Fransız’ın, Alman’ın, Yahudi’nin tatlı sözüne, yumuşak kredilerine aldandı. Millet de bu beylerin peşine takılıp, kendi sonunu kendi hazırladı. Şimdi ekmek, doğalgaz, elektrik fiyatları arttı, hayat pahalılığı milyonlarca insan için çekilmez hale geldi diye kimse ağlamasın. Hem, seçim rüşveti olarak dağıtılan kömürlere, erzak paketlerine, hediye çeklerine ve partizan kadrolaşmalara kimse hayır demedi. Bunlar da aslında, iktidarın değil, yabancıların hediyesiydi. Öyle ki Türk Milleti’ni tatlı tatlı uyutsunlar diye bankaları bile devrettiler! Herkesi kredi kartı borçlusu haline getirdiler.
* * *
Böyle bir ülkede, Tataristan’dan bir kız çocuğu gelmiş Türk Dünyası Çocuk Şöleni çerçevesinde düzenlenen ses yarışmasında “Selem size Milletdeşler” şarkısı ile birinci, Kırımlı Cemile Gurubu’nun solisti Elnara Seidametova “Bu vatan bizimdir” şarkısıyla ikinci ve Kırgızistan’ın Boztorgoy Gurubu’nun solisti Kanıkey Alimkanova, “Tilegim” adlı şarkısıyla üçüncü olmuş, kimin umurunda?
Onlar dinlerarası diyalogçu değil Türklerarası diyalogçu, sebep bu mu?