Seçmene ''uyuşturucu temin etmek'' vaadi!

Arnavutluk''un başkenti Tiran''da, "Avrupa Birliği-Batı Balkanlar Zirvesi" düzenlendi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, zirveye, ülke olarak ne düşündüklerini söylemek için katıldığını ifade ederek, "Masada olmak her zaman daha iyidir, yoksa menüde olursunuz" dedi. Vucic, Sırbistan''ın AB üyelik yolunda ilerlemeye devam edeceğini belirtti.

Vucic''in değerlendirmesi ışığında Türkiye''nin durumu nedir peki? Avrupa Birliği, Türkiye''yi kendi masasında görmek istemediğini, Türkiye''yi menüye ortak etmeyeceğini bugüne kadar defalarca gösterdi. Yine de Türkiye''yi kapıda tutarak siyasi ve ekonomik dayatmalarını kabul ettirmeye çalıştılar. Yani Türkiye, AB''nin menüsündedir...

***

Peki menüde yer alan ülkelerin ortak özelliği nedir? Devamlı borç almak ve borcu borçla kapatarak, uyuşturucu bağımlısının uyuşturucuya duyduğu ihtiyaç gibi kredi bağımlısı olmak...

Bu durumun küresel bir plan dahilinde nasıl yürüdüğünü yıllar önce David C. Korten "When Corporations Rules the World" adlı kitabında anlatmıştı:

"Borçlu ülkelerin büyük çoğunluğu var olan dış borçlarını yeni dış krediler alarak ödemektedir. Daha fazla borç aldıkça, dışarıya bağımlılık daha da artmaktadır ve bütün çabalar ekonomik gelişmenin nasıl sağlanacağı konusunda harcanacağı yerde nasıl daha fazla borç alınabileceğine yöneltilmektedir. Belli bir süre sonra, durum uyuşturucu bağımlılığı gibi olur..."

***

Ekonomist Bartu Soral da Sputnik''in "Dışarıdan gelecek fonlar Türkiye ekonomisi için kurtuluş olacak mı?" sorusunu cevaplandırırken şunları söyledi:

* "1990''lardan itibaren dünyaya hâkim olan kısa vadeli spekülatif sermaye girişleri bütün ulusların makro ekonomik dengelerini bozdu. Çünkü büyük miktarlarda çok süratli biçimlerde girip, borsada, faizde veya çeşitli finansal işlemlerle para kazanıp çıkan bir sermayeden bahsediyoruz. Bunlar doğrudan yatırım olarak fabrika kurmaya, teknoloji yatırımı yapmaya, istihdam yaratmaya gelen fonlar değil. Bu noktada Türkiye''yi ve dünyadaki diğer gelişmekte olan ülkeleri krizden krize sürükleyen bu tip sermaye akımlarının hâlâ Türkiye''nin önüne bir çözüm diye koyuluyor olması doğru değil.

*Türkiye''nin vadesi gelen dış borcunu ödeyebilmesi için bulması gereken dış finansman 184 milyar dolar. Bunun yanı sıra dış ticaretteki cari açıktan doğan 50 milyar doları da bulması gerekiyor. Toplam 230 milyar dolar yapıyor.

*Eğer Türkiye, dış ticaret açığı verdiği sektörlerde, başta petrokimya sektörü olmak üzere, kendi ihtiyacını kendi içinde karşılayabilecek yatırım yaparsa bu yatırımları yapması için dışarıdan bulacağı finansman iyi bir şeydir. O zaman dışarıya olan bağımlılığınızı 10 sene içinde bitirir artıya geçersiniz. Böylece artık yurt dışından sürekli dış borcu kapatmak ve cari açığı finanse etmek için bugünkü iktidarın yaptığı gibi 3-5 milyar dolar istemek durumunda kalmazsınız. Türkiye''deki seçmene de uluslararası fonlardan gerçekçiliği olmayan paraları duyurmak ihtiyacı hissetmezsiniz.

*Türkiye''nin sorununu çözmek istiyorsanız, eksik olan ve yatırım gereken sanayileşme, tarım, teknoloji ve eğitimde bütüncül bir şekilde birbirini destekleyen bir kalkınma programını hazırlarsınız. O program ile yurt dışında bu yatırımlara finansman ararsanız bu doğru bir hamle olur."

***

Yoksa ne mi olur? Uyuşturucu bağımlısına, uyuşturucu bulma vaadi vermiş olursunuz! Uyuşturucu temin edeceğinizi söyleyerek uyuşturucu kullanan birinin gözüne girebilirsiniz. Uyuşturucu komasına girip girmemesi, kendi sorunudur!

Tabii Türkiye''yi masaya dahil ettiremiyorsanız, siz de Türkiye''nin içinde yer aldığı başka bir masa kurabilirsiniz ama bunun için bağımsız olmak gerekiyor!

Yazarın Diğer Yazıları