Seçimlerin ana mesajı nedir?

Seçimlerde partilerin verdiği mesajlar, özde aynıdır! Bu tespiti izah etmek için Siyasal İslam ve Milliyetçilik iddiası taşıyanların durumundan başlayalım...

Prof. Dr. Erol Güngör'e göre, "Milliyet farklarını hesaba almayan bir İslâm düşüncesi kaynağını başka sebeplerden almış demektir. Böyle bir İslâmcılık tasarlayanlar, milliyetçilere, karşı dolaylı bir etnik hareket içindedirler. Bunların maksadı İslâm birliği sağlamaktan ziyade, yaşadıkları, ülkedeki milliyetçi politikayı nötralize etmektir. Bu azınlıklar, ayrılıkçı bir politikayı takip gücünü buldukları takdirde kendi istikametlerinde bir milliyetçilik hareketi açmaktan geri kalmayacaklardır. Böyle bir güce erişemedikleri müddetçe İslâm davasının şampiyonu olarak görünürler. Panislâmizmin kuvvetli bir siyasi hareket uyandırmayışının sebebi, bu konuda doktrinden bir dayanak bulunamayışıdır. İslâm doktrininde hiçbir zaman tek devlet fikri işlenmemiştir."

***

Diğer taraftan, küresel boyutta ekonomik ve siyasi faaliyetlerde bulunan güç merkezlerinin, hedeflerine ulaşmak için kullandığı araçlardan biri din ise de medya üzerinden psikolojik operasyonlar uygulayarak, hedef ülkelerdeki insanların millî bilinçlerini yok etmek, böylelikle, sermayenin serbestliğini sağlamak gibi bir yok takip etmektedirler. Tabii bu sermaye kendi kontrollerindeki sermayedir. "Sermayenin milliyeti yoktur" sözünü de sık kullanır veya kullandırırlar. Böyle ise neden milliyetlerle ve bu arada yoğunlukla Türk milliyeti ile mücadele ediyorlar? Gerçekte küresel sermayenin milliyeti vardır ve dünya milletlerine kendi projelerini, bu çerçevede kendi yasalarını dikte ettirmektedir. Pandemi ve iklim değişikliği projelerinde olduğu gibi... Türk milliyetini, küresel projeler önünde ciddi bir engel olarak görüyorlar...

Küresel projelere hizmet edenler sadece siyasal İslamcılar değil. Sol düşünce sahibi olduklarını iddia edenler de Batı'nın projelerini nasıl uygulayacaklarını açıklıyor!

Milliyetçilik ise bugünkü dünyada bu küresel projelerle mücadele edebilmek için kendi millî ve evrensel medeniyet projesini ortaya koymak demektir...

Yalnız bugün Türkiye'deki siyasi partilerin küresel sermayenin ortaya koyduğu projelere direnmek şöyle dursun, "Biz daha iyi yaparız" yarışında olduklarını görüyoruz...

Öyle ki sadece önde görünen iki parti değil, milliyetçilik iddiasındaki partiler bile küresel dayatmalara uyumlu söylemler kullanmaktadır.

***

Türkiye'nin asıl sorunu, üniversite eğitimi almış kadroların, savundukları ideoloji ne olursa olsun, zihniyet olarak Batı'nın bilim diye ortaya koyduğu bütün verilere adeta iman etmesidir.

Kazakistan'ın eski Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, "Yüzyılların Kavşağında" adlı eserinde, "Ülkeler ve kıtaların renkli dünyasını tanıdıkça vardığım sonuç şudur: Çağdaş medeniyet dediğimiz şey, Batılılaşma veya liberalizm değildir" demiş ve ilave etmişti:

"Kendine has özelliği ve tekrarlanamaz tarihi olan bu özel oluşumu, yani Batı medeniyetini, insanlığın genel tecrübesinin bir karışımı ve neticesi olarak takdim etmek bir baybalama yöntemidir"

Kazak Türkçesi'nde "baybalama"; yaygara, şarlatanlık veya palavra demektir!

Batı, bugün hem sağlık hem de teknoloji alanında insanlık için neyin doğru olduğunu dayatmakta, Türkiye gibi çevrede kalan ülkelerin aydınları ise Batı'nın doğrularını uygulamak için askerî veya polisiye önlemler uygulanmasını bile savunabilmektedir.

Böyle bir "aydın" kitlesine sahip bir ülke, medeniyet projesi geliştirmeyi bir kenara bırakın kendi bağımsızlığını dahi koruyamaz...

***

Seçime kısa bir süre kalmışken bu teorik konulara girmemi doğru bulmayanlar olabilir. Ancak ben de bir seçmenim ve "Seçimde ne yapacağız?" diye soranlara gönül rahatlığı içinde bir cevap veremiyorum. Bunun sebebi, yukarıda bahsettiğim durumdur...

Siyasal İslamcılık iflas etmiştir tamam da milliyetçilik değilse bile milliyetçi kadrolar, o iflas etmiş siyasal İslamcılık içinde eritilmiştir. Sol diye bir değer de kalmamıştır. Ayrı yapılar gibi görünmeleri, onları içine düştükleri kuyulardan çıkarmış olmuyor...

Yazarın Diğer Yazıları