Seçimlerde iki üslup yarışıyor!

Seçim sürecinde iki üslup dikkat çekiyor. Biri Tayyip Erdoğan diğeri ise Ekrem İmamoğlu üslubu...

Erdoğan'ın üslubu malum... Rakip ittifakı, Kandil'den, Pensilvanya'dan yönetilmekle, terör örgütlerinden talimat almakla suçluyor. Daha önce de "Referandumda hayır diyenler, bölücü terör örgütlerine destek verenlerdir. Hayır diyenler Kandil ile Pensilvanya ile birlikte haşrolunacaktır" demişti.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Denizli'de halka hitaben "Erdoğan, size terörist diyor" deyince Erdoğan, "Ben oy verenlere terörist demedim" diyerek durumu telafi etmeye çalışırken daha büyük bir hata yaptı; Akşener'i hapse atmakla tehdit etti. Böylece, Türkiye'de yargı bağımsızlığının ne halde olduğunu da göstermiş oldu.

Erdoğan hapse atıldığında, ailesine sahip çıkan tek kişi Meral Akşener idi! Erdoğan'ın böyle bir hatayı neden yaptığı anlaşılamadı! Öyle ya bu tehdit, sonuçta Erdoğan'a zarar verir!

Sahi, "Erdoğan ne yapmak, nereye varmak istemektedir?"

Ekrem İmamoğlu ise siyasetin olumlu bir dille de yapılabileceğini gösterircesine, hatta ders verircesine, kendisini cami yıkmakla, Makarios'un heykelini dikmekle suçlayanları dahi ikna etti. Erdoğan da Makarios iddiasını bir defa kullandı ama İmamoğlu onu da ikna etti. Kimseyi suçlamadan projelerini anlatıyor. Bu üslup sadece İstanbul'da değil, bütün Türkiye'de takdir ediliyor. Çünkü Türkiye, saldırgan üsluptan, rakibini düşmanlaştırarak oyları çantada tutmak taktiğinden yoruldu artık. Bu üslubun Türkiye'ye zarar verdiği görülmeye başlandı.

Bence bu iki üslup, sadece siyasi tercihten değil, yetişme tarzından da kaynaklanıyor. Erdoğan, kendi anlatımlarından da anlaşıldığı gibi baskıyla, İmamoğlu ise sevgiyle büyütülmüş... Olaylar karşısındaki tepkileri, yaklaşım tarzları hep çocukluk dönemlerinin yansıması...

Dünyada millî birlik ölçütleri!

Prof. Dr. Mustafa Özdemir, dünyada beka sorununun ölçütlerini araştırdı. İşte o araştırmanın sonuçları:

"Dünyadaki tüm ülkelerin 'beka' sorununun en önemli parametresi millî birliktir. Avrupa Birliği bu konuları araştırmak üzere bir örgüt kurmuştur. 'European Research Center for Anti-Corruption and State Building' adlı bu örgüt, her ülkenin bekasının temellerinden birisi olan 'millî birlik' kavramını altı alt başlıkta inceliyor.

Biz burada bu başlıkları çok kısa olarak verip dünyada mevcut 109 ülke arasında millî birliğimizin yerini göstereceğiz:

* Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü... (Bizde yok)

* Yurttaşlar arasında tarafsız ve kaliteli yönetim... (Bizde yok)

* Bütçe ve tüm harcamaların şeffaf olması... (Bizde yok)

* Sağlam bir yurttaşlık bilincinin oluşturulması... (Bizde yok)

* Medya özgürlüğü ve sorumlu medya... (Bizde yok)

* Refah düzeyinin adil dağılımı... (Bizde yok)

Bu altı başlığın açılımı hem endekslerle ve hem de çok sayıda kitaplarla anlatılmıştır. Burada bir özet çerçevesini aşmamak üzere yukarıda adı verilen kurumun endeksine göz atalım.

ulkeler.jpg

Bu tablodan görüldüğü gibi millî birliğimizin durumu iyi sayılmaz. Demokrasi ile yönetilen tüm ülkeler millî birlik sorununu çözmüştür. Türkiye, 16 Nisan 2017 referandumu ile demokrasinin tümüne veda etmiştir. Daha önceki demokrasimiz de yarım yamalak bir rejim idi. Şimdiki yönetimde ise yukarıda belirtilen altı konuda ülkemizde en küçük olumlu bir uygulama yoktur. Bu altı konuyu bu hale getirenler kimler ise Türkiye'nin beka sorunu onlardır. Bunun bilimsel ifadesi budur. Siyasi atışmaların içi boş ve anlamsızdır."

Yazarın Diğer Yazıları