Seçimler ve ilk düşündürdükleri
Seçim sonuçlarını değerlendirirken, gazetemizin baskıya yetişmesi gibi bir gerekçe dolayısıyla, seçim tam sonuçlanmadan yazmak zorundaydık... Bu yazıyı yazmaya başladığımızda saat 21:20'ydi ve mevcut duruma göre Tayyip Erdoğan ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmeye çok yaklaşmıştı...
Sonra gelecek oylar, olağanüstü bir durum meydana getirip, seçimleri ikinci tura taşıyacak olsa bile Erdoğan'ın artık Cumhurbaşkanlığının kesinleştiğini kabul etmek gerekiyor... Hiç şüphesiz bu durum kendisi açısından başarı olarak kabul edilmelidir... Son referandum yüzde 51.4'le geçtiğine göre, ülkede AKP aleyhine yorumlanabilecek bütün olumsuzluklara rağmen -sebepler ayrıca incelenebilir- yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi elbette başarıdır...
***
Siyasî hayatımızda rutini bozacak ve dengeleri değiştirebilecek parti İYİ Parti olabilirdi ancak... Çünkü CHP klasik algıya sıkışmış aşamıyordu... Milliyetçi-muhafazakâr seçmenin kesişme noktasında yer alma iddiasıyla yola çıkan İYİ Parti mevcut denklemi bozabilirdi... Ancak sonuçlar ortaya çıktığında anlaşıldı ki yeterince olmadı...
İktidar partisi seçmeninden oy koparamayan ve tabanı genellikle CHP ve MHP kızgınlarıyla kırgınlarından oluşan İYİ Parti beklenen daha yüksek çıkışı yapamadı... Hal böyle olunca referandumda oluşan 'evet' bloğu için siyaseten bir tehdit niteliği taşıyamadı, denklemi bozamadı...
Meydanlarda görülmeyen, seçimin kaybedenleri arasında yer alacağı düşünülen MHP'nin, üstelik içinden bir parti çıkmasına rağmen 1 Kasım'daki oyuna yakın oy alması galiba 'başarı' sayılmak zorunda...
CHP, Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce'nin aldığı oy üzerinden hesaplandığında hiç şüphe yok ki en azından 'başarısız' sayılamayacak durumda...
***
İktidar partisinin parlamentoda milletvekili çoğunluğunu kaybetmiş olması, önümüzdeki dönemin en önemli tartışma konularından birisi olacak... MHP'nin parlamento oyuna ihtiyaç olmadan kurulan ittifakın artık bu oya ihtiyaç duyularak sürmesi gerekiyor... Bu durum hangi komplikasyonlara yol açar, Türkiye'nin içinde bulunduğu problemler karşısında nasıl bir uyum sürdürülür, bu sorular siyasetin yeni ve ağır gündemini oluşturacak...
Yine bu sonuçlar, sadece MHP'yi değil, problem çıkması durumunda İYİ Parti'yi ve hatta HDP'yi de 'kilit partiler' konumuna yükseltti...
İktidar partisi, parlamentoda çoğunluğu kaybettiği için eskisi kadar rahat olamayacak... Eskisi kadar rahatlık ancak MHP'nin kayıtsız şartsız desteğiyle mümkün... Bunun da garantisini kimse veremeyeceği için önümüzdeki dönemle ilgili şimdiden emin konuşmak çok kolay değil...
Ayrıca önümüzdeki Mart ayında yerel seçimler var... Partinin aldığı oy zaten Erdoğan'ın aldığı oy partisinin aldığı oydan daha düşük... Buna bir de yerel seçimlerin iktidar partileri açısından zorluğu eklendiğinde, seçim sonuçları bir meşruiyet tartışmasına yol açabilir...
***
Şurası muhakkak ki seçimlerin erkene alınması, hatta Bahçeli'nin teklif ettiği tarihin bile birkaç ay öne alınması iktidarın lehine oldu... Ekonomik anlamda büyük sıkıntılar yaşayan ülkede, bu sıkıntıların vatandaşa daha fazla yansıyacağı, krizi daha fazla derinden hissedeceği aylar veya yıl yerine, daha az hissettiği tarih seçildi... Yani risk en aza indirildi ve başarılı bir propagandayla ekonomik sıkıntılar 'dış güçlerin oyunu'na bağlanarak, halk daha kötü bir geleceğe karşı 'millî' davranmaya ve ülkeyi korumaya çağrıldı...
Daha sonra yapılacak bir seçime, daha büyük problemlerle girmek yerine, en erken tarih seçilerek kendilerince akıllı bir hamle yapıldı... Zaten coşkusuz, sönük ve eskiye oranla çok daha silik bir kampanyaya rağmen bu oyların halen daha çıkabiliyor olması, yaptıkları hamlede başarılı olduklarını gösteriyor...
***
Muhalefetin burada yapacağı en son iş seçmene kızmak olmalı... İkna etmek onların görevi... İkna edemeyenler kendilerini gözden geçirecekler... Seçmeni değiştirmek mümkün olmadığına göre seçmeni ikna edecek yöntemi bulmak veya kendilerini değiştirmek onların görevi...