Seçim, rejim ve 15 Temmuz öncesi terfiler!
Türkiye bir rejim değişikliği girişimiyle birlikte yerel seçime gidiyor. Yerel seçimler, iktidar tarafından yeni rejimin devamı için şart görülüyor. Bu yüzden seçimi kazanmak için her yolu mubah görüyorlar!
Bu sebeple rejim değişikliğinin nasıl hazırlandığını herkesin bilmesi gerekiyor!
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 12 Mart muhtırasının 48. yılı nedeniyle yayınladığı mesajda, "27 Mayıs'la başlayıp 15 Temmuz darbe girişimine kadar devam eden bu 'düşük yoğunluklu darbe rejimi özlemi', bir kısım muhteris maceracıya iktidarı teslim ederken, Türkiye'nin ve milletimizin geleceğine suikast anlamı taşımıştır. Bu menhus darbecilik geleneğinin en önemli hususiyetlerinden biri de kökü dışarıda bir yapıda olmasıdır." dedi.
Şentop'un değerlendirmesinde iki önemli tespit var. Birincisi "düşük yoğunluklu darbe rejimi özlemi" diğeri ise darbe geleneğinin "kökü dışarıda" olması...
Yıllardan beri bütün darbelerin veya darbe girişimlerinin dışarıdan planlandığını yazıyor ve söylüyorum ama devletin önemli bir makamından ilk defa böyle bir değerlendirme yapılıyor.
***
Bilinen veya adı konulmuş darbelerin, darbe girişimlerinin dışında, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla Türk ordusunun hedef alınması da bir darbe değil miydi?
Peki bu operasyonlar nerede kararlaştırıldı? Fehmi Koru, Kanal 7 haberlerinde "Ergenekon'un tasfiyesine 5 Kasım 2007'de Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesinde karar verildi" dememiş miydi? "Bu bilgiyi nereden aldınız? Gül'den mi?" diye sorunca "Bu benim analizim" diye cevap vermiş olsa da bu iddiayı kimse yalanlamadı!
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Ergenekon adı verilen soruşturmaya başlangıç teşkil eden Tuncay Güney'in ifadelerinde geçen örgütün bir veya iki numarası olduğu yolundaki iddiaları cevaplandırırken "Çelik Harekâtını, Kardak'ı yapamasaydık, bunlar olmazdı" demişti.
Karadayı, Süleyman Demirel'in, "Türkiye'de en önemli kurum, TSK'dır. Allah korusun, TSK bir zaafa uğrar, bölünürse, Türkiye bölünür" sözünü de hatırlatarak "Şimdi bunu yapmaya çalışıyorlar. TSK'yı bölmeye, yıpratmaya uğraşıyorlar." uyarısında bulunmuştu.
Karadayı'nın işaret ettiği gibi, 15 Temmuz öncesi yapılan bu hazırlıklar, aynı zamanda TSK'yı bölme girişimleri değil miydi?
Biz de bu açıklama yapıldığı zaman, 18 Ocak 2009'da şu uyarıyı yapmıştık:
"TSK'yı kim bölmek ister? Ve buna kim teşebbüs edebilir? TSK'yı bölmeye kimin ihtiyacı var ise onun elbette! Büyük Orta Doğu projesinin başarılı olması için, İtalya'daki NATO toplantısında Amerikalı bir subayın gösterdiği haritada olduğu gibi Türkiye'nin parçalanmasını kim istiyorsa, TSK'yı da onlar bölmek ister.
Türkiye'yi parçalamak için uğraşan kurumların başında artık NATO vardır!
Bazı TSK mensupları üzerinde dini bir yapılanma görüntüsü altında etkili olabilecek bir veya birkaç komutanı elde edebilirlerse, bunu deneyebilirler! Peki başarabilirler mi?
Komuta kademesi seyrederse elbette başarırlar."
***
2009'dan 2016'ya kadar geçen süre içinde herkes olan biteni seyretti, kimileri de katkıda bulundu!
Genelkurmay Çatı Davası'nda yargılanan Mehmet Partigöç'ün ifadesini okudunuz mu?
"2015 yılı YAŞ hazırlıkları devam ediyordu. Genelkurmay'da terfi listesi hazırlanmıştı. Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bir liste üzerinde çalışmışlardı. İki liste karşılaştırıldı, çelişkiler vardı, bazı isimler tutmuyordu. Erdoğan, Davutoğlu, Özel ve Akar toplantı yaptılar. O sırada kuvvet komutanları da dışarıda hazır bekliyorlardı. Kendi kuvvetleri konu olduğunda onlar da Özel Paşa'nın önerisiyle içeri girip görüşlerini aktardılar. Sonuçta terfi listesine bu dörtlü toplantıda son şekli verildi. Liste YAŞ'tan geçti ve onaylandı." diyor.
"Doğru değil" diyen var mı?
2014 ve 2015'te FETÖ'cüler tuğgeneralliğe terfi ettirildi ve ardından darbe girişimi ve yeni rejim geldi değil mi?