Seçim gecesi sokak gözlemleri...
Seçim sonucu belli olduktan ve yazımı yazdıktan sonra sokağa çıktım... Bir üst geçitten, Tayyip Erdoğan konvoyunun Atatürk Havaalanı'na doğru gidişini seyrettim. Dört bir taraftan havai fişek patlaması sesi yükseliyordu.
Seçim zaferini kutlayanlar, çoğunlukla Türk bayrağı sallayarak geçiyordu. Otomobiller, seçmen yaşının altında olan çocuklarla doluydu... Her otomobilden en az bir kişi, bozkurt işareti yapıyordu. Dombra müziği veya Mustafa Yıldızdoğan'dan "Türkiyem" çalınıyordu. Seçimi AKP değil de MHP kazanmış gibiydi. Yaya yürüyenler ise kadınlı erkekli yetişkinlerdi. Küçük bir meydanda toplananlar İstiklal Marşı okuyordu. Önümden geçen üç genç kız, "tek vatan, tek bayrak, tek devlet" diye slogan atıyordu. Bu sloganın, Türk bayrağını, Türk vatanını, Türk devletini ifade ettiğini zannediyorlardı... Ya, tek dünya devletini ifade ediyorsa?
Her neyse, sadece bu görüntüler bile Tayyip Erdoğan'ın, seçimleri millî duygulara hitap ederek kazandığını gösteriyordu. Karşı taraf ise onların bölücülerle ve yabancılarla iş birliği içinde olduğu iddiasıyla durdurulmuştu.
***
Peki ama gerçekten Tayyip Erdoğan milliyetçi mi olmuştu yoksa seçmenin öyle zannetmesi mi sağlanmıştı...
Öyle ya, sınırları açarak milyonlarca yabancıyı ülkeye kabul eden sürecin mimarı Tayyip Erdoğan değil miydi? Ülkenin nüfus yapısını değiştirmek, "Türk Milleti'nden Türkiye Milleti'ne geçiş"ten bahsettirmek, milliyeti dağıtmak demek değil miydi?
Derken, Beştepe'deki saraya da Atatürk'ün kalpaklı resimleri asıldı! Seçimden önce olsa, bu davranış, "halkı aldatmaya dönük" diye eleştirilebilirdi. Seçim sona erdikten sonra bugüne kadar hiç hazzetmedikleri bilinen Atatürk'ün gölgesine sığınmanın bir mesajı olmalı. Tabii bu da bir aldatma değilse...
***
Gözlemlerim böyle... Seçim sona erdikten sonra "Türkiye 21 yıldır partizanlıkla yönetiliyor. Böyle bir parti sistemini, yabancılara oy kullandırarak meydana getirdiğiniz oy farkıyla ne kadar devam ettirebilirsiniz?" diye mesaj attım.
Kimileri, özeleştiri yapmam gerektiğini, kimileri de vatandaş ve seçmen yapılan yabancı sayısının 240 bin olduğunu, iki milyondan fazla farkın bu sayıyla izah edilemeyeceğini söyledi.
Burada özeleştiri yapması gereken ben değilim! Çünkü ben muhalefetin hiçbir kararını desteklemedim. İktidara yaptığım eleştiriden fazlasını muhalefete yaptım. AKP'den ayrılanlarla ittifak yaparak yığınakta hata yaptıklarını, dolayısıyla başarı şansının zayıf olduğunu seçimden önce yazdım. Yine Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'ya aykırı olarak üçüncü defa aday olmasını ve yabancıların oy kullanmasını kabul etmenin, seçimleri kaybetmeyi kabul etmek anlamına geldiğini defalarca yazdım. Her şeye rağmen "kazanacak aday" görüşünü destekledim.
***
240 bin yabancının oy kullandığı iddiasının kaynağı ise her seçimde CHP Genel Merkezi'nde kurduğu seçim merkezi çalışmayan ve ikinci tur öncesi görevinden istifa etmek zorunda kalan Onursal Adıgüzel'dir.
Adıgüzel, "YSK tarafından askıya çıkarılan yurt içi ve yurt dışı seçmen listelerinde yaklaşık 170 bin Suriyeli, 23 bin civarı Afganistanlı, 21 bin civarı İranlı, 16 bin 500 civarı Iraklı, 6 bin civarı da Libyalı olmak üzere 240 bin civarı yabancı seçmen tespit ettik." diye açıklama yaptı.
Seçim öncesi, e.devlet üzerinden isim değiştiren "vatandaşlar" da bu rakama dahil mi acaba?
Nüfus, 16 yılda 15 milyon artarken, seçmen sayısı 21.4 milyon nasıl artar? Bu soruyu ikinci turdan hemen önce bilişim uzmanı Füsun Sarp Nebil sordu ve seçmen sayısında 6.7 milyonluk bir fazlalık olduğunu belirterek Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklama yapması gerektiğini söyledi.
YSK, yabancı seçmen sayısını da ısrarla açıklamadı.
***
Prof. Dr. Ümit Özdağ, "Suriyeliler işgali kutluyor. İşgale direnen Zafer Partisi'nden nefret ediyorlar. Siz AK Partililer neyi kutluyorsunuz? Siz neyi kutluyorsunuz kardeşler?" diye soruyor...
Dombra müziği, Türkiye'm türküsü, Türk bayrağı, bozkurt işareti, kalpaklı Atatürk resmi iyi hoş da bütün bunlar, milyonlarca Suriyelinin Türkiye'yi Suriyeleştirdiği gerçeğini örter mi? Zihinlerde örtmüş görünse de gerçekte örter mi?