Seçim bitti, şimdi ne yapmak lâzım?
Sputnik News, seçimden hemen sonra, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 5 Eylül 2018'de yaptığı açıklamayı hatırlatarak sanki Türkiye'de muhaliflerin yapması gereken ilk işin ne olduğunu göstermeye çalıştı.
Bahçeli o konuşmasında, bir uyarıda bulunmuş ve "İstanbul, Ankara ve İzmir'in şer ittifakının eline geçmesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tartışmaya açabilir. Kayyum yönetimindeki belediyelerin de PKK'nın siyasi uzantılarında kalması uluslararası arenada sıkıntılı bir mesaj ve görüntü oluşturur" demişti!
Evet, erken seçim istemenin bir anlamı yok ama Bahçeli'nin dediği gibi İstanbul, Ankara ve İzmir'i kazanan millet ittifakının, parlamenter demokrasiye dönüş için bir hareket başlatmaya hakkı vardır.
Zira bu üç büyük şehrin halkı, AKP ve MHP'nin getirdiği tek adam sisteminin ülke için hayırsız olacağını görmüştür. Aslında bunu bütün Türkiye görmektedir de...
***
Sputnik'in öne çıkardığı iki haber daha var. Birinin anonsu şöyle:
İmamoğlu, "Cumhurbaşkanı Erdoğan 'İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmaktır, dünyayı kazanmaktır' demişti. Sizin için İstanbul'u kazanmak ne ifade ediyor?" sorusunu cevapladı: "İstanbul'u kazanmak İstanbul'un 16 milyon insanının gönlünü kazanmaktır."
İmamoğlu'nun başarısı işte bu anlayıştan kaynaklanıyor. Halkın tamamının gönlünü kazanmak! Diğer tarafta ise ötekileştirme, kutuplaştırma vardı. Onun için kaybettiler! Seçmeni korkutarak seçim kazanmak taktiği bu defa tabanda pek tutmadı. Çünkü bunun çirkef bir taktik olduğu anlaşıldı!
***
Üçüncü haberde ise şöyle denildi:
İngiliz Financial Times gazetesinin Şirketler ve Piyasalar ekinde, piyasaların bazı soruları cevaplandırıldı. Özellikle uluslararası piyasalarda döviz kurlarındaki dalgalanmalara dikkat çeken gazete, değer kaybedeceğini ima ettiği Türk Lirası'nın "kaçınılmaz sonucu beklediği" yorumunda bulundu.
Gazetenin cevapladığı soruların başında, "Piyasa güçleri, Türk Lirası'nın yönüne karar vermek istediklerinde ne olacak?" geliyor. Yani İngiliz sermayesi, Türkiye'ye bu gazete üzerinden şantaj yapıyor!
Bu haber, hangi ittifaktan olursa olsun bütün Türkleri ilgilendiriyor. Kısacası, seçim bitti artık, Türkiye ekonomik krizden nasıl çıkarılır, ona bakmak gerekir! Aksi halde bütün halk, büyük bir ekonomik yıkım yaşar ve ardından siyasi kayıplar gelir!
***
Son haber, odatv'den…
Ergenekon kumpası hakim ve savcılarının yargılanmasına devam edildi. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde görülen davanın -21'inci celsesinde, Başkan Haydar Metiner, Ergenekon savcılarından Mehmet Ali Pekgüzel'i kürsüye davet etti. Pekgüzel, Ergenekon iddianamesini savundu ama bazı itiraflarda da bulundu.
Pekgüzel, "Israrla bazı gazetecilerin, muhalif gazetecilerin alınması istendi" deyince şu diyaloglar yaşandı:
Başkan Metiner: Nereden geldi?
Pekgüzel: Zekeriya Öz söylüyordu. Bazı kişilerle görüşüyordu.
Başkan Metiner: Hani bağımsızdınız? Kimlerle görüşüyordu?
Pekgüzel: O zaman sadece hükümet yetkilileri diyeyim. Efendim bağlantıları yok, niye alalım diyordum, ama "İlla şu, şu alınsın" deniyordu. Bunlar uzun süre kafamızı meşgul etti.
Pekgüzel, asıl bombayı sona sakladı ve "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılmaması, bu davanın yüzü suyu hürmetinedir." dedi.
***
Pek güzel söylemiş! AKP, bu davalar sayesinde, Türkiye'de milli direnci bir süreliğine de olsa kırdı ve çözüm sürecine geçti. Uzun süre kimse muhalif bir eylem yapamadı. AKP, bu davalar sayesinde üniversiteleriyle, ordusuyla yargısıyla, emniyetiyle, devleti FETÖ'ye teslim etti. Sonra da FETÖ darbe girişimini bastırarak, ülkenin yönetim sistemini değiştirdi.
Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti olarak varlığını devam ettirmek istiyorsa, AKP'yi meşru yoldan devletin başından uzaklaştırmalıdır. Yoksa rejimi de değiştirecekler. Hem de bu defa ekonomik kriz, bu iş için fırsat olarak kullanılacak!