Sanık partinin hükûmeti derhal istifa etmelidir!
AKP’ye kapatma davası konusunda, AKP medyasında tam bir rezalet yaşanıyor. İddianamedeki veriler eksik ve yanlış sunuluyor, başsavcıya hakaret ediliyor. Herhalde bu çirkef tutumun hukuki bir karşılığı olmalıdır, olacaktır.
Evet artık AKP medyası var! Medyanın, bir siyasi partinin sözcüsü durumunda bulunması, basın özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biridir. Fakat kimin umurunda?
* * *
AKP, kendisi hakkında açılan davayı düşürebilmek için Anayasa’yı değiştirerek parti kapatmayı zorlaştırmak, Meclis’in veya hükümetin iznine bağlamak, Başsavcının yetkilerini bir kurula devretmek gibi çeşitli yollar deneyeceğini açıklıyor.
Bu arada, parti kapatmayı Meclis’in iznine bağlamayı önerenler arasında sınıf arkadaşım olan değerli bir hukukçu da var.
Her ne kadar parti kapatma davası bir ceza davası olmasa da ceza muhakemesi uygulanıyor. Bir ceza davasında, sanık, kendisine uygulanacak olan ceza yasası maddesinin değiştirilmesini ve eyleminin suç olmaktan çıkarılmasını isteyebilir mi?
Diyelim ki istedi! Bir sanık, kendisine uygulanacak ceza yasası maddesini bizzat kendisi değiştirebilir mi?
Böyle bir saçmalık olabilir mi?
Parti kapatmayı Meclis iznine bağlayan ülkeler olabilir. Oralarda, büyük partilerin rejimi değiştirmeye yönelik suç işleyebileceği öngörülmemiştir. Sadece marjinal sayılan komünist, faşist partiler için böyle bir düzenleme yapılmış olabilir.
Türkiye’de ise şu anda parti kapatmayı Meclis’in iznine bağlamak, sanık durumundaki AKP’ye kendisi hakkındaki davayı ortadan kaldırma yetkisini vermek demektir.
AKP, biraz destekle Anayasa’yı değiştirecek güce sahiptir!
Hangi siyasi parti, kendisinin kapatılması yönünde dava açılması için izin verir?
Bunda bir mantık var mı?
Bir de kapatma izni yetkisinin hükümete verilmesini isteyenler var! Ciğeri kediye emanet edelim
diyorlar!
* * *
MHP’nin önerileri de pek farklı değil. Devlet Bahçeli, “Siyasi partilerin, temelli kapatılması yerine, bu fiilleri işleyen parti üyeleri, yöneticileri ve milletvekillerinin bireysel olarak sorumlu tutulmasını öngören yeni bir düzenleme yapılması üzerinde durulabilir. AK Parti’nin siyasi tasfiyesini ancak Türk milleti yapabilecektir. Bunun yeri sandıktır” diyor.
İlk bakışta doğru gibi görünüyor ama iktidarda bulunan AKP, devamlı hukuk dışı davranarak, devlet imkânlarını partinin çıkarları için kullanıyor ve arkasındaki desteği artırıyor. Oluşturduğu AKP medyası ile de gerçeklerin öğrenilmesini engelliyor. Diğer medya kuruluşlarını, medya dışı işleriyle ilgili olarak baskı altına alıyor. Dolayısıyla halk gerçekleri öğrenemiyor.
İşte Vakıflar Yasası’nın ne anlama geldiğini hiçbiri yazmadı!
Bu durumda, milletin AKP’yi tasfiye etmesini beklemek hayaldir!
* * *
Burada denilebilir ki, “AKP normal yollardan, seçimle tasfiye edilemiyor diye kapatma davası ile tasfiyesi doğru mudur?”
Bu soru yanlıştır. Hukuk dışı davranan ve rejim için tehlike oluşturan parti için kapatma davası açılabilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları da bu yöndedir.
Burada, maksat AKP’yi tasfiye etmek, onun yerine başka partilere yer açmak değil, rejimi korumaktır. Fakat Türkiye’de kapatılan partinin yerine hemen yenisi açılıyor ki, asıl doldurulması gereken hukuki boşluk budur.
Bir parti kapatıldığı zaman, yerine aynı kişiler veya onların emanetçileri tarafından parti kurulması önlenmelidir.
Böylece cumhuriyeti korumak zorunda olanlar, ikide bir parti kapatmak zorunda kalmaz!
* * *
Aslında hukuk mantığına göre AKP hükümetinin, derhal istifa etmesi gerekir. Çünkü haklarında açılan davayı etkileyebilecek konumdadırlar. Bu konumda bulunmaları, davanın selameti açısından uygun değildir.
Bir devlet görevlisi hakkında soruşturma açıldığı zaman, soruşturmanın selâmeti açısından geçici olarak da olsa görevden alınıyor! AKP davasında ise Başsavcı, AKP’li siyasiler ve AKP medyası tarafından tehdit ediliyor. Bu da davanın selâmetini etkiliyor!