Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Şam'la diyalog zorunludur!

Şam, Türkiye'ye Moskova'dan daha yakındır. Yakınınızdakine uzaktaki muamelesi çekmeniz akıl dışılığınızı gösterir. Bu bağlamda Şam'daki yönetimle Moskova üzerinden konuşmak hem risklidir hem de akıl dışıdır. Ankara'daki ya da Şam'daki iktidarın demokrat ya da baskıcı olması o ülkenin halkını ilgilendirir.

Suriye'nin kuzeyini güvenlikli hale getirmek için Türkiye'nin herkesten daha çok Şam'la iş birliği içinde olması gerekir. Sonuçta PYK/PKK'nın ABD/İsrail himayesi altında bölgede elde ettiği kazanımları etkisiz hale getirmenin yolu Şam'dan geçmektedir.

Rusya'nın PYD'ye bakışı!

ABD ile Rusya'nın PYD/PKK konusunda benzer görüşleri olduğu bilinmektedir. Zamanın PYD Eş Genel Başkanı Salih Müslim, Moskova'ya defalarca davet edilmiştir. Zamanın Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, PKK'yı da PYD'yi de terör örgütü olarak görmediklerini söylemişti. 2016 yılı Şubat ayında PYD, Moskova'da büro açtı.

Ocak 2017'de Türkiye'nin itirazı üzerine PYD'yi Astana sürecine dahil edemeyen Rusya, Suriye sorununun çözümü görüşmeleri kapsamında PYD'li bir heyeti Moskova'ya davet etmişti. Ruslar, aynı yıl Şubat ayında BM himayesinde Cenevre'de başlayacak Suriye görüşmelerinde de Kürtleri temsilen PYD'nin katılımı konusunda ısrarcı oldu. Ancak PYD'nin Cenevre görüşmelerine davet edilmesini yine Türkiye engelledi.

ABD'nin Suriye'den çekilme kararı sonrasında Rusya ile rejim güçlerinin Menbiç'in 18 kilometre batısındaki Arima'da bir kontrol noktası kurdukları görüldü. Haberlerde, 'üs' olarak tanımlanan bu kontrol noktasında terör örgütü PYD/YPG'lilerin de bulunduğu Menbiç Askerî Konseyi'nin de görev yaptığı bildirildi.

PYD konusunda ABD ile Rusya arasında bir anlaşmaya varılması çok da zor değildir.

Türkiye aleyhtarı gelişmeler

Suriye'de ABD'nin çekileceği bölgelere Trump'ın Arap ülkelerinin askerlerini konuşlandırmak istediği bilinmektedir. Trump'ın, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Amerikan askerlerinin yerine Mısır ve Körfez Arap krallıklarının askerlerinin konuşlanması için temaslar yürüttüğü haberleri dünya kamuoyunun malumudur.

ABD Başkanı Trump'ın, bir süre önce Suudi Arabistan'ın Suriye'nin yeniden inşasına destek olacağını ilan etmesi bu alanda Suriye rejimi ile Suudi liderliğindeki blok arasında bir fikir birliğinin olduğunu da göstermektedir.

Bu durum bölgede Türkiye'ye karşı ciddi bir tehdit oluştuğunun kanıtıdır. Buna karşın Türkiye, Suriye konusunda Astana/Soçi'de müttefik olduğu İran ve Rusya'nın hilafına Esad rejimiyle doğrudan ilişki kurmamaktadır.

Halbuki Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunan Türkiye'nin Şam'la kuracağı doğrudan ilişki bölgede gücüne güç katacaktır. Ankara'nın Şam'la ilişkilerinin düzelmesi Rusya ve İran'la daha etkili ilişkilerin kurulması anlamına gelecektir.

Erdoğan ile Putin görüşmesinde Rus liderin Türkiye'ye son haftaların en sıcak konusu olan 'güvenli bölge' sorununun çözümü için çerçeve sunmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Adana Mutabakatı'nı "Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını hissettirebileceği önemli bir anlaşma... 'Türkiye'yi buraya kim davet etti' diyenlere karşı, o mutabakatı masaya getirmemiz lazım" şeklinde değerlendirmiştir.

Adana Mutabakatı, Suriye'ye PKK terörünü desteklemekten kaçınma yükümlülüğünü getiriyor, bu mutabakat işletilerek Türkiye'nin kaygıları karşılanabilir. Adana Mutabakatı'nın yeniden işletilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin kopuk olduğu dikkate alındığında, kaçınılmaz olarak tarafların karşılıklı irade beyanlarını ve iş birliğini gerekli kılacaktır.

Bu gelişmelerin anlamı Türkiye'nin bölgedeki muhtemel operasyonlarını Şam'ın bilgisi dahilinde Adana Mutabakat bağlamında gerçekleştireceğini göstermektedir. Doğrusu da budur. Uluslararası sistem Beşar Esad'ın Şam'daki rejimini meşru otorite olarak görüp muhatap kabul ederken Türkiye'nin bunu yok sayması söz konusu olamaz.

Gelişmeler Türkiye'deki iktidarın kaçınılmaz bir şekilde 'rejimle ilişki kurmayı reddetme' politikasını gözden geçirmeye zorlamaktadır. Bugün olmazsa yarın, Şam rejimiyle Türkiye ilişki kurmak zorunda kalacaktır. Ankara/Şam ilişkilerindeki kötüleşme ABD/İsrail ve Suudların işine yaramaktadır. Türkiye, düşmanlarının işine yarayan politikaları izlemeyi terk etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları