Şam’daki büyükelçi BOP koordinatörü!
Tayyip Erdoğan, “Suriye’deki gelişmeleri önümüzdeki günlerde de yakından izlemeye devam edeceğiz. Büyükelçimiz Hama’ya gitti. Hama’dan tankların çıkmaya başladığını söylediler. Tabii ki girişimin olumlu netice vermesi bakımından çok çok önemli. Şurada 10-15 günlük süre içerisinde bunlar tamamıyla gerçekleşsin ve Suriye’de reform sürecine yönelik adımlar bunun ardından atılsın” dedi.
Hama’daki AFP muhabiri, askerleri taşıyan 40 kadar aracın kentten çekildiğini bildirdi.
Bu arada Türkiye’nin Şam Büyükelçisi’nin uzun süreden beri Ömür Onhun olduğu da gözümüze takıldı.
Onhun’un Şam Büyükelçiliği, Türkiye’nin tamamen Amerikan politikalarının, hatta Büyük Orta Doğu Projesi’nin taşeronluğunu yaptığının önemli bir delilidir.
***
30 Nisan-1 Mayıs 2005 günlerinde, Topkapı’daki Eresin Otel’de “Uluslararası İslam Dünyası Sivil Toplum Örgütleri Toplantısı” düzenlendi! Arap Basını, bu toplantıyı, aslında “Türk Dışişleri Bakanlığı Büyük Orta Doğu Projesi Genel Koordinatörü” Ömür Onhun’un düzenlediğini belirtiyor ve bu konudaki bilgileri Amerikan basınına dayandırıyordu.
Arap basınının doğru yazdığını, Anadolu Ajansı’nın 16 Mart 2005 tarihli bir haberinden öğrenmiştik.. Haberde aynen şöyle deniliyordu:
“Dışişleri Bakanlığı Geniş Orta Doğu Girişimi Koordinatörü büyükelçi Ömür Onhun, Orta Doğu’daki halkların güven ve refah beklentilerinin şüphe götürmez olduğunu belirterek, ‘Ancak bölge ülkelerinin liderlerinin özgürlük anlayışı henüz kemale ermemiştir’ dedi. Işık Üniversitesi ve Demokratik İlkeler Derneği’nce, üniversitenin Maslak Yerleşkesi’nde düzenlenen ‘Büyük Orta Doğu Projesi’konulu panelde konuşan Onhun, dış politikada sadece hükümetlerin çabasının yeterli olmadığını, sivil toplum örgütlerinin de katkısının önemli olduğunu söyledi.
Emekli büyükelçi Emre Gönensay da ‘Büyük Orta Doğu Projesi’nde demokrasiyle İslam’ın birarada yaşayacağı bir model düşünülüyor. Buna en güzel örnek de Türkiye’ dedi.”
***
Demek ki Ömür Onhun’un Şam’da bulunması da Büyük Orta Doğu projesinin bir uygulamasıdır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ziyareti de bu çerçeve dışında değildir.
O zaman Katar’da yayınlanan Al Şark gazetesi, İstanbul’daki toplantının BOP kapsamında yapıldığını, şayet arkasında Türk Dışişleri Bakanlığı ve İslam Konferansı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu varsa, Türkiye’nin Arap kamuoyuna bir açıklama yapması gerektiğini yazmıştı.
El Kudüs El Erabi adlı gazete ise Mısır ve Suriye’deki İhvanı Müslimin örgütü ve sivil toplum kuruluşları için ABD’nin 1.1 milyar dolar kaynak ayırdığını ve bu örgütleri kullanarak, Arap ülkelerinde darbeler hazırladığını, para ile ilgili haberlerin USA News’den alındığını da yazıyor.
***
Bu gazeteler, Türkiye’de yapılacak toplantının aslında Büyük Orta Doğu projesi kapsamında AKP ile ABD arasında imzalanan gizli bir anlaşmadan kaynaklandığını iddia ediyordu.
Nitekim bütün bu haberler doğru çıktı.
Arap Baharı diye tanıtılan olaylar Arap ülkelerinin BOP’a uyarlanmasıdır. Mısır’da da, Suriye’de de olayların arkasında Müslüman Kardeşler Örgütü vardır. Onun arkasında da CIA parası..
***
Nitekim MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Sayın Başbakan’ın ifadeleri, Suriye’ye yapılabilecek muhtemel bir müdahaleyi meşrulaştırma araçlarından başka bir şey değildir” diyor. Vural, Türkiye’nin bölgede “küresel güçlerin oyunlarının taşeronu haline dönüştürüldüğünü” söylüyor ve “Yoksa Türkiye, dış dünyada etnik ve mezheplere dayalı bir yönetim anlayışı çerçevesinde reform yapılmasını isteyerek, Türkiye’de de bununla ilgili yeni reformların ortaya çıkarılmasının meşruiyetini mi sağlıyor? Birileri kalkar ’ey Başbakan önce güvenlik, sonra açılım olmaz, siyasal çözüm yapın, Anayasa reformu yapın, etnik kimliklere göre tanımlamanız lazım, terörü sonlandırmanız için PKK’nın siyasallaşması lazım, dayatılan talepleri kabul etmeniz lazım’ deyip tersine bunları kullanırsa Başbakan ne söyleyecek?” diye soruyor..