Salgın projesinin hedefi netleşiyor!
Sosyal medyada, yazılarımı takip eden Mete Musa, "Bu pandeminin hedefinin aşılama için vücudumuza dokunma izin ve hakkı elde etme olduğu artık netleşti." diye mesaj gönderdi ve şunları belirtti:
"5G ve devamında gelecek olan teknolojilerin de artık 'cyborg'laşacak (yarı robotlaşmış) yeni nesil insanların organik bağını sağlayacağı anlaşıldı. Yani insanlar, merkezi yapay zekâya uygun aparatlar haline getirilecek.
Burada soru şu: Biz bu geleceğe davetli miyiz? Değil isek; paganik ritüellerle, tarife uygun şekilde hayvanlar gibi hastalık, salgın, kıtlık ve savaş bıçaklarına kurban edilip elenecek miyiz?
Muhtemelen iklim düzenlemeyle, atmosferde güneşi örterek özel kurulmuş gelecek şehir devletlerinin dışında, direnme ihtimali olabilecek ülkeleri veya bölgeleri karanlığa gömme fikirleri de olduğu anlaşılıyor.
Neo feodalizm... Kale şehirler... Dışarıda kalanlar, tüm dünyada, sistemlere, hükümetlere isyancı kabul edilenler... Bugünkü devletler de plânı kabul etmiş duruyor..."
***
Bu tür değerlendirmelerden sonra bana sorulan soru ise şu:
- Türkiye, bu projeye devlet olarak direnecek mi?
Öncelikle belirteyim ki, şu anda bilim kurulunda görev yapan akademisyenlerden biri, alenen, Bill Gates'in ürettireceği moleküler aşıların propagandasını yapıyor!
Bu, ne demektir? Devlet, çocuk değil ki kandırılsın?
Peki ya salgın bahanesiyle, Atatürk Havaalanı pistlerinin yok edilmesi ne demektir?
Salgından birkaç yıl önce, Türkiye'nin aşı üretme kapasitesine sahip Hıfzısıhha Enstitüsü'nü kapatmak ne demek?
Salgından önce, buğday, pamuk ve pancar ekim alanlarını sınırlamak, ekmeyen, üretmeyen çiftçiye para vermek, şeker fabrikalarını satmak ve kapattırmak ne demek oluyor? Fındık bile neden İtalyan firmasına terk edildi?
Türkiye'de siyasi iktidarlar, uzun zamandan beri neden Türk kimliği ve Atatürk ile hesaplaşıyor?
Bu kadrolar, küresel salgınla korkutulan insanların, aşı diye tanıtılacak moleküler vericileri istemesine karşı onları uyarır mı yoksa projenin yanında mı yer alır?
***
Türkiye'nin direnmeyeceğini gösteren bir haber daha var. 6 Ocak 2020 günü, Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen törenle, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Etki Hızlandırıcı Vakfı kuruluş senedi imzalandı.
Vakfın saha çalışmaları Bangladeş ve Uganda'da yapılacak! Modern tuvalet kurmak projesi olduğu da açıklandı! Türkiye programın ikinci fazı için 1 milyon dolar finansman sağladı. Projenin ortakları BM Kalkınma Programı (UNDP), Dünya Gıda Programı (WFP), Bill ve Melinda Gates Vakfı, Katar Kalkınma Fonu, Limak, Eczacıbaşı, Özaltın ve IC Holdingleri... Bill Gates tuvalet mi yapacak yani? Yoksa kümes tilkiye mi emanet ediliyor?
***
Teksas- Houston'dan yazan Atlas Şirketler Grubu Başkanı Yunus Doğan ise "ABD'de bir milyonun üzerinde vaka ve 60 binin üzerinde ölü olduğu bildiriliyor ama hükümet normalleşmeye karar verdiğini açıkladı. Aşı mı bulundu? Hayır! Tedavi mi bulundu? Hayır! Korona bulaşıcı olmaktan vaz mı geçti? Hayır! Ne oldu da normalleşmeye geçiliyor?" diye soruyor.
Cevabı şöyle:
"Yoksa 3. Dünya ülkeleri yeteri kadar batırıldı mı?
100 milyar doların üzerinde değeri olan pek çok şirketin hisseleri yeteri kadar el değiştirdi mi?
Amerikan borsasında işlem gören hisselerdeki trilyon dolarlık Arap ve Çin yatırımlarının buharlaşması tamamlandı mı?
Sadece Boing'de 750 milyar Dolar buhar oldu. Bunun yüzde 35'i Çin yatırımı idi. Arapların başka şirketlerdeki hisselerini düşünün. Türkiye gibi zaten hazinesi boş ülkeleri, eksiye düşürme çabasını da buna ekleyin. Mesele sadece aşı ve ilaçtan elde edilecek kârlar değil..."