Saldırının asıl hedefi ve formatlanan gençler!
Yıllar önce bir Türk Dünyası gezisi sırasında, Türkçe konuşan Afganistanlı bir gençle tanışmıştım. Türk kökenliydi. Bir talebe hareketi kurduklarını, Afganistan’ın yönetimine el koyacaklarını söylüyordu. İddiasını anlatırken o kadar coşkulu ve kendinden emindi ki ister istemez ciddiye almıştım.
Aradan fazla bir zaman geçmedi. Afganistan’da Taliban diye bir gençlik hareketi başladı ve gerçekten ülkenin başına belâ oldu. Fakat Taliban’ın 200 komutanının Pentagon’da eğitildiği ortaya çıkınca, o gençteki kararlılığın nereden kaynaklandığını anlamış oldum. ABD, İngiltere, Suudi Arabistan, İsrail ve Pakistan istihbarat servislerinin ortak ürünü olan Taliban, bugün kontrolden çıkmış olsa da Afganistan ve Pakistan’ın etkin güçlerinden biridir.
* * *
El Kaide de bir istihbarat operasyonunun adıydı. Mahir Kaynak, 2005’te konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Küçük bir örgütün dünyaya mağaradan şekil verdiğini kabul etmek çok saçma. Terörü devletler yapıyor. El Kaide, CIA operasyonunun kod adıdır. Bu yüzden de bizim önce yapılan bu operasyonu deşifre etmemiz gerekir. Çünkü El Kaide operasyonuyla dünyada bir siyasi sonuç yaratılmak isteniyor.”
Tıpkı El Kaide gibi, Suriye’de El Nusra gibi örgütlerden sonra kurulan ve yine benzer bir organizasyon tarafından planlandığı ortaya çıkan IŞİD’in de “stratejik akıl” ile hareket eden bir istihbarat operasyonu olduğunu bütün dünya biliyor.
Batı ülkelerinde ezik yaşayan veya Türkiye gibi ülkelerde, köylere kadar yaygınlaşan yatılı kurslarda yedi yaşından itibaren “İslam devleti” hayaliyle yetiştirilen Müslüman gençlerin, IŞİD’in gösterdiği hedefler için hayatını ortaya koyması hatta canlı bomba olması bu sebeple çok kolay oluyor. Çünkü bu çocukların zihinleri daha küçük yaşlarda basit mantık oyunlarıyla köreltilmiş durumdadır. Tıpkı o Afganistanlı genç gibi dünyayı değiştirmeyi öngören bir azimle en doğru yolun kendi ideolojileri olduğuna inanmaktadırlar.
PKK’nın insan kaynağı da çocuk yaşta denilebilecek gençlerdir.
* * *
Suruç’taki bombalı saldırıda kullanılanlar da genç, ölenlerin çoğu da genç. Hele içlerinden biri var ki, parası yetmediği için satın alamadığı parkayla mağazada fotoğraf çektirmiş.. Parkaya bakıyorsunuz, Deniz Gezmiş’in yakalandığı zaman üstünde bulunan ve Balgat’taki Amerikan tesislerine girdikleri sırada bir konteynırdan aldığı parkayla aynı stilde’85 Yani o da hayalinde yaşattığı bir imajın peşinde giden masum bir gençti’85 Parkanın Amerikan malı olduğunu bilmiyordu herhalde..
İşte İslam dünyasında bütün mesele buradan çıkıyor. Bu kültürün çocukları, düşünmüyor, sadece inanıyor. Dini inancı olan da olmayan da böyle! Dolayısıyla onların sırtından kurulan kumpasların farkında bile olmuyorlar.
Oysa kullanma yöntemi hep aynıdır. Küçük bir gençlik grubu oluşturup yetiştiriyorlar, sonra onların ideallerini moda haline getirerek yaygınlaştırıyorlar. Örgütler böyle doğuyor.
* * *
Türkiye 12 Eylül öncesinde de benzer olaylar yaşamadı mı? O zamanın gençleri de kendilerine verilen idealler için ölmüyor muydu? 5 bin genci bu yüzden toprağa vermedik mi?
Türkiye, en dinamik, en atak evlatlarının birbirini kırmasına seyirci kalan devlet adamları tarafından yönetiliyordu. “İti ite kırdırma politikası” uyguladıklarını itiraf da etmişlerdi.
Şimdi dünyayı yöneten güçler, “İslam içi çatışma stratejisi” ile yine aynı stratejiyi küresel çapta uyguluyor ve bundan siyasi bir sonuç çıkararak coğrafyayı aleyhimize değiştirmek istiyor. Neden anlamak istemiyoruz? Neden bu gerçeği görerek tedbir almıyoruz? Neden, beynimizdeki formatları silerek fabrika ayarlarına dönmüyoruz?