Sahte seçimle AKP gider mi?
Tartışmalar arasında gözden kaçmasın; AKP, AB ve ABD arasında anahtar kelimesi “köpek” olan bir tartışma sürüyor! AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Tayyip Erdoğan’ın yüzüne karşı, AKP’nin son olaylarda orantısız hatta hukuk dışı güç kullanmasını eleştirince Egemen Bağış, “Köpekler istedi diye atlar ölmez” diye cevap verdi. Cevap Füle’den değil ama Financial Times gazetesinden geldi. Gazete, Tayyip Erdoğan’ın faiz lobisini suçlaması ile ilgili olarak “Erdoğan, Türkiye’yi besleyen eli ısırıyor” yorumunu yaptı.. Böylece, “Sizin borsanıza girerek ülkenizin ekonomisine para yatırmış oluyoruz. Sen ise olaylardan bizi sorumlu tutarak ülkenin ekonomisini ayakta tutan Batı sermayesini suçluyorsun” demiş oluyorlar...
“Besleyen eli ısırmak” fiilini, Türkiye Başbakanı için kullanıyorlar!
Türkiye’nin düşürüldüğü şu utanç verici duruma bakın...
***
İngiliz Times gazetesi, “Erdoğan protesto gösterilerini kendisine verilen desteği artırmak için kullanıyor” diyor. Devlet Bahçeli de bu görüşte.. Bahçeli, “Başbakan ve hükümetinin politikalarını izahta müşkülat yaşadığı bir dönemde Taksim Gezi Parkı’ndaki hadiseler ve hengâmeler imdada yetişmiştir. İki hafta evveline kadar gündem ihanet sürecine çivilenmişken, birden ibre terse dönmüş ve İstanbul Taksim’e sabitlenmiştir” dedi.
Durum böyle olsa bile Taksim’e kendi damgalarını vurmaya çalışarak, AKP’ye haklılık zemini kazandırmaya çalışan PKK ve bazı örgütler dışında, bütün yurtta sokağa dökülen kitleler için ne demeli?
Onlar da AKP’nin değirmenine su taşımak için mi sokağa çıktı? Ya o tencere tava sesleri neydi? Bunu da sol örgütler mi planladı? Milyonlarca insan, ellerinde Türk bayrakları ile AKP’ye destek olmak için mi sokağa çıktı?
***
Hükümet’in istifasını hedefleyen gösterileri, PKK ve bazı örgütlerin kendi varlıkları ile kirletmeleri ve AKP’nin “camide içki içtiler, seks yaptılar, başörtülülere saldırdılar, Türk bayrağı yaktılar” gibi yalanlarla süreci tersine çevirmeye çalışıyor olması, hükümete “artık git” denilmeye başlandığı gerçeğini değiştirmiyor.
Halk, Tayyip Erdoğan’ın üslubundan, çocuklarını her fırsatta döven aksi bir baba gibi bağırıp çağırmasından yoruldu ama sokağa bunun için çıkmadı! Türkiye’de şu anda “gizli bir kriz” yaşanıyor. Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı rakamlar çarşıyı pazarı yansıtmıyor. Ekonomide yaprak kıpırdamıyor. Esnaf ve sanatkâr, alacağını toplayamaz, borcunu ödeyemez durumda... Üstelik bankaya borcu varsa, gecikme halinde faiz katlanıyor! Yani olayların arkasında bu defa, faizle borç verenler değil, alanlar ve onların çocukları var! Ayrıca anayasası ile milli kimliğiyle, bayrağıyla, milli bayramıyla, İstiklal Marşı’yla, andıyla, gençliğe hitabesi ile “T.C.”si ile Türkiye’de rejimin değiştirilmek istendiğini artık herkes görüyor ve bunlara tepki göstermek gerektiğini düşünüyor... Bunun için de ilk kıvılcımda insanlar sokağa çakıyor, sosyal patlama diye buna deniliyor zaten...
***
AKP iktidarı, 6 milyon sanal yani gerçekte hiç doğmamış, yaşamamış seçmenler adına kullanılan oylar sayesinde yüzde 50’ye yakın oy almış gibi görünmektedir. CHP ve MHP, herkesin bildiği bu gerçeğin peşine düşmemiş, kendi oylarını korumamıştır.
6 milyon sanal seçmen olmasa, AKP’nin oyları ile CHP’nin oyları yüzde 35’lerde eşitlenecek, MHP yüzde 20 oranına ulaşacaktı.
AKP iktidarı, seçmen listelerindeki bu açık sahtekârlık sürdükçe sandıkta değiştirilemez. Halk bunu da anlamıştır. Dolayısıyla, halkı sokaktan çekilip, sandığı beklemeye çağırmak, idam sehpasını beklemeye çağırmaktan farksızdır.
İnsanlar, kukla siyasetçilerden umudunu kestiği için sokağa çıkmıştır.