Sadece seçim değil güven oylaması!
Yerel seçimler, sadece yerel seçimler değildir... Aynı zamanda iktidarlar için yürütülen mevcut politikaların onayı, bir anlamda güven oylaması anlamına gelir...
31 Mart'ta iktidar, daha doğrusu Cumhur İttifakı oy oranını korursa veya İstanbul-Ankara ikilisini elinde tutmayı başarırsa, hiç şüphe yok ki bu sonuçlar yeni sistemin arkasındaki halk desteğini gösterecektir... Aksi olursa bir meşruiyet tartışması haklı olarak başlayacak, referandumla geçilen yeni sistem ağır biçimde sorgulanacak, güven oylaması iktidar açısından kaybedilmiş olacaktır...
O yüzden yerel seçimler 'yerel'den öte anlamlar taşıyor... Halk, partilerin belediyecilik anlayışlarının dışındaki özelliklere oy verecek baskın biçimde...
***
2014 seçimlerinde iki büyük şehirde en büyük vaatler neydi? Kanal İstanbul Projesi 2011'de açıklanmış, 2014 İstanbul yerel seçimlerinde propagandanın baş köşesine oturtulmuştu... Bunca yıl geçmiş, tek işlem yapılmamış, şimdi yerel seçimler öncesinde ihale tarihi veriliyor...
Ankara'nın çılgın projesiyse, Ulus'tan Esenboğa Havaalanı'na neredeyse kayıkla gidilecek kanallardı... Kayık havaalanına gidemedi ama 'metal yorgunu' tek komutla koltuktan gitti...
O zaman da ikaz etmeye çalışmıştık "Biliyoruz ki, bu seçim kanalizasyon, alt yapı, park-bahçe, kaldırım, metro seçimi filan değil... Bu seçim hükûmet adına tam referandum..." diye...
'İhanet' olarak gördüğümüz 'açılım projesi'nin durdurulması veya gözden geçirilmeye zorlanması ancak iktidar partisine sandıklarda verilecek 'demokratik ders'le mümkündü... PKK'nın müstakil toprak parçasıymış gibi 'şehitlikler' açtığı, silahlı birimlerinin dokunulmazlığa kavuştuğu, Türk devletini yönetenlerin tehdit ve fırça yemekten bıkmadığı utanç günlerinden geçiyorduk... Bu sürecin meşrûiyet kazanmasının en büyük dayanağı dönemin iktidarıydı... Bu anlayış sekteye uğramadıkça yaptıklarının doğruluğuna, halkın çoğunluğunun bu sürece onay verdiğine hükmedecek ve adımlarını daha da sıklaştıracaktı...
Nitekim öyle de oldu... 30 Mart 2014 seçimlerinde iktidar partisinin aldığı oy, takip eden bir buçuk yıl için 'çözüm süreci' adına çok daha karanlığa sürüklendiğimiz kesit oldu...
***
'Söz susunca nelerin konuşacağını iyi bilirsin?' tehdidini pişkince göğüsleyip, sürecin hatırına her şeye katlananlar, ülkeyi 11 yılda nereye taşımışlardı!.. Asker ve polis ülkenin doğusunda belediye zabıtasından daha etkisiz hâle dönüştürülmüştü... Taş atılırsa yapması gereken kenara çekilmek, molotof atılırsa yanmadan kendini kurtarıp mümkünse hastaneye yetişmek, PKK'nın paçavralarıyla süslü 'taziye çadırları'na uzaktan bakmak, suçluya operasyon yapmamak, çalıyı dolaşmak, kısacası görmemek, bilmemek, duymamaktı...
Yıllar önce Madrid'de toplanan 'sürgünde parlamento' için dünyayı ayağa kaldıran Türkiye'den, ilçelerinde ve illerinde resmen adlandırılmamış olsa da fiilen var olan 'yerel parlamentolar'ın olduğu Türkiye'ye geçmiştik maalesef...
7 Haziran 2015 seçim hüsranına kadar bu sürece katlanmak mecburiyetinde kalmıştık... Ardında devrilmiş bir masa ve hendekleri temizleme uğruna yüzlerce şehitle birlikte...
***
Evet, önümüzdeki seçimler açık bir güven oylaması niteliği taşıyacaktır, hem iktidar hem de muhalefet için...
İktidar, halkın iyice ağırlaşan ekonomik sıkıntılarına rağmen, bu turu da hasarsız geçerse hem güven oyu almış sayılacak, hem yeni sistem halk tarafından onaylanmış muamelesi görecektir... Bu da 2023'e kadar kendileri açısından 'dikensiz gül bahçesi' demektir... Son 5 yılda yaşanan büyük değişimlere bakınca, önümüzdeki 5 yılın tek ve denetlenemeyen elde nasıl bir sonuca taşınacağını tahmin etmek çok kolay değil...
Bu durumda muhalefet de kendi içinde ağır sorgulamaya sürüklenecektir... Kurultay talepleri, tartışmalar, belki de yeni partiler gündeme gelebilecektir...
Her seçim kritiktir kritik olmasına da, bu seçim de başlı başına öneme sahip... Meselenin metro, park-bahçe, kaldırım, kanalizasyonla sınırlı olmadığı, ülkedeki dönüşümün güven tazelemesine sunulduğu bir seçim çünkü...