Sadece göz değil, aynı zamanda beyin kusuru!

Terörle mücadelede devletin önemle uyguladığı bir kural vardı: Kürt'le PKK'yı ayrı tutmak…

80'lerden bu yanan iş başına gelmiş farklı iktidar partileri -terörle mücadelede başarılı olan olmayan fark etmez- bu devlet politikasına uygun davrandılar ve Kürtleri PKK'dan ayrı değerlendirdiler…

70'lerden itibaren Kawa, Kuk, Rızgari, Devrimci Demokratlar, Ala Rızgari, Tekoşin, Apocular(PKK) gibi tamamı Türkiye radikal solunun içinden çıkma örgütler 'Kürtleri temsil' gibi iddialar ortaya koysalar da çok fazla başarılı olamadılar…

Devleti yönetenler de buna çanak tutacak uygulamalardan kaçındılar… Bunun tek istisnası çözüm süreci oldu… PKK ve lideri Apo, sözüm ona inşa edilecek 'Türk-Kürt kardeşliği'nde Kürt tarafının temsilciliğine oturtuldu…

Artık 'teröristbaşı' yoktu, yeni Türkiye inşasında masaya oturulan saygın bir muhatap vardı!.. Siyaseti yönetenler, dünün bebek katiline 'Kürtlerin lideri' sıfatını lâyık görebilirken, devletin valisi bile 'çözüm sürecindeki katkılarından dolayı' Apo'ya teşekkür edebiliyordu!..

***

Bu siyasetin bedeli Türkiye için çok ağır oldu… Daha önce dağlarda bile alan hâkimiyetlerini kaybetmiş terör örgütü, sadece dağlarda değil, bırakacağı propaganda edilen silahlar eşliğinde şehirlerde de hâkimiyet kurdu… Nizamiyenin içine hapsolmuş devletin aczinden faydalanan teröristler, asayişten vergi toplamaya, mahkeme kurmaktan geleceğin memur sınıfını inşa etmeye kadar büyük bir faaliyetin içine girdi… Kimse de onlara dokunamıyordu…

Terörizmin baskısına boyun eğmemiş Kürtler ile terör örgütü ve devlet arasındaki tercihini 'güçlü'den yana yapan vatandaş için zor, PKK için ise bulunmaz fırsat günleriydi… Daha önce bir türlü başarılamayan 'PKK halktır' tezi, devlet otoritesinin içi doğru büzüşmesi sonucu mevzi kazandı…

Yılların devlet politikası, bizzat devletin yönetenlerin elinde, 'ret, inkâr ve asimilasyoncu', 'ceberrut', 'zalim' gibi damgalar yedikçe, bundan PKK ve siyasî uzantıları faydalandı…

Sorumsuz siyasetçilerin bu yolun çıkmaz sokak olduğunu anlamaları veya siyaseten kendilerine zarar verdiğini görmeleri gecikince olan evlâtlarımıza oldu… Vaktiyle devletin gözleri önünde açılan hendeklerin kapatılması ve şehirlerde devlet otoritesinin tesis edilmesi uğruna bine yakın şehit verildi, Sur'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Şırnak'ta ve diğer bölgelerde…

***

"Siyaset kanalları açık olursa, teröristlikten vaz geçerler, silahları bırakırlar, siyaset yaparlar" düşüncesi pek güzel pazarlanmıştır Türkiye'ye… Sanki siyasî uzantısı olan partilerinin milletvekili adaylıkları demokratik biçimde, İmralı'dan bağımsız belirleniyormuş gibi… Ve gerçekten bu partilerin bir sivil toplum kuruluşu olduğunun zannedilmesi, Kandil'den bağımsız iradesi olan genel başkanlara veya yöneticilere sahipmiş zannedilmesi gibi…

Bir de 'Bölgenin değil, Türkiye'nin partisi' propagandası yok mu? Tam da angutlara göre!.. Yerseniz 'Türkiye'nin partisi'!.. Dışlamamak lâzımmış!.. Dışlanmasınlar ki, 15'inde şehit edilen Eren Bülbül'ün katilinin cenazesine rahat gidip, cenazeyi demokratik bicinde rahatça omuzlasınlar değil mi? Biz de buna dünyanın en büyük aptallarına nazire yaparcasına 'PKK ayrı, HDP'e ayrı, milyonlarca oy almışlar, saygı duymalıyız" deyip geçelim değil mi?

***

İşin trajikomik tarafı, PKK ve HDP'yi ayrı tutmak kurnazlığını yapanların, PKK'lı ve HDP'li olmaması… Onların böyle bir ayrımı kuvvetli şekilde ifade ettiklerini gören var mı? Ne ihtiyaç hissediyorlar, ne de yalandan da olsa böyle bir propagandaya başvuruyorlar…

Siz hiç 'PKK'lı' veya 'PKK'nin siyasî uzantısı' yakıştırmasından rahatsız olan ve bunu açıkça ifade eden irilik ufaklı bir HDP yöneticisi gördünüz mü? Bu konuda açtıkları tek bir 'hakaret' veya 'iftira' dâvâsı var mı? Meselâ kendilerini terör örgütünün uzantısı olarak suçladığım için alınganlık gösterip bu yazıdan dolayı bana dâvâ açabilirler mi?

Açmazlar, çünkü bunu bir 'hakaret' veya 'iftira' olarak görmüyor, tam tersine kemal-i afiyetle kabul ediyorlar… Henüz takalı bir ay olmadıkları milletvekili rozetleriyle terörist cenazesi omuzlayanlara 'meşrû siyasetçi' muamelesi yapmak, onları PKK'dan ayrı görmek, sadece bir göz kusuru değil, bir beyin kusurudur aynı zamanda!..

Yazarın Diğer Yazıları