Rusya-Ukrayna krizinde ara buluculuk
Rusya-Ukrayna krizi, ABD/NATO, AB, Kafkasya, Balkanlar, Orta Doğu, Çin, Tayvan, hatta İskandinavya''yı dahi etkilemektedir.
Geniş bir coğrafya ve çıkarları etkileyen bu anlaşmazlığın, sadece Rusya''yla Ukrayna arasında çözümleneceğini beklemek yanlış olacaktır. Asıl çekişme, ABD''nin Çin''i çevreleme, Rusya''yı sıkıştırma stratejisinden, Rusya''nın da ABD/NATO''yu, kendi etki ve güvenlik alanının dışında tutmak istemesinden kaynaklanmaktadır.
Türkiye''nin girişimlerinin, ara buluculuktan ziyade, bölgede meydana gelebilecek bir çatışmanın kendisini de zor durumda bırakacağı düşüncesiyle, tansiyonu düşürerek çatışmayı önlemeye yönelik olduğu değerlendirilmektedir.
ABD ittifak arıyor
ABD''nin amacı, Çin''i frenlemek ve kontrol altına almaktır. Hatta bunu Rusya''yla birlikte yapmayı dahi düşünmüştür. Ancak bir ilerleme kaydedemediği ve kendisine karşı bir Rus-Çin ittifakı oluştuğu için, hedefine Rusya''yı da almıştır.
ABD, Rusya''yı Karadeniz üzerinden sıkıştırmak için Ukrayna''ya destek vermekte, Rusya''nın her an bir saldırıda bulunacağını beyan ederek onu tehdit etmekte, Ukrayna''daki personeline ülkeyi terk etmeleri çağrısıyla gerilimin yüksek olduğu intibaını yaratmak istemektedir. Bazı Batı ülkeleri de benzer çağrılar yapmaktadır.
ABD desteğine rağmen Ukrayna''nın tek başına Rusya''ya karşı koyamayacağı aşikârdır. Ancak ABD, askerî gücünü, Rusya''yla doğrudan karşılıklı çatışmamak için fiilen kullanmak istememekte, bu nedenle NATO''yu ön plana sürmektedir. Böylece NATO''ya da yeni bir tehdit yaratmış olmaktadır. AB''yi de yanına almak istemektedir.
Rusya, tehdidi uzak tutmak istiyor
Rusya''nın amacı, ABD ve NATO''yu, güvenlik alanından ve Karadeniz''de kendisini sıkıştırmaktan uzak tutmak, dolayısıyla Doğu Akdeniz''deki etkisini de sürdürmektir. Bu nedenle NATO''nun genişlemesini durdurmak, bu kapsamda Ukrayna ve Gürcistan''ın üyeliklerine karşı çıkmak, çok kutuplu dünya düzenine geçişte kendisinin de küresel bir güç olduğunu göstermektir.
Rusya, Donbass bölgesindeki çatışmanın durması için, Rusya, Ukrayna, ayrılıkçılarca ilan edilen Donetsk ve Luhansk Özerk Cumhuriyetleri ve AGİT tarafından imzalanan Minsk Protokolü''ne uyulmasını istemektedir.
Gerilim artıyor
ABD/NATO, Rusya''yı Doğu Avrupa''dan da sıkıştırmak için bölgeye güç intikal ettirmektedir. ABD, ihtiyaç halinde NATO güçlerini takviye için 8500 kişilik bir kuvveti de teyakkuza geçirmiştir.
Rusya''nın, NATO tarafından Bulgaristan ve Romanya''ya gönderilen takviye güçlerini buralardan çekme teklifi NATO makamlarınca reddedilmiştir.
ABD, yalnız hareket etmemek için NATO''yu ön plana çıkarmakta, AB''nin desteğini almaya çalışmakta, demeçlerle, kuvvet kaydırmalarıyla ve yaptırım tehditleriyle tansiyonu yüksek tutmaktadır. Rusya da aynı şekilde buna karşılık vermektedir. Ancak durum, tarafların karşılıklı çatışma yerine, güç gösterileriyle karşı tarafı caydırarak isteklerini kabul ettirmeyi amaçladığını göstermektedir.
Rusya''nın, Donbass bölgesindeki Rus kökenlilerin çoğunlukta olmasından da istifade ederek, Kırım''daki örneğine benzer eylemlerde bulunması da mümkündür. Diğer taraftan, Rusya tarafından reddedilmekle birlikte, Ukrayna''da, Rus yanlısı bir yönetim oluşturma gayreti içinde olduğu iddiaları da ortadır.
Türkiye''nin tutumu
Türkiye, taraflar arasında diyaloğu temin ederek çatışmayı önlemeye çalışmaktadır. Ukrayna-Rusya arasında kısmen de olsa uzlaşı sağlaması mümkün olabilir. Ancak asıl sorunun ABD-Rusya arasında olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye''nin, Ukrayna, Rusya, AGİT Üçlü Temas Grubu toplantısının İstanbul''da yapılması ve buna Donbass''tan temsilcilerin de katılması teşebbüsleri vardır. Ancak Türkiye''nin, NATO''yu ön plana çıkaran ve Rusya''nın Kırım ve Suriye''deki tutumunu eleştiren mesajları, denge politikasını ABD tarafına kaydırma eğiliminde olduğunu göstermektedir.
Türkiye''nin, Rusya''yı ihmal eden bu tutumu, giriştiği "arabuluculuk" girişimini akamete uğratabilir. Dengeyi bozmak sıkıntı yaratabilir.
Türkiye''nin çok geniş bir coğrafyada, hak ve çıkarlarını korumak, güvenliğini gözetmek ve bekasını sağlamak amacıyla etkin girişimlerde bulunduğu bir dönemde, enerjisini suni gündemlerle iç çekişmelere harcamasının, millî menfaatlerle bağdaşmadığı değerlendirilmektedir.