Rusya'nın çıkış yolu Türk Birliği'dir!

Rus dergisi RBC yazarı Vladimir Gavrilov, “Rusya, Kuzey filosuna ait savaş gemilerinin Türk Aksaz-Karaağaç Limanı’na demir atması, Rusya ile Türkiye arasında siyasi yakınlaşmanın başlangıcı olabilir” başlıklı yazısında “Karadeniz’e başka ülkelerin hâkim olma emellerinden korunmak ve bölgede statükoyu devam ettirmek için bir müttefike ihtiyacımız var” diye yazdı.
Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün çevirisine göre Gavrilov, “Avrasya Hareketi” lideri Aleksandr Dugin’in görüşlerine yer verdi:
“Moskova ve Ankara şimdi zor bir dönemden geçiyor. Türkiye son yıllarda İran veya Rusya olmak üzere kendine alternatif bir ortak arayışı içinde..
Çünkü ABD’nin Irak’a girmesi ve Kürt sorununun yeniden gündeme getirilmesi Türkiye’yi çok üzdüğü gibi toprak bütünlüğünü tehdit eder hale geldi. Üstelik Türk askeri çevreleri, Batı’nın Kuzey Kıbrıs ile ilgili tutumundan kesinlikle memnun değil. Çünkü Avrupa ve ABD, Yunan senaryosunun lobiciliğini yapıyor. Türkiye, Batı ve ABD ile ortaklığın kendisine yarardan çok daha fazla zarar verdiğinin farkına varmakta. Rusya’dan ise hiçbir tehlike gelmediği gibi ikili işbirliğinin yaratacağı menfaatler çok büyük.”

* * *

Gavrilov, Dugin’in yanında Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Uzmanı Aleksandr Vasilyev’in şu görüşlerini de gündeme getirdi:
“Rusya, Türkiye’nin bölücü hareketlere karşı operasyonlarını destekleyebilir, Bakü-Ceyhan boru hattının güvenli çalışmasını sağlayabilir. Ayrıca Moskova, Kuzey Kıbrıs sorununun çözümlenmesinde hakem rolü oynayabilir. Rusya için önemli olan, Sivastopol Limanı’nda konuşlandırılan Karadeniz filosunun şimdiki konumunu korumasıdır. Ancak, yine de Türklerle ilişkilerde Rusya’nın çok dikkatli olması gerekiyor. Çünkü Türklerin çok pragmatik bir halk olduğunu unutmamak gerekiyor. Örneğin 1990’lı yıllarda Türkiye, Rusya’nın Karadeniz’den tamamen dışlanmasından yanaydı. Türkiye’nin ABD’ye çok bağlı olduğu da unutulmamalıdır. ABD’nin elinde Ankara’ya baskı yapmak için birçok araç bulunuyor. Türkler, askeri kredilerin içinde batmış durumda. Onlar, NATO ile ilişkilerin tamamen kesilmesine razı olmayacak. Bunu unutmamak gerekir ve ilişkiler bu tutumdan hareket edilerek kurulmalıdır.”

* * *


Moskova’dan bakış böyle. Ankara’dan bakış ise o kadar net değil. Çünkü Türkiye bütün kurum ve kuruluşlarıyla, ekonomisi ile ordusu ile Batı’ya ve Batı’nın kurumlarına; IMF, Dünya Bankası ve NATO’ya bağlanmış durumda. Yönünü Kuzey’e ve Doğu’ya çevirebilme özgürlüğü kâğıt üzerinde var ama Türkiye’nin böyle bir karar verebilmesi için Atatürk kadar stratejik hamle yapabilecek güçlü bir lidere sahip olması gerekir. Rusya’nın böyle bir lideri var! Putin, Ankara’yı ziyaretinde Atatürk’ü örnek aldığını söylemişti. Türkiye’de ise mevcut siyasi liderler, Batı’dan bağımsız karar alabilecek bir inisiyatife sahip değildir. Onlar mevcut şartlara göre hareket ediyor.
Tercih edilen bir durum değil, ama Türkiye’nin stratejik bir oluşum kurabilmesi, Cumhuriyet’i kuran iradeyi gösteren ordunun tutumuna bağlıdır! Ayrıca, Rusya’nın da 1917 Ekim Devrimi’nden önce Türkiye’yi paylaşma planlarında yer aldığını, Ermenileri isyan ettirdiğini, Kürtlere bölücülük aşıladığını milli hafızaya sahip olanlar unutmaz. Yine Sultan Galiyev’in şahsında Turan devletini doğmadan yok eden de Rusya’dır. Rusya’nın artık Türk birliği konusunda bir itirazı olmaması, buna karşılık Türklerin Slav birliğine vereceği destekle kendini geliştirmesi mümkündür. Dugin, bir ara bu görüşü savunuyordu!

Yazarın Diğer Yazıları