Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Rum uzlaşmazlığı ortak zemin arayışlarını imkânsızlaştırdı… Holguin’in turistik turları sürüyor…

BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar, Kıbrıs’a gerçekleştirdiği ikinci ziyaretinde liderler, siyasi partiler ve sivil toplum örgütleriyle görüştü. Holguin 2. tur görüşmelerinde liderlerle ayrı ayrı yemek yedi ve pozisyonlarını tam olarak anlamaya çalıştı. Bana göre Holguin tezlerin taban tabana zıt olduğunu anlamıştır ve ortak zemin olmadığını şimdiden tespit etmiştir. Holguin, adaya yaptığı ikinci ziyaretini tamamlarken BM Barış Gücü sözcülüğü aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, 1 haftalık temaslarını değerlendirdi. Açıklamasında, iki liderin yanı sıra siyasi partiler, belediye başkanları, ticaret odaları, gazeteciler, dini liderler, birlikler, düşünce kuruluşları ve sivil toplum temsilcileriyle görüşme fırsatı bulduğunu kaydeden Holguin, ana zorlukları ve fırsatları daha iyi anlamak için tüm görüş ve bakış açılarını dinlediğini belirtti. Görevinin sürdürülebilir bir çözüme doğru iki tarafı bir araya getirecek ortak zeminin var olup olmadığını tespit etmek olduğunu yineleyen Holguin, geriye kalan aylarda, BM Genel Sekreteri’nin bu talebini yerine getirmek için en iyi şekilde çaba göstermeye devam etmekte istekli ve kararlı olduğunu belirtti. Holguin, şöyle devam etti: “Bazı zamanlar, bütün yolların denendiği ve değişimin mümkün olmadığı görülür ancak farklı hayat hayalleri kuran toplumların dayanıklılığını meydana çıkaran, umudun gerekli ve zorunluluk olduğunu gösteren sesler de her zaman vardır. Geçmiş, hayal kırıklıklarını ve acılı anıları getirebilir ancak geleceği inşa etmemize ve tüm Kıbrıslıların yararına olacak çözümleri başarmamıza yarayacak dersler de sağlar.” Holguin, herkesin değişimin sağlayacağı bireysel ve kolektif imkânlardan yararlanmasının ne kadar iyi olacağına işaret ederek, böylelikle geçmişin zorluklarının sürdürülebilir bir geleceğin temeline dönüştürülebileceğini kaydetti. Bana göre Holguin başladığı işin içinden çıkmanın güçlüğünü, imkansızlığını anlamıştır; ancak ona yüklenen misyon ‘ortak zemin’ bulma arayışlarını olabildiğince uzatmak ve mevcut statükonun devamını en azından bir müddet daha sağlamaktır. Türk tarafının 6 ayın sonunda Holguin’den ‘ortak zemin’ bulunup bulunmadığı ile ilgili raporunu yazmasını talep edeceğini ve bu süreci sonlandırılmasını sağlayacağını umuyorum. Tarafların pozisyonları arasındaki uçurumu Güven Yaratıcı Önlemlerle kapatmaya çalışma girişimleri yersizdir ve ortak zemin bulunması arayışlarına da katkısı yoktur. Geçtiğimiz hafta Hristodulidis’in Rum tarafının tezlerini tekrarladığı ve uzlaşmaz tutumunu ortaya koyduğu son bir yılın değerlendirmesini yaptığı basın toplantısında söylediklerini paylaştım. Önceki gün Güney Kıbrıs Dışişleri Bakanı Kombos da Fileleftheros gazetesine verdiği mülakatta uzlaşmazlık adına ne varsa tekrarladı. Kombos, kendisine yöneltilen sorulara karşılık yaptığı açıklamalarda, Kıbrıs Rum tezlerini anlatarak, müzakerelere Crans Montana’da kaldığı yerden yeniden başlamaya hazır olduklarını yineledi. Kıbrıs Rum tarafının tezlerinin BM Güvenlik Konseyi çerçevesinde olduğunu ve bu çerçevenin dışına çıkılmasını kabul etmeyeceklerini vurgulayan Kombos, “Holguin ile görüşmelerimiz sürüyor. Özlü bir müzakereye girilmesi amacıyla başlatılan bu çabada, hem sürece hem de öze olan bağlılığımızı anlatıyoruz.” dedi. Kombos, soruna çözüm bulunamamasının nedeninin ‘Rumların adanın tek meşru idaresi olarak kabul görmesi yanlışlığının sürdürülmesi’ olduğu gerçeğini gizleyerek, Türk tarafını suçladı; Kombos, “Kıbrıs sorunundaki çıkmazın sebebi, Kıbrıs Türk tarafının iki devletli çözüm ve egemen eşitlik tezleridir.” dedi. Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki rolünün “belirleyiciden de öte” olduğunu savunan Kombos, uluslararası toplumun Türkiye’nin bu rolünü anlamakta olduğunu düşündüğünü ifade etti, şunları söyledi: “Ankara'nın Kıbrıs sorunundaki rolünün sadece belirleyici olmadığını, bundan daha fazlası olduğunu hepimizin bildiğini düşünüyorum. Gerçeğin bu olduğunun herkes tarafından açıkça anlaşıldığını ve bu gerçeği başka bir şekilde sunma girişimlerinin talihsizlik olduğunu düşünüyorum. Kıbrıs sorununun tarihi bunu kanıtlamaktadır. Hem Ersin Tatar’ın hem de tabii ki Türkiye'nin günlük söylemleri de bunu kanıtlamaktadır. Dolayısıyla ortada bir görüş ya da yaklaşım farklılığı söz konusu değildir. Ortada bir karar alma merkezi var. Ve bu kararların merkezi, Kuzey Kıbrıs’ta değil, Ankara'dadır.”

Rum tarafının uzlaşmaz tutumu böyle iken maalesef içimizdeki birtakım federasyoncular Rumlarla birlikte ortak bir gelecekleri olduğu gibi yanlış bir hesap içerisindedir. Gerek Holguin ve gerekse de birleşik Kıbrısçı Rum muhipleri şunu iyice kafalarına sokmalıdır; federasyon devri kapanmıştır. KKTC’de bir iktidar değişikliği olsa dahi Garantör Türkiye yeniden federal bir sürecin başlamasına asla izin vermeyecektir. Kıbrıs millî davamızın sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Büyük Türk Milleti’nin tamamının millî davası olduğu unutulmamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları