Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

CENEVRE’DE STATÜKOCULAR KAZANDI; KKTC’nin tanınması yine buzdolabında!..

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres’in ev sahipliğinde İsviçre’nin Cenevre kentinde 17-18 Mart’ta 5+1 gayriresmi Kıbrıs toplantısı gerçekleşti. BM Genel Sekreteri Guterres emperyalist ABD, AB ve İngiltere’den aldığı talimatla çoktan iflas etmiş süreci devam ettirdi. Sürecin devamından, statükodan beslenenler karlı çıktı. Göreve geldiği günden beri KKTC’nin tanınmasını engellemeye ve müzakerelerin yeniden başlamasını sağlamaya çalışan Hristodulidis Cenevre’den memnun ayrıldı. Rumun samimi olmadığını bilen biri olarak, liderlerin üzerinde mutabık kaldıkları Güven Yaratıcı Önlemlerin ve Temmuz ayında yeniden toplanacak Zirve’nin zaman kaybı olduğuna inanmaktayım. Guterres’in yeni Kişisel Temsilci ataması da nafiledir, faydası olmayacaktır. Holguin atandığında da aynı endişeleri bu köşede paylaşmıştım. BM'nin Cenevre'deki Merkezi Milletler Sarayı'na (Palais des Nations) tamamlanan toplantı sonrasında basına kısa bir açıklama yapan BM Genel Sekreteri António Guterres, Temmuz ayının sonunda aynı formatta yeniden görüşme için anlaştıklarını ve diyalogun devam edeceğini söyledi. Guterres, yapıcı bir ortamda geçen tartışmaların her iki tarafta da ilerlemeye yönelik bir bağlılık sergilendiğini belirtti. Guterres toplantıda yeni bir atmosfer yakalandığını ve anlamlı bir ilerleme kaydedildiğini belirterek umut bezirganlığı yapmaktan da geri kalmadı. Tarihe not düşmek adına Guterres tarafından açıklanan iki liderin üzerinde mutabakat sağladığı eften püften güven yaratmaya yönelik girişimleri paylaşıyorum:

Temmuz sonunda aynı formatta yeni bir toplantı yapılması,

Mayınlı alanların temizlenmesinin sağlanması,

Mezarlıkların restorasyonunun gerçekleştirilmesi,

Ara bölgede solar enerji parkının kurulması,

Dört yeni geçiş kapısının açılması,

Gençlik teknik komitesi oluşturulması,

Çevre ve İklim değişikliği konusunda girişimler,

Yeni Kişisel Temsilci atanması.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Kıbrıs toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında; açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Tatar, bu toplantı ile çok daha geniş kapsamlı, yapıcı bir ortamda her iki taraf için daha kalıcı ve sürdürülebilir bir ortam yaratmaya çalışıldığını kaydederek, “Bu bizim için yeni bir sayfa açılması anlamına geliyor” dedi. Cumhurbaşkanı Tatar, çok daha iyi bir işbirliği kültürü oluşturabilmenin, müzakerelerin başlaması ve çözüme kavuşturulması adına bir ihtiyaç olduğunun da altını çizerek, özellikle iki tarafın statü bazında eşit noktada olmamasının doğru olmadığını kaydetti. Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler ve Rumların, çok daha iyisini hak ettiğini vurgulayan Tatar, federal çözümün daha önce tamamlanamadığını ve istenilen noktaya gelinemediğini, dolayısı ile iki tarafın da ortak bir zeminde buluşmadığını belirtti. Tatar, “Biz Kıbrıslı Türkler olarak federal çözüm yönünde fikrimiz net. Dolayısı ile biz resmi görüşmelerin ancak egemen eşitlik ve iki devletli bir şekilde yapabileceğimizi söylemiştik. O yüzden 4 sene sonra Cenevre’de yine aynı binada buluştuk ve aynı şeyi söylüyoruz. Özellikle egemen eşitlik ve eşit statü olmaksızın bu anlamda tekrardan müzakerelere devam edemeyeceğiz. Bu konuda Türkiye’nin de desteklerinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Fidan’a teşekkür ederim” dedi. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs İşbirliği Konseyi kurulması önerisinin maalesef Rum Lider Hrisostodulidis tarafından reddedildiğini de ifade etti. Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis de Kıbrıs zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, “Sonuçtan memnunuz. Yeniden başlamaya yönelik ilk önemli adım atıldı. Henüz hedefe ulaşmış değiliz” ifadelerini kullandı. Hristodulidis, “Bugün itibarıyla çabanın başladığını söyleyebilirim. Bir planımız var. Yakında konuyu görüşmek üzere Ulusal Konsey özel bir toplantı yapacak” açıklamasını da yaptı.

Hristodulidis, üç konuda ilerleme kaydedildiğini belirterek, şöyle devam etti:

“BM Genel Sekreterinin, müzakerelere üzerinde uzlaşılmış çerçevede geri dönülmesini de amaçlayan bir kişisel temsilci atama kararı.

Temmuz ayı sonunda, bugünden o tarihe kadar kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmek üzere aynı formatta yeni bir toplantının yapılması.

Von der Leyen ve Costa tarafından ortak bir mektup. Mektup, AB’nin tutumlarını şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor; AB ile ilişkiler ve Ankara’nın taleplerine değiniyor.”

KKTC’nin tanınmasını engelleyen, egemen eşitliğimizin teyidini sağlamayan tüm diyalog, girişim ve süreçler haklı davamıza zarar verecek bizi hedefimizden uzaklaştıracaktır. BM’nin Kıbrıs Türk halkını esir alan zincirlerinden kurtulamamış olmamız üzüntü vericidir. Bitmek bilmeyen süreçlerin Kıbrıs Türk halkına faydası olmamıştır ve olmayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları