İktidar aslında kendi hukukunu askıya aldı!

Diploması iptal edilen Ekrem İmamoğlu’nun evine baskın yapılarak gözaltına alınmasından sonra İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada “Valiliğimizce il genelinde kamu düzenini muhafaza etmek ve oluşabilecek provokatif eylemlerin önüne geçmek için 19-23 Mart tarihleri arasında 4 gün süreyle her türlü toplantı, gösteri ve basın açıklaması yasaklanmıştır” denildi. Açıklamada kapatılan yollar ve metro durakları hakkında da bilgi verildi...

Yargı, bir karar vermiş ve uygulatmış. Yürütme ise yargının bu kararının çeşitli eylemlere yol açabileceğini öngörerek dört gün süreyle her türlü eylemi yasaklıyor! Böylece yürütme, protesto edilecek bir durum olduğunu bütün dünyaya ilan etmiş oluyor!

Nitekim İstanbul Üniversitesi öğrencileri, yasak kararına uymadı ve Ekrem İmamoğlu'na destek yürüyüşü yaptı. Polis engellemeye çalıştı ama gençlerin yürüyüşü durdurulamadı.

CHP il ve ilçe örgütlerindeki eylemler de durdurulamadı.

Çünkü ortada açık bir hukuksuzluk varsa, direnmek bir haktır.

***

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yapılan işin darbe olduğunu söyledi. Tayyip Erdoğan’ın İBB başkanlığı döneminde hukuk danışmanı olan Prof. Dr. İzzet Özgenç ise “İstanbul üzerinden bütün Türkiye’de adı konulmamış bir olağanüstü hal rejimi uygulanmaya başlanmıştır!” dedi.

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da, “19 Mart 2025 tarihini, 150 yılı aşan demokrasi tarihimizin kara bir gününe çevirdiler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, akılla, hukukla, vicdanla açıklanabilecek bir iş değildir. Türkiye’nin huzuru hedef alınmaktadır. Türk Milleti’nin iradesi ayaklar altına alınmaktadır. Günlerdir uyarıyoruz; Milletimize, ülkemize bu kötülüğü yapmayın diyoruz. Ülkemizi kaosa sürükleyecek adımlar atmaktan uzak durun diyoruz. Hiçbir demokratik ülkede yaşanmayacak. Hiçbir demokrasinin kaldıramayacağı ne varsa, hemen hepsini, Recep Tayyip Erdoğan iktidarı ülkemize yaşatıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Egemenlik de kayıtsız şartsız milletindir.

Türkiye’de demokrasi ve hukuk askıya alınmış. Seçim ve siyaset yapılamaz hale gelmiştir. Siyasi rakiplerin tasfiyesi için her türlü güç kullanımı meşrulaştırılmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine rakip olma iddiasını ortaya koyan bir siyasetçiye zincirleme davalar açmak, diplomasını iptal etmek ve sabahın ilk ışıklarıyla evine polis gönderip gözaltına almak zulümdür, zorbalıktır ve ancak diktatörlüklerde yaşanabilecek bir saçmalıktır. Türkiye’de bugün itibarıyla; Seçme ve seçilme hakkı, hürriyet, demokrasi, hukuk ve anayasal haklar askıya alınmıştır. Tarih, aynılarını yapan darbecileri nasıl yazdıysa bugün, bu işe imza atanları da o şekilde yazacaktır.” dedi.

***

Peki hukukun rafa kaldırılmasının asıl sebebi nedir? Buna neden ihtiyaç duyuldu?

Çünkü iktidarın, demokratik düzen içinde miadı doldu! Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nun belirttiği gibi ülkeyi ekonomik yıkıma sürükleyenler, işin içinden çıkamayınca hukuki yıkıma başvurdu...

Bir iktidar, ancak seçimleri kazanamayacağını anladığında alenen hukuk dışı yollara başvurur; böylece, kendi meşruiyetini yok eder.

Aslında Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Türk hukukunda olmayan “önleyici tutuklama” yöntemiyle lokantadan alındığında hukuk rafa kaldırılmış oldu.

İktidar son operasyonda da gerçekte sadece İmamoğlu ve arkadaşlarının hukukunu değil, kendi hukukunu da askıya almış oldu. Hukukun siyasetin emrine alındığı ülkelerde artık düzen dikiş tutmaz. Hukuk düzeni kurulana kadar mücadele devam eder.

Hukuku çiğneyenler, attıkları bu adımların sonunda kendilerine zarar vereceğini göremeyebilir. Bu sebeple, iktidara yakın olanlar, gerekli uyarıları yapmalı ve bir an önce hukuk devletine dönüş için girişimde bulunmalıdır. Son pişmanlık fayda etmez. Bu bir iktidar oyunu; satranç gibi... Kazandım zannedersiniz ama son anda her şeyinizi kaybedebilirsiniz!

Yazarın Diğer Yazıları