Türkiye, AB'nin ordusu olur mu?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Polonya Başbakanı Donald Tusk ile düzenlenen ortak basın toplantısında Türkiye ve Polonya’nın NATO’nun Avrupa’daki en büyük iki kara ordusuna sahip iki kilit müttefik olduğunu belirterek “Avrupa Birliği güç ve irtifa kaybının önüne geçmek, hatta tersine çevirmek istiyorsa bunu ancak Türkiye'nin tam üyeliğiyle başarabilir.” dedi.

Polonya Başbakanı Donald Tusk da "Türkiye ve Polonya, Ukrayna'da adil bir barış için birlikte çalışıyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin artık gerçekçi ve elde tutulur bir süreç olmasını temenni ediyoruz. Biz bu konuda Türkiye'yi her zaman destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz" dedi.

***

30 Avrupa ve NATO ülkesinin genelkurmay başkanları ise Paris’te bir araya geldi ve Ukrayna'ya gönderilmesi muhtemel barış gücü konusunu görüştü. Toplantıya ABD davet edilmedi

Rusya, Ukrayna'da herhangi bir yabancı güç istemediğini defalarca açıkladı ama Fransa ve İngiltere, Ukrayna'da görev yapacak bir "gönüllüler koalisyonu" oluşturmak için çalışıyor. Almanya’nın da bu koalisyona katılabileceği, İtalya ve Polonya’nın ise isteksiz olduğuna dair yorumlar yapılıyor.

Olaylar bu şekilde gelişirken, Avrupa ülkelerinde de Türkiye’nin AB’ye alınması yönünde görüşler ortaya atılıyor.

Peki bu yaklaşım doğru mu?

Emekli general Nejat Eslen, Cumhuriyet’teki yazısında, “Avrupa'nın ve Türkiye'nin tehdit ve güvenlik algılamaları farklıdır” diyor.

Eslen’in görüşleri özetle şöyle:

“Jeopolitikten çok jeoekonomiye göre karar alan Trump, şok etkisi yapan ‘Avrupa’nın güvenliğinden Avrupalılar sorumlu olmalıdır!’ açıklaması ile Avrupa’nın kendi güvenlik yapısını oluşturmak için çalışmalar başlatmasına yol açtı.

Bağımsız jeopolitik vizyon oluşturamayan ve küresel jeopolitik aktör olamayan Avrupalıların algılamasına göre tehdit hâlâ Rusya’dır.

ABD desteği olmadan Avrupa’ya karşı Rusya’nın üstünlüğü ise nükleer kapasitesidir. Macron’un Avrupa’nın nükleer caydırıcı şemsiyesini Fransız nükleer silahları oluştursun çağrısı ise Rusya’nın kapasitesi dikkate alındığında komik olmaktadır. ABD nükleer şemsiyesi olmadan Avrupa’nın kuracağı bağımsız güvenlik yapısının Rusya’ya karşı stratejik denge oluşturması ise olanaklı değildir.

Bu yeni süreçte, Batı medyasında Türk ordusunu ve silah üretimindeki başarılarını öven çok sayıda yorum çıkmaya başladı. Tasarlanan yeni Avrupa güvenlik yapısında Türk ordusunun önemli rol oynayabileceği yorumlarda ifade edilmektedir. Türkiye’yi yönetenler ise Avrupa güvenlik yapısının Türkiye’nin katkısı olmadan gerçekleşemeyeceğini açıkladılar.

Avrupa’nın ve Türkiye’nin tehdit ve güvenlik algılamaları farklıdır. Rusya, Karadeniz’de kuzey komşumuzdur. Türkiye’nin Rusya ile nükleer dahil enerji ve ticaret alanlarında yakın işbirlikleri vardır. Yeni Avrupa güvenlik yapısı ise Rusya’ya karşı oluşturulacaktır. Bu nedenle de Türkiye’nin Avrupa’nın yeni güvenlik yapısına katkı sağlaması, Türkiye’nin de Rusya’yı karşısına alması anlamına gelebilecektir. Türkiye’nin hangi yetenekleri ile nerede ve nasıl Avrupa güvenlik yapısına katkı sağlayacağı konusu da tartışmalara neden olabilecektir.

Avrupalılara göre ‘Türkiye Avrupa’da değildir, Avrupalı değildir. Türkiye AB üyesi de değildir.’

Avrupa’nın güvenliğinden Avrupalılar sorumlu olmalıdır.”

***

Diğer taraftan Eski BM Genel Sekreter Yardımcısı Michael von der Schulenburg, “Ukrayna’da mevcut hükümet görevden alınabilir. Gelecek hükümet, Rusya ile anlaşmak isteyebilir. Rus ve Ukrayna orduları arasında gizli temas var. NATO'nun doğuya doğru genişlemesi durdurulacak ve Ukrayna, Gürcistan ve Moldova'nın yanı sıra Karadeniz de Rusya'nın nüfuz alanına girecek.” diye yazdı.

Bu arada Panama Kanalı’nın giriş ve çıkılındaki deniz-liman faaliyetlerini elinde bulunduran Hong Kong menşeli CK Hutchison firması, 22,8 milyar dolarlık hissesini ABD’li yatırım bankası BlackRock.N’e satmaya karar verdi. Yani Trump, yeni jeopolitik kararlarının birincisini fiilen uygulamaya başladı ve Panama kanalını ABD’nin egemenliğine aldı.

***

Yeni denklemde ABD ile Rusya, Yalta Konferansı’nda olduğu gibi dünyayı yeniden paylaşıp müttefik olmuşsa ki bu yönde şüpheler var; bu iki güç karşısında AB ordusu olmak için can atmak Türkiye’ye fayda mı getirir zarar mı? İyi düşünülmeli...

Yazarın Diğer Yazıları