"Rum ağzı" buysa Türk ağzı kim?
Tayyip Erdoğan, "CHP milletvekili çıkmış petrol ve doğal gaz arama çalışmalarımızı durdurmamız gerektiğini söylüyor. Bizi en çok yaralayan CHP'nin, Rumların ağzı ile konuşmasıdır" deyince, öncelikle, suçlanan kişinin ne dediğine bakmak gerekir diye düşündüm.
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, soru önergesinde, Norveç'ten satın alınan üç gemiyle Erdemli ve Alanya açıklarında kuyular açıldığı ama bir kova petrol bulunamadığı ve kuyulara gidip gelmek için deniz araçları kullanmak yerine bir gidiş geliş için 40 bin dolara helikopter kiralandığı iddialarını gündeme getirdi. Başarır, proje için "Akdeniz'in derin sularına gömülecek" iki milyar doların hangi yandaş firmalara kullandırıldığını sordu.
Başarır, "Günlük harcaması 50 bin dolar olan geminin Alanya kuyusunun başında boş yere bekletildiği doğru mudur?" diye sorduktan sonra "Havaya para saçmak yerine, yaşanan felaketlerden dolayı çiftçilerin zararlarının karşılanması daha doğru olmaz mıydı?" dedi.
Başarır, son olarak, "TPAO ve BOTAŞ'ın, tank palet fabrikasında olduğu gibi Katarlılara satılacağı iddiaları doğru mudur? Doğruysa, bu satışın, Katar Emiri'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye ettiği 400 milyon dolarlık uçakla bir ilişkisi var mıdır?" sorgulaması da yaptı.
***
Bu soru önergesi, AKP'yi destekleyen gazetelerde, "CHP, 'Akdeniz'den vazgeçin' diyor" diye sunuldu. Erdoğan da Başarır'ı Rum ağzıyla konuşmakla suçladı.
Başarır, soru önergesinin çarpıtıldığını söyledi ama aramaların boşuna yapıldığını söylemesi, her türlü değerlendirmeye açık!
Asıl rahatsızlığın ise TPAO ve BOTAŞ'ın da Katar'a satılacağı iddialarını gündeme getirmesinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Bu sebeple, açık verdiği taraftan saldırıya uğradı. Böylece TPAO ve BOTAŞ'ın Katar'a satılıp satılmayacağı yerine, "Rum ağzı" suçlaması gündeme oturdu!
***
Burada, akla "Peki, Türk ağzı kim?" sorusu geliyor?
CHP, "Türkiye'nin egemenliğinde bulunan, İzmir ve Aydın'ın ilçesi durumundaki Türk adalarını, 2004 yılında, gizli anlaşma ile Yunanistan'a hangi ağız devretti?" diye sorsun bari!
CHP, Kıbrıs'ta, Türklerin kazanımlarını yok eden Annan Planı kabul edilsin diye Türkiye kökenli seçmenleri kimin örgütlediğini hatta Rauf Denktaş'a "Git, memleketinde konuş" diyenin kim olduğunu, her türlü milliyetçiliği, dolayısıyla Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına almaktan kimin bahsettiğini gündeme getirsin bari!
CHP, FETÖ ile aynı menzile kimin yürüdüğünü, PKK ile Oslo'da masaya kimin oturduğunu, Habur'da teröristleri kimin karşıladığını, Dolmabahçe'de Abdullah Öcalan'ın yazdığı 10 maddelik uzlaşma metnine kimin imza attığını, "Türk'üm, doğruyum" andını kimin kaldırdığını, "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazılarını kimin sildirdiğini sorsun bari!
Türkiye siyasetinde Türk ağzı kim? Herkes anlasın!
İstanbul'a elektronik çözümler!
Davet üzerine Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necdet Gökçınar'ın basın toplantısına katıldım. Gökçınar, elektrik-elektronik yüksek mühendisi ve Erbakan dönemindeki yatırımların planlamasına katılmış olmanın birikimiyle, İstanbul'un sorunlarını nasıl çözeceğini anlattı. Meselâ trafik sorununu, bilmeyenlere çok karmaşık görünen elektrik devreleri sistemleriyle nasıl çözeceğine dair ipuçları verdi. Metrobüs yerine raylı sistem yapılmasının daha ekonomik, daha güvenli ve konforlu olduğunu anlattı. Su fiyatlarının pompalar için harcanan elektrikten dolayı yüksek olduğunu, Ömerli barajının yüzeyine yerleştirilecek dubaların taşıyacağı güneş enerjisi panelleriyle elektrik ve su maliyetinin düşürülebileceğini, bütün bu yatırımların, ihtiyaç duyulan panel, vagon gibi ürünleri yabancıdan satın almak yerine Türk firmalarına yaptırmak suretiyle, işsizliğin giderilmesine de katkı sağlanabileceğini açıkladı.
***
Gökçınar'a, "Neden bu toplantıyı otelde değil de camide yapmadınız? Rakibinizin kazanması için imam 'El Fatiha' diye dua ettiriyor! Fatiha suresi, sadece AKP'ye mi indirildi?" diye sordum!
Gökçınar, yeşil renkli istismar enstrümanlarının, 1950 seçimlerinde çalınmaya başlandığını, halk Türkçe ezandan Arapça ezana geçiş tartışmaları ile meşgul edilirken, Türkiye'nin "ABD ve Avrupa'nın kucağına" oturtulduğunu, bu sebeple dinin bir istismar vasıtası olarak kullanılmasından utanç duyduğunu anlattı.
İstanbul'da yarış, yorgun savaşçı Binali Yıldırım ile dinamik güç Ekrem İmamoğlu arasında geçiyor ama kim kazanırsa kazansın, Gökçınar'ın birikiminden yararlanmalı.