Reşo, bölücü mü?

Diyarbakır
Diyarbakır uçağında Diyarbakırlı bir Yeniçağ okuyucusu ile sohbet ettik. Eşi ve oğluyla birlikteydi ve beni evlerine davet etti. Ankara’dan bir önceki uçakla giden CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın Diyarbakır teşkilâtına geleceğimi bildirmesi sonucu otelde yerim ayrılmıştı. Yeniçağ okuruna teşekkür ettim, otele kadar onlar bıraktı. Diyarbakır’a daha önce gelip gelmediğimi sordular. Elbette gelmiştim. Benim geldiğim dönemlerde, ağır terör vardı ama gece geç saatlere kadar sokakta dolaşmak mümkündü. Bir vatandaş, teröre çözüm olarak “Her şeyden önce Diyarbakır ile ilgili önyargıları yenmek lazım” demişti. Fakat bugünlerde seçim dolayısıyla halk üzerinde ciddi bir baskı olduğunu Söz gazetesi açık açık yazıyor: “Seçim yaklaştıkça sokak eylemleri ve saldırılardan sonra Diyarbakır’da evleri tek tek gezen ‘anketör’ kılığındaki örgüt yandaşları, evde kaç kişinin oy kullanacağını sorduktan sonra üç soru daha yöneltiyor. Sorulardan biri ‘Bulunduğunuz bölgede hangi bağımsıza oy vereceğinizi biliyor musunuz?’şeklinde.. Anketör, daha sonra, hangi bağımsız adaya oy verilmesi gerektiğini de söylüyor.. İlk başta kimlik bilgilerini veren vatandaş, daha sonra başına bir şey geleceğini düşünerek ses çıkaramıyor.”
Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’a gelişi, daha sonra Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin de gelecek olması bu baskı ortamından kurtulmak isteyenler için moral oluyor.

***


Söz gazetesine göre, Diyarbakır barış ve çılgın proje istiyor. Sebgetullah Seydaoğlu ise “CHP’nin genetik şifresi Kürt sorununu çözmeye müsait değildir” diyor. Şehirde çok sayıda Şerafettin Elçi afişine rastladım.
Yine mitingden önce iki gün devam eden Demokratik Toplum Kongresi’nin ara dönem toplantısında “demokratik özerkliği fiilen geliştirme ve özerk yönetim ilanını hızlandırma kararı” alındı. Açıklama öncesi BDP il Başkanlığı önünde toplanan üç bin kişi Koşuyolu parkına kadar yürüdü. AKP Bağlar İlçe binası önünden geçerken BDP’li çok sayıda görevli el ele tutuşarak gruptaki çocukların taşkınlık yapmasını önledi. Özgür Haber gazetesi, bunu “AKP’yi korudular” başlığıyla verdi.
Hizbulllah davasına tam sayfa ayıran Doğru Haber’de Abdülkadir Turhan adlı köşe yazarı ise “Saldırgan (Bozkurt) milliyetçilik tasfiye ediliyor” diye yazmış! Ben bu notları alırken mitingin yapılacağı meydana doğru, polis eşliğinde yürüyen bir grup, “Gün gelecek. Devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganları atıyordu.

***

Mitingde üç dört bin kişi ancak vardı. Kılıçdaroğlu daha sonra hava alanında köşe yazarları ile yaptığı kısa sohbette “Yıllar sonra arabamızda bir çizik olmadan böyle bir süreci tamamladığımız için memnunum” dedi. Zaten, mitingde de “Sayın Erdoğan, Fırat’ın ötesine geçemediğimizi söylüyordu, İşte geldim” diye konuşmuştu.
Kılıçdaroğlu, sohbette, Yerel Yönetimlere özerklik ile ilgili sorularımıza, “Sayın Erdoğan, kendi partisinin programında da olan ve esasen TBMM’nin 1988’de çekinceler koyarak kabul ettiği, yerel yönetimlere özerklik konusunu eyalet sistemi, bölücülük gibi gösteriyor. Hiç ilgisi yok. Diyarbakır’da konuştuğum taksi sürücüsü Reşo, Mithat Cemal Kuntay’ın ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır’ beyitini okudu. Şimdi Reşo bölücü mü?” diye sordu.
Kılıçdaroğlu, mitingde de “Türkiye bir bütündür, hiç kimse bölmek istemiyor. Bu güzel coğrafyada hep beraber bir bütün halinde yaşayacağız. Efendim diyor sizin mitinginizde niye bayrak yok diyor. Bayrak bu ülkenin 73 milyonunun ortak paydasıdır. Üstünden siyaset yapılmaz. Hepimizin onuru şerefidir, onun üzerinden politika yapmak bölücülüktür. En büyük bölücü de Erdoğan’dır” dedi.

***

Kılıçdaroğlu, hemen her mitingde “Yeni CHP çöpten kâğıt toplayanların da partisidir” diyordu. Bu defa Diyarbakır’da çöpten kâğıt toplayan bir çocukla da ilgilendi. Çocuk, günde beş-altı lira kazandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, mitingde Ahmed Arif’ten “Bunlar engerek ve çiyanlardır. Bunlar aşımıza göz koyanlardır” beyitini okuyup “Erdoğan’ın mahkemeleri var, savcıları var! Yan baktın; Silivri’ye! Eski DGM’lerin yerini alan bu özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız” dedi.
Ahmed Arif’in bu şiiri “Diyarbakır Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi” adını taşıyor. Pankartların birinde ise “Biz Kürtler diğer etnik gruplarla dün de beraber yaşıyorduk, bugün de beraber yaşıyoruz, yarın da beraber yaşayacağız” diye yazıyordu.

Yazarın Diğer Yazıları