Resmi Gazete'de fıkıh kuralları!
Hani Daniel Pipes, "İran'da 40 yıl önce olanların daha yavaş halini Türkiye'de görüyoruz. Daha az şiddetli, daha az dramatik ama aynı yol" demişti ya, adım adım bu tespiti doğrulayacak icraatlar yaşanıyor.
Türkiye'nin nüfus yapısına Suriyeli selefilerin bir proje dahilinde katılması, Arapça'nın ana okullarına kadar indirilmesi en belirgin olaylar. Asıl hazırlık ise finans ve hukuk alanlarında yaşanıyor.
İşin garip tarafı, bu uygulamayı yapanlar, İslam'ın emirlerini yerine getirmekten bahseder hatta bu emirleri Resmi Gazete'den bile duyurmaya başlarken, kendileri bu kurallara hiç ama hiç uymuyor!
***
Resmi Gazete'nin 14 Aralık 2019 sayısında İslami Finans kuruluşlarının bağımsız denetimini yürütecek denetçilerin uyması gereken etik kurallar ve denetim standartları yayınlandı.
Standartlarda "Bir denetçi Allah-u Teâlâ korkusuyla hareket etmelidir. Denetçi Allah-u Teâlâ'ya karşı sorumluluğunu yerine getirmesinin diğer sorumlulukları yerine getirmesine vesile olacağına inanarak ve diğerlerine kıyasla buna öncelik vererek Allah-u Teâlâ'ya karşı sorumluluklarını mümkün olan en iyi şekilde gerçekleştirmelidir" deniliyor ve Denetçinin sahip olması gereken etik ilkelerin şu başlıklar altında inceleniyor:
"Dürüstlük, insanın yeryüzündeki halifeliği, İhlas, Takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma ve Allah-u Teâlâ korkusuyla davranma."
Bu açıklamalar yapılırken, ayetlerden ve hadislerden örnekler veriliyor ve konu fıkıh esaslarına bağlanıyor.
Bilindiği gibi fıkıh, "İslam hukuku" demektir. İlahiyat fakültelerindeki akademisyenlerin, hukuk fakültelerine kaydırılması için yasal zemin hazırlamanın sebebi, Türk hukuk sistemini fıkıh kurallarına bağlamak olsa gerek!
Konu, Anadolu Ajansı'nda da yer aldı ve denetim ilkelerinden birinin "Fıkhi Denetim" olduğu belirtildi.
***
Kısa bir süre önce de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İslami finans sistemi ve uygulamalarının geliştirilmesine özel önem verdiklerinin altını çizerek "İslami finans uygulamalarını geliştirerek sistem dışındaki tasarruflar sisteme kazandırılarak ve yurt dışından da bu alandaki uluslararası sermayenin ülkemize akışını sağlıyoruz. Bu çalışmalar neticesinde İstanbul Finans Merkezimiz, uluslararası anlamda İslami finansın da önemli adreslerinden birisi olacaktır." demişti.
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi İstanbul Finans Merkezi Daire Başkanı Serkan Yüksel de İslami finansın sadece Müslümanlar için değil, bütün dünya ekonomisi için yaklaşımlar sunduğunu belirterek, "İstanbul önemli bir konumda. Doğu ve batı arasındaki boşluğu doldurabilecek bir noktada. İslami finans kendisine burada önemli bir yer edinebilir." diye konuşmuştu.
***
Konu CHP'ye de soruldu. CHP sözcüsü Faik Öztrak, Sözcü'ye yaptığı açıklamada bu yapılanların Anayasa'daki laiklik ilkesine aykırı olduğunu belirterek "Denetim elemanlarının uyacağı etik kurallar tamamen fıkha dayandırılmış. Denetimin etik ilkeleri ile fıkhın ne ilgisi var? Yoksa Türkiye ikili hukuk sistemine geçti de milletimizin mi haberi yok?" dedi.
Yapılan işin dini ve inancı istismar etmek olduğunu söyleyen Öztrak, "İktidar oy kaybettikçe bu tür sonuç getirmeyecek olan istismarlara yeltenmeye kalkmaktadır." diye konuştu.
***
Oysa Türkiye, adım adım başka bir rejime doğru götürülüyor. Daniel Pipes'in "İran'da 40 yıl önce olanların daha yavaş halini Türkiye'de görüyoruz." tespiti doğrudur.
Bu hazırlıklar cumhuriyeti tamamen ortadan kaldırmaya, Türkiye'yi Arapçayı esas alan milliyetsiz bir ülke haline getirmeye dönüktür.
Üstelik çalışanların dürüst olması istenirken, kendileri hiçbir İslami kurala uymuyor. "Yolsuzluk, hırsızlık değildir" diye verilen fetvaya göre hareket ediyorlar. Rüşvet paralarını havuzda toplayıp, anlaşma yaptıkları ülkelere kaydırıyorlar, sonra da o paralarla Türkiye'nin silah sanayisini bile satın alıyorlar!