Reca ederim, bu bahsi kapatalım Tayyip Bey!

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri haberlerinden sonra Aydın Doğan’a karşı hücum başlatmış ve hafta içinde karşı taraf özür dilemez, düzeltme yapmazsa haklarında yeni bilgiler açıklayacağını söylemişti. Erdoğan, bu konuşmasında kendisini hukuk dışı duruma düşürmüş ve AKP de puan kaybetmeye başlamıştı.
Aydın Doğan ise elbette iktidarla kavganın kendisine çok ağır tahribat vereceğini biliyordu. Ancak kolay yutulur lokma olmadığını hissettirdi ve “ne açıklayacaksan hemen açıkla, hafta sonunu bekleme, suçum varsa tutuklat” dedi.
Bu arada, Doğan, “Tayyip Bey,bırak bizimle böyle uğraşmayı da gel Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi götür. Biz de sana yardımcı olalım” sözlerini de ihtiyat payı olarak bıraktı.
Erdoğan baktı ki, Deniz Feneri işi ciddidir, hırsızı korur konumuna düşmekten kendisini kurtarmak için “Biz ne gerekiyorsa onu yaparız. Usulsüzlük yapıldığı iddiası çok ciddi bir iddiadır. Eğer mahkemeden iddialar kanıtlanırsa herkes cezasını çekecektir. Bakanlığımız, Deniz Feneri Derneği hesaplarını sürekli denetlemektedir” demek zorunda kaldı.
İyi de şu lafı baştan söyleseydi de, şüpheleri üzerinde toplamasaydı olmaz mıydı?
Erdoğan, “Aydın Doğan’dan maaş alan silahşörlere bir çift sözüm var. Bağımsız ve tarafsız olmak demek, patronunuzun da çıkarlarından bağımsız olmak demektir. Siz bağımsız olsaydınız patronunuz hakkında çıkan kağıt kaçakçılığı haberlerini köşelerinizde yorumlardınız. Bunun haber değeri yok muydu? Hilton otelinin yerine rezidans dikecekti. Zaten izin vermediğim için bunlar ortaya çıktı” dedi.
Peki, Tayyip Erdoğan medyası, AKP’nin yolsuzluklarını yazıyor mu? Mesela Şaban Dişli’nin imar izni konusunda gerçekleri yazacağına neden savunmasını üstlendiler, avukatlığını yaptılar? Yine Deniz Feneri konusunda Kanal 7, objektif haber yapabilir mi? Yahu her ikisini de aynı adam yönetiyor. Bu mümkün mü?
Mümkün değilse, karşı taraftan imkânsızı nasıl beklersiniz? Yahu patronun aleyhine yazarsanız, yazınızı yayınlamaz, sizi de kovar, bu kadar basit bir gerçeği Tayyip Bey bilmiyor mu?

***

Aydın Doğan ve grubu hakkında da epey konuştuktan sonra, “Bundan sonra haksız talepleriniz reddedilecektir ama haklı taleplerinize engel olmayız” mesajını verdi ve “Bu bahsi burada kapatıyorum” dedi.
Aydın Bey, eski filmlerdeki gibi “reca ederim, bu bahsi kapatalım” mı demişti?
Evet aynen öyle.
Tayyip Bey de kapattı.
Düşündü ki zararın neresinden dönersen kârdır. Kavga devam etseydi belki Aydın Doğan’ı çökertirdi ama kendisi de her şeyini kaybederdi!

***

Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında basın özgürlüğü açısından önemli ve doğru bir tespit vardı. Erdoğan diyordu ki, “Çıkar çatışması içinde olanların şahitliği bile mahkemelerde geçerli değildir.”
Bu bakış doğrudur, ancak aynı durum iktidar için de söz konusudur. Erdoğan, medyaya savaş açmış ve önce belediye imkânlarını, sonda devlet bankalarını kullanarak kendi medyasını oluşturmaya başlamıştır. AKP medyasının oluşumunda yolsuzlukla suçlanan Deniz Feneri’nin de katkısı büyüktür. Bu durumda, Erdoğan medyası de bir çıkar çatışması içindedir, Tayyip Erdoğan da!
Yani bu kavgada iki tarafın söylediği de mahkemede delil olarak kabul edilemez! Çünkü kendi şahsi çıkarlarını korumak içgüdüsü ile hareket etmektedirler!
Elbette insan kendi çıkarını korumazsa ayakta duramaz, ancak adaleti esas alırsa kimse yakasına yapışamaz!
Aydın Bey de Tayyip Bey de “Biz, rakiplerimize karşı adaletli mi davranıyoruz?” diye kendilerine sorsunlar!

Yazarın Diğer Yazıları