PYD ordusunu korumak kimin işi?
Millî Güvenlik Kurulu toplantısından sonra, "Teröre ve terör örgütü mensuplarına verilen dış desteğin kesilmesi yönündeki çağrımız bir kez daha tekrarlanmış, bütün terör örgütleriyle mücadelenin kesintisiz olarak sürdürüleceği güçlü şekilde ifade edilmiştir" diye açıklama yapıldı.
ABD Başkanı Trump ise aynı saatlerde "Suriye Demokratik Konseyi" eş başkanı İlham Ahmed ile bir araya geldi ve "Kürtler için güvenli bölge kuruyoruz" dedi...
MGK açıklamasında ayrıca "Türkiye'nin Suriye sınırını güvenlik altına almak için daha önce gerçekleştirdiği operasyonlar da ve yürüttüğü diplomasiyle elde ettiği olumlu neticeler de göz önünde bulundurularak, İdlib'de mevcut statünün korunması, Münbiç yol haritasının süratle uygulanması ve Fırat'ın doğusu ile ilgili varılan mutabakatların gereğinin yapılması hususundaki kararlı duruşumuzun sürdürüleceği belirtilmiştir." denildi.
ABD'nin, "Güvenli bölge"yi, "Suriye'deki kara kuvvetlerim" dediği PYD/YPG ordusunu, Türkiye'den korumak için ilân etmek istediği bu kadar açıkken ABD ile Fırat'ın doğusu için varılan mutabakatın ne kıymeti olabilir?
***
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Ünal Çeviköz ise "Türkiye, Suriye yönetimi ile en kısa zamanda temas kurmalı, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine verdiği desteği ve duyduğu saygıyı açıkça belirtmelidir." diye açıklama yaptı.
Türkiye'nin başından beri yapması gereken buydu ama ABD projesine uyarak, Suriye'yi iç savaşa sürükleyen AKP iktidarı, bu çizgiden bir türlü geri dönüş yapamıyor!
Çeviköz, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına veya Suriye devletinin davetine dayanmaksızın kurulacak bir güvenli bölge hukuki temelden yoksun olacaktır" uyarısında da bulundu. Bu görüşe göre Türkiye'nin El Bab ve Afrin'i, IŞİD ve PYD/YPG teröristlerinden temizlemek için kurduğu güvenli bölgeler de hukuki temelden yoksun oluyor! Türkiye adına çok yanlış bir yaklaşım çünkü Türkiye'nin operasyonları, Birleşmiş Milletler Anayasası'na uygun.
Çeviköz, "Türkiye'nin düşünmesi ve planlaması gereken Suriye topraklarında daha çok askerî varlık oluşturmak değil, Suriye'den güvenli bir çıkış stratejisi geliştirmek olmalıdır." sözleriyle de Fırat'ın doğusuna yönelik bir Türkiye operasyonuna karşı görüş belirtmiş oluyor!
Çeviköz, bununla da kalmıyor, "Türkiye, Suriye Kürtleri ile Şam yönetimi arasındaki diyaloğu desteklemeli ve Suriye'de yeni anayasa yapım sürecine yapıcı katkı vermelidir. Suriye halkının bütün unsurlarıyla huzurlu olması, Türkiye'nin Kürt sorunu açısından da olumlu yansıma sağlayacaktır. Sadece Suriye'de değil bölgemizdeki tüm Kürtlere güven telkin etmek en önce ve en çok Türkiye'nin görevi olmalıdır." diyor.
Peki, Irak'ta bağımsızlık referandumu yapan Barzani devletinin ordusu ve Suriye'de ABD'nin silahlandırdığı ve eğittiği 70 bin kişilik PYD ordusu ne olacak? Bölgede huzuru mu temin edecek?
Çeviköz'ün söylediği yapılacak olursa, ABD, Suriye'deki PYD ordusunu dağıtacak mı?
Aksine PYD ordusu, Türkiye'den korunmuş ve kollanmış olacak.
Bu görüşlerin CHP adına söyleniyor olması, düşündürücüdür!
***
Kıbrıs'taki durum da bir rezalet! Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, "Kıbrıs'ta siyasi eşitliğin olduğu, iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı kalıcı, kapsamlı ve adil bir çözüm için" iki toplum lideri ve ilgili taraflara BM gözetiminde "açık, yaratıcı, aktif ve anlamlı" müzakerelere geri dönmesi çağrısında bulundu. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da iki bölgeli federasyonu savunuyordu ama Türkiye kendisini uyarmıştı. Akıncı, şimdi arkasına BM Güvenlik Konseyi kararını da almış oluyor!
Türkiye kendi güvenliğini böyle mi koruyacak?