"Psikolojik savaşa silahlı kuvvetlerle cevap veremezsiniz"

Son 20 yıl içinde Türkiye, büyük bir psikolojik savaş taarruzuna maruz kaldı. Önce ülkenin büyük sermaye şirketleri, dünyayı ele geçirmeye çalışan güçlerin sahip olduğu dev şirketlerle kader birliğine gitti. Artık “Kıbrıs verilsin” diye propaganda yapan, sözde yerli sermaye idi, Artık, “Boğazlar uluslararası bir komisyona devredilsin” diyen, sözde yerli sermaye idi, artık “Güneydoğu’da Bask modeli uygulansın” diyen sözde yerli sermaye idi.
Medyayı da büyük ölçüde ele geçirdiler ve Türkiye’ye karşı psikolojik savaşı, Türk Milleti’ne finanse ettirmeye başladılar. Küresel kapitalizmin, ulus devletleri çökertme sürecini başlattığını, dolayısıyla bu sürece ayak uydurulması gerektiğini savunanlar, genç beyinleri etkiledi. Oysa, Türkiye çağın başında, ulus devlet sürecine ayak uydurmuş, yani Batı’nın kendisi için yaptığını Türk Milleti için yapmıştı. Şimdi de aynı yöntem takip edilebilirdi.
Batı, Avrupa Birliği şeklinde örgütlenerek, dünyanın geri kalanını sömürmek istiyorsa, hem bu sömürüden, yani kölelikten kurtulmak, hem gücünü devam ettirmek için, Tıpkı Almanya’nın Avrupa’da kendisini merkez kabul ettiği gibi, Türkiye de kendisini merkeze oturtarak, yeni bir birlik kurabilirdi. Ama, Avrupa Birliği ve ABD fonlarından beslenenler, Avrupa’nın ve Amerika’nın düdüğünü çalmaya başladı. Bunlar, Türk halkının vergileri ile yetişmiş sözde aydınlardı. Çoğu, beyinlerine yerleştirilmiş çiplerden gelen emirlerle hareket ediyor gibiydi. Amerika’da Türkiye gibi ülkeler için üretilen teoriler, ertesi gün Türkiye’de sözde aydınlar tarafından savunulmaya başlandı. Yine, çeşitli yöntemler kullanarak, Türk halkını etnik parçalanmaya doğru sürüklemek istediler.

* * *

Bu süreçte, 2003 yılında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 8 Ocak’ta Ankara Gazi Orduevi’ndeki kokteylde psikolojik savaş ile ilgili sorumuza “Amerika böyle bir olaya başladığında, iki üç sene önceden başlıyor. Belli yazarları maaşa bağlıyor, belli yazarlara yazılar yazdırıyor, kitaplar yazdırıyor, medya kuruluşları vasıtasıyla psikolojik harekâtlar yapıyor. Ancak psikolojik harekat, her zaman topyekûn bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaz, belli hedefe ulaşmak için de bu tür harekâtlar yapılır” diye cevap vermişti.
Özkök, “Nokta hedeflere mi yönelirler?” sorumuza da “Evet. Burada bizim yapmamız gereken, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her şarta hazırlamaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, her yönden çok iyi durumdadır. Her türlü faaliyetimiz, bir planlama faaliyetine katıldığımızdaki davranışlarımız dahi gıpta ile karşılanıyor” diye cevap vermişti.
Bugünkü Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “TSK’yı yıpratmak için medya üzerinden örgütlü, asimetrik psikolojik savaş uygulanıyor” dediğine göre, önceki komutanlar, TSK’yı psikolojik savaşa yeteri kadar hazırlamamıştır.

* * *


Doç. Dr. Kutlu Merih, meseleyi dünya ölçeğinde incelerken şöyle diyor:
* “Günümüzün bilgi dünyasında en güçlü silahlar entelektüel olanlardır. Psikolojik savaşın silahlarına konvansiyonel silahlarla karşılık veremezsiniz. Semantik topların yıkım gücü hiçbir nükleer silahla karşılaştırılamaz. İnsanların iradesine hükmeden bir çok tarihi imparatorluk yıkılıp yok olduğu halde, inançlarına hükmeden Katolik Kilisesi 1500 yıllık bir hükümranlığı sürdürebilmektedir.
* Artık insanlık bilimin değil seküler kiliselerin otoritesine itibar etmektedir. Ayrıca modern entelektüellerin seküler dogmalara düşkünlükleri de hayret verici bir düzeydedir. Yaşadıklarımız ve gördüklerimiz, üst düzey eğitim görmüş insanların inanç tutkuları karşısında bizleri hayrete düşürmektedir.”

Yazarın Diğer Yazıları