Pompeo'nun asıl hedefi Türkiye!
ABD Başkanı Trump'ın, Tillerson'u Dışişleri Bakanlığı'ndan alacağını, yerine de CIA Başkanı Mike Pompeo'yu getireceğini Serdar Turgut duyurmuştu.
Turgut, geçtiğimiz Ekim ayında, "Buradaki kaynaklar, Mike Pompeo'nun, uzun süredir Türkiye'nin cihatçılarla iş birliği yaptığı fikrine neredeyse takıntılı bir şekilde inandığına ve bu konuda bir şeyler yapılması fikrini yönetim içinde savunduğuna dikkat çekiyor" diye yazmıştı. Ayrıca Pompeo, Türkiye'den "İslami diktatörlük" diye bahsediyordu...
***
CIA Başkanı olur olmaz, ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye ve Körfez ülkelerine yapan Mike Pompeo, bir programda, bu gezisi hatırlatılarak "Neden ilk oraya gittiniz ve size ne söylediler?" diye sorulunca şöyle cevap vermişti:
"Orada Amerika'nın her bir gün güvende kalabilmesine yardım eden, önemli istihbarat ortaklarımız var. Bunun için de onlara teşekkür etmek istedim. Ama daha fazlasını beklediğim gerçeği konusunda onlarla konuşmak da istedim. Körfez ülkelerinde radikal gruplar var. Teröre kaynak sağlayanlara, camilerinde terörist yetiştirenlere karşı mücadelede daha fazla desteğe ihtiyacımız var."
"Türkiye bir NATO müttefiki ve buna uygun davranması gerek" diyen Pompeo, "Biz Türkiye'nin bu tehdide karşı tam teşekküllü ortağımız olmasını istiyoruz." demişti.
***
ABD, FETÖ darbesi ile ordu üzerinden Türkiye'yi işgal etmeye çalışmış ama bunda başarılı olamamıştı. Türkiye'nin ABD'ye tepkisinin çok sıcak olduğu günlerde, Pompeo, Riyad'da Trump ve Selman bin Abdulaziz'e kılıç dansı yaptırdı! Daha sonra da bizzat kendisi Riyad'daki Yemame Sarayı'nda Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile bir araya geldi.
Pompeo, Kaliforniya'da düzenlenen Reagan Ulusal Savunma Forumu'nda, Suudi Arabistan, İsrail ve bazı Körfez ülkelerinin "terörizmle mücadelede" birlikte çalıştıklarını söylemişti!
Muharrem Sarıkaya, Habertürk'teki 4 Ekim 2015 tarihli ve "Suudi ve İsrail'in Kürdistan anlaşması" başlıklı yazısında CFR belgelerini esas alarak Suudi Arabistan ve İsrail'in anlaştığını yazmıştı.
CFR'de, 4 Haziran 2015'te yapılan görüşmede Suudi tarafını temsil eden eski Washington Büyükelçisi General Enver Macid Eşki, İsrail'i temsil eden Büyükelçi Dore Gold'a "Büyük Kürdistan'ın yaratılması için barışçıl yollarla İran, Türkiye ve Irak'ın emellerini zayıflatıp, Kürdistan lehine bu üç ülkenin parçalanması" önerisinde bulunmuştu.
Türkiye ise Suudi Arabistan ile "Teröre karşı İslam ittifakı" ve "İslâm ordusu" adı altında anlaşma imzalamıştı!
Aslında bunlar, Türkiye'nin millî politikasının eseri değil, ABD baskısıyla alınmış kararlardı.
***
Türkiye, yine de ABD'nin isteklerini tam olarak yerine getirmedi. Çünkü iç kamuoyunda büyük tepki doğmuştu. O günlere kadar, "açılım" çerçevesinde Oslo, Habur, Dolmabahçe örneklerinde olduğu gibi ABD projelerini uygulayan iktidar "millî ve yerli" bir görüntü vermek zorundaydı. Çünkü iktidarı kaybetmekle karşı karşıya kalmıştı.
İktidar, MHP'nin de desteklediği terörle mücadele programını başlattı, ardından El Bab ve Afrin operasyonlarına girişti. Tillerson, PKK/PYD'nin Menbiç'ten Fırat'ın doğusuna çekilmesini kabul etti ama şimdi bu da suya düştü. AKP iktidarı, bu anlaşma ile Fırat'ın doğusundaki fiili durumu kabul etmiş oluyordu. Teröristlerin Fırat'ın doğusuna çekilmesini kabul ettiğine göre...
CIA, bu anlaşmayı bile ABD açısından zararlı gördü ve Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Menbiç için anlaştık, bir daha konuşacağız" dediği Tillerson'un yerine, CIA Başkanı Pompeo getirildi.
ABD, Büyük Orta Doğu Projesi'ni Suudi Arabistan ve İsrail üzerinden güncellemeye karar verdi bir defa.
Türkiye'nin bu karara boyun eğmesini sağlamak istiyorlar. Atamanın asıl hedefi Türkiye'dir!