PKK'ya C-4'leri veren kimmiş?

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Frank Ricciardone, İran'ın Suriye'ye silah verdiğini, bu silahların da Beşşar Esad tarafından PKK'ya gönderildiğini iddia etti. Oysa Amerikalılar PKK'ya silah veren askerlerinin soruşturmasını neredeyse kapattı.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Bölücü Terörle Mücadele Şube Müdürü Nafiz Yüksel, 25 Kasım 2006 günü Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen terör konferansında bir konuşma yaptı.
Amerika Birleşik Devletleri Gizli Servisi CIA yetkililerinden aldıkları bilgiye göre Irak'ta 5 bin ton C-4 patlayıcısının kaybolduğunu anlatan Yüksel, bu patlayıcıların hem Irak'ta hem Türkiye'de kullanılabileceğini ifade etti. 2007 yılında PKK'nın Nisan-Mayıs aylarında çok büyük miktarlarda patlayıcıyı Türkiye'ye sokmaya çalışacağını anlatan Yüksel, kendilerinin de sınırlarda tedbir aldığını dile getirdi.

***

Gazeteci Saygı Öztürk 24 Şubat 2007 tarihli Hürriyet'te şu bilgileri verdi:
"Kuzey Irak'tan yalnız silah değil, C-4 plastik patlayıcılar da sokuluyor. Danıştay saldırısında kullanılan 'Glock' da, Rahip Santoro cinayetinde kullanılan 'Glock' da 'temiz'di yani daha önce Türkiye'de başka bir olayda kullanılmamıştı. Balistik kontroller bunu ortaya koyuyordu. Bunun üzerine Türkiye, 'silah menşei araştırması' başlattı. İnterpol aracılığıyla, silahın üreticisinden, son kullanıcısına giden yolu belirlenecekti. Araştırma kısa sürede sonuçlandı. Avusturya, 'Silahı biz ürettik. Cinsi, seri numarası belirtilen bu silahı ABD makamlarına biz sattık' dedi. Benzer uygulama, Rahip Santoro cinayetinde kullanılan silah için de gerçekleşti. O silah için de aynı cevap verildi.
Türkiye ABD yetkilileriyle temasa geçti. 'Size satıldığı bildirilen silahlarla, Türkiye'de eylemler yapılıyor' denildi.
Amerikan makamlarının cevabı gecikmedi. 'Doğru, biz sözünü ettiğiniz silahları aldık. Bu silahlar, Irak ordusu ve Irak polisinin yeniden yapılandırılmasında kullanılacaktı. Değişik tip ve markada 720 bin adet silah alındı. Ancak, bu silahların Irak'ta kayıtlarının tutulmadığı, tamamına yakının da depolarda bulunmadığı anlaşıldı' denildi."

***

2008'in Eylül ayında teslim olan "Sefkan" kod adlı 26 yaşındaki terörist N.Ç. "Irak'ın kuzeyindeki kamplarda bizi ABD'li askerler eğitti. Stella füzesi, havan, bomba atar, sabotaj ve silah eğitimi aldık. Örgütün doğrudan irtibatlı olduğu parti DTP'dir. DTP örgütün legal kanadı olup siyasi faaliyetten sorumludur. Şırnak-Hakkari-Irak hattında kaçakçılık yapan koruculardan yüzdelik komisyon alınır. KDP'den temin edilen C-4 patlayıcılar Gare bölgesinden Zap'a, buradan da Türkiye'ye giriş yapacak gruplara dağıtılır. İhtiyaç olduğu takdirde sınırdaki korucular ve kaçakçılar tarafından bize ulaştırılır" dedi.
ABD, ordu depolarındaki C-4 ve A-4 patlayıcıları KDP'ye veriyordu, KDP de "kaçakçı" korucular üzerinden PKK'ya!

***

Nitekim o patlayıcıların PKK'ya verildiği resmen de açıklandı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Türkiye'ye Irak'tan yüksek miktarda C-4 ve A-4 patlayıcının sokulduğunu söyledi. Yıllar sonra MİT görevlisi, Oslo'da PKK temsilcisi ile görüşürken de "Her tarafı bomba ile donattığınızı biliyoruz(!)" diyecekti..
Türkiye, ASALA saldırılarından beri ABD'nin terör saldırısı altındadır! ABD, Türkiye'deki patlamalarda kullanılan C-4 ve A-4'leri teröristlere vermekle kalmamış, her türlü ihtiyaçlarını da karşılamıştır.

***

Önce ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi Pearson "Erzurum'dan Bağdat'a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacaktır" dedi, ardından Barzani, "Bu bölge aynı zamanda tek bir siyasi bölge olacaktır. TSK, bu bölgede işgalcidir" diyerek İnternet sitesinde Büyük Kürdistan haritası yayınladı! İtalya'daki NATO toplantısında Amerikalı subaylar, bölünmüş Türkiye haritasını Türk subaylarının gözüne soktu!
Peki ama bu ülkenin bir çocuğu, nasıl olur da Türkiye'yi hedef tahtasına koymuş, vatandaşını, askerini A-4'lerle, mayınlarla şehit eden bir projenin eş başkanı olur? Ve Ricciardone, Trük halkını kandırma cüretini kimden buluyor?

Yazarın Diğer Yazıları