PKK veya ABD'nin Maçka stratejisi!

Maçka'daki erzak hırsızlığını ihbar eden 15 yaşındaki Eren Bülbül'ün daha önce terör saldırıları yaşanmış bölgede, basit bir hırsızlık olayı soruşturmasında olduğu gibi yer göstericilik yaptığı sırada açılan ateş sırasında astsubay kıdemli başçavuş Ferhat Gedik ile birlikte şehit olması, üzerinde durulması gereken bir tedbirsizliğin sonucudur.

Olay yerine Ferhat Gedik ile birlikte polis Namık Özten'in de gönderilmesi, konunun ciddiye alındığını gösteriyor ama ihbarın tam olarak hangi gün yapıldığı da açıklanmalı. Jandarmanın Perşembe günü olayı soruşturmaya geleceklerine dair cevaben Eren'i aradığı, Eren'in de "fındık topluyorum, Cuma günü gelin" dediği, gelen polis ve astsubay ile birlikte Cuma namazını kıldıktan sonra hep birlikte olay yerine geçtikleri anlaşılıyor!

Böyle terör takibi olmaz! Olayın bir hırsızlık olarak algılandığı anlaşılıyor.

Trabzon Valiliği'nin önce "bölgede bir gün öncesinden başlayan terör operasyonu devam ederken", sonra da "hırsızlık soruşturması sırasında" diye iki farklı ve birbiriyle çelişkili açıklama yapması da yakışmamıştır! Bir koordinasyon eksikliği olduğu anlaşılıyor.

***

Maçka'nın köylerinde, bütün Doğu Karadeniz'de ve bütün Türk Dünyası'nda olduğu gibi cenaze töreni sırasında kadınlar ağıt yakar. Hürriyet muhabiri Gülden Aydın'ın yazdığına göre Eren'in annesi Ayşe Bülbül, "Hangi yaralarımı diyeyim/Hangi yükümü tutayım/Aldın da tomurcuk gülümü/ Çıkardın da bir gözümü..." diye ağıt yakmış. İnsanın aklına Sarıkamış savaşı sırasında yakılan "Ey Erzurum dağları, Yedun Maçkalilari, Kiminin yari ağlar, kiminin yavrilari" ağıdı geliyor.

Maçka, İran transit yolunun geçididir. Terör örgütünün bu geçide yönlendirilmesi, Irak ve Suriye'deki PKK/PYD örgütüne bin TIR silah gönderen ABD başta olmak üzere, Türkiye üzerinde emelleri olan ülkelerin stratejik ve eş zamanlı bir kararının sonucudur. Bu sebeple, devlet karşı bir stratejiyle cevap vermek durumundadır.

***

Onlar dışarıdan bizimkiler içeriden!

***

Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi'ye konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Alman Focus dergisine verdiği söyleşide Türkiye'yi Almanya'ya şikâyet ettiği iddialarının AKP'li Ayhan Oğan'ın "Yeni bir devlet kuruyoruz" sözlerini gündemden düşürmek için ortaya atıldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Söyleşide benim, 'Türkiye'de Alman turistler için can ve mal güvenliği olmadığı' dediğim şeklinde sunulmuştu. Böyle bir ifade söz konusu değil, olamaz da. Ancak ben Türkiye'de hukuk devletinin olmadığını, OHAL döneminde kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığını sadece o dergiye söylemedim. Ben bunu TBMM'de, TOBB'da da söyledim. Söz konusu Alman medyası olunca inanmadığım şeyleri mi söylemeliydim?"

Kılıçdaroğlu "Ben buradan AK Parti Genel Başkanı'na soruyorum, Ayhan Oğan hakkında bir işlem yapacaklar mı? Ya Ayhan Oğan'la ilgili işlem yapsınlar ya da Oğan'ın arkasında dursunlar. İkinci bir sorum daha var. Atatürk ve rejim düşmanları neden AK Parti'nin içinden çıkıyor?" diye sordu.

***

Basın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği bu son söz üzerinde hiç durmadı.

AKP'nin devletin kuruluş felsefesi olan "Ne mutlu Türk'üm diyene" anlayışını ortadan kaldırmaya çalıştığı kesindir. Türkiye terörle köşeye sıkıştırılmak istenirken, kendi iktidarı tarafından da çökertilmeye çalışılan bir devlet durumuna düştü!

Hani Keçecizade Fuat Paşa'nın Fransız İmparatoru 3. Napolyon'a söylediği gibi; "Siz dışarıdan biz içeriden bu kadar uğraştığımız halde devleti yıkamadık!"

Bizimkiler de devleti yıkıp yenisini kurmak istediklerini söylüyor işte!

Yazarın Diğer Yazıları