Partizanlık, bu kadar kör etmemeli...
Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak partisinin TBMM Grup Toplantısı''ndaki konuşmasına "Şanlıurfa ve Adıyaman''da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah''tan rahmet diliyorum" diyerek başladı.
Erdoğan, depreme zamanında müdahale edilmemesiyle ilgili eleştiriler devam ettiği için "... Yıkım öyle büyüktü ki her binaya arma kurtarma ekibi göndersek hepsine yetişebilmemiz mümkün değildi. Türkiye bu depremde dünyada görülen en büyük arama kurtarma ekibini bir araya getirmiştir. Çalışmaların kısa sürede sonlanmasını da buna borçluyuz." dedi.
***
Diyelim ki bütün eleştiriler haksız... Şanlıurfa ve Adıyaman''da yaşanan sel felaketinden bir gün önceden AFAD, bölgedeki bütün vatandaşlara sel, taşkın ve yıldırım uyarısında bulunmadı mı, "dere yataklarından uzak durun" demedi mi?
Bu uyarıyı yapan AFAD''ın depremzedeler için çadır kurduğu yerlerin sular altında kalması da takdiri ilahi midir?
Adıyaman Valisi Numan Hatipoğlu, sağanağın etkili olduğu Adıyaman''ın Tut ilçesinde, bir bahçedeki konteynerin suya kapılması sonucu 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 kişinin kaybolduğunu açıkladı.
Konteynırı bahçeye kim kurdu, bunu ilk haberlerden öğrenemedik ama her şartta idarenin sorumluluğu vardır...
Ya Şanlıurfa''da şehrin merkezinde, sürüklenen araçların ve çamurun tıkadığı alt geçitte insanların ölmesi de takdiri ilahi midir?
"Şanlıurfa''da böyle bir sel felaketi daha önce hiç yaşanmadı, öyle ki Balıklı Göl bile çamurlu suyla doldu, balıklar etrafa dağıldı..." denilebilir... Doğru ama suların, o bölgede iki metre yükselmesinin sebebi, dere yatağına kurulan alt geçidin tıkanması değil midir?
Daha önce de Bozkurt''taki yaşanan felaketin sebebi, HES kapaklarının açılması, aniden gelen tazyikli suyun dere yatağındaki kereste deposundan sürüklediği tomrukların köprü ayaklarına takılıp bent oluşturması ve suların burada yükselerek şehri basması değil miydi? Üstelik eski kaymakam kereste deposunu orman dibine taşımak istediğinde, "ekmeğimizle oynuyorsun" denilerek suçlanmıştı...
***
Son yazımdaki "AKP İktidarı, deprem bölgesine müdahaleyi zamanında ve yeterli ekip ve ekipmanla yapamamış, tüm süreci ve koordinasyon faaliyetlerini doğru yönetememiş, başarısız olmuş, Türk Milleti''ne güven vermemiştir." tespitiyle ilgili eleştiride bulunan bir yandaş, bizim de benzer duygularla hareket ettiğimizi zannediyor ve "Madem AKP iktidarı yetişemedi siz yetişseydiniz... Sizler bu ülkenin vatandaşı değil misiniz? Bir işin ucundan tutuverseydiniz." gibi laflar üretiyor...
Böyle büyük bir felakete sivil inisiyatifle de müdahale edildi elbette ama biz devletin organizasyonundan bahsediyoruz. Devletin organizasyonu gecikmişse, bu tespiti yapmak, daha sonraki felaketler için de bir uyarıdır. Halen halktan bilgi saklanıyor... Enkaz altında kalanlar, kayıp sayısına dahil edilmiyor! Tarım arazilerine el konulup konut alt yapısı hazırlanıyor...
***
Yoksa biz iktidarda AKP değil CHP veya İyi Parti olsa ve aynı organizasyon bozukluğu yaşansa yine aynı eleştirileri yapardık. Yandaşların anlamadığı budur. Herkes işini zamanında ve doğru yapsaydı, bu kadar kayıp yaşanır mıydı? Biz, işimizin gereğini yapmaya; halka doğru bilgi vermeye gayret ediyoruz.
"Rençber kızı Emine" adlı takipçimiz, yandaşlara verdiği cevapta, "Kızılay, AFAD, bugünler için var ama üçüncü gün ancak şehir merkezlerine ulaşıyor. Bir ay geçmiş millet hala çadır arıyorsa, plansız programsız yerlere kurulan çadırları da sel götürüyorsa az bile demiş Arslan bey" demiş...
Ertesi sabah da sel felaketi ve kayıp haberleri gelmeye başladı...
Partizanlık, insanları bu kadar kör etmemeli...