Özü alınmış buğday gibi özü alınmış bir millet!
Anadolu Ajansı’ndan Ali Güreli’nin haberine göre Adana’da bir un fabrikası, buğdaydan elde edilen ve “ruşeym” adı verilen ürünü gramlık paketler halinde piyasaya sürdü.
Ruşeym, buğdayın işlenerek una dönüştürülmesi sürecinde özel ayrıştırma işlemleri sonucunda bir tonundan sadece bir kilogram elde ediliyor.
Karşıyaka Un Fabrikası DışTicaret Müdürü Göktay Dönmez, bu maddenin doğal E vitamini deposu olduğunu belirterek dünyada “wheat germ” olarak bilenen ruşeymin, buğdayın en tepesindeki embriyosu olduğunu, bu maddenin tohumun üremesini ve çimlenmesini sağladığını anlattı.
Dönmez “Ruşeym, adeta buğdayın kalbi ve hayat kaynağıdır” dedi. “Doğanın altın sırrı” olarak sunumunu yaptıkları ruşeymin lif değeri yüksek, tokluk hissi veren lezzetli bir besin olduğunu anlatan Dönmez, bu ürünün kullanımı ve dolayısıyla tüketimini yaygınlaştırmaya çalıştıklarını bildirdi.
* * *
Ruşeym, soğuk süt veya yoğurt ile karıştırılabiliyor, taze ya da kuru meyveye ilave edilerek zenginleştirilebiliyor. Çorba, salata gibi yiyeceklerin üzerine serpilerek kullanılabiliyor. Yemek pişirirken baharat yerine vitamin olarak kullanabilecek bu ürün, aynı zamanda dünya mutfağındaki çeşitli yemek tarifleri için tercih ediliyor. E vitamininin yaşlılığı geciktirici özelliği ve vücutta hücre zarının dayanıklılığını sağlaması dolayısıyla bağışıklık sistemini destekleyerek kanserin önlenmesinde önemli rol oynadığı, kalp hastalığı riskini azalttığı, pıhtı azaltıcı etkisiyle kanın akıcılığına, diyabetli hastalarda damar tıkanıklarının önlenmesine yardımcı olduğu belirtiliyor. Ruşeymin sinir sistemi hastalıklarında olumlu etki gösterdiği, gözde katarakt oluşumunu geciktirdiği, cildi güzelleştirip kırışıklıkları önlediği ve kısırlık tedavisinde etkin olarak kullanıldığının bilimsel çalışmalarla tespit edildiği kaydedildi.
* * *
Peki, soframıza gelen ekmeğin özü alınmış buğdaydan yapıldığını biliyor muyduk? Kesinlikle hayır.
Ne zamandır buğdayın ruşeymi alınıyor?
Yüzyıllar önce de alınıyor muydu?
Türkler, dünyada en çok ekmek yiyen millettir, dolayısıyla ekmek olana kadar buğdayın başına gelenlerden haberi olması gerekmez mi?
Acaba diyorum, yediğimiz ekmek, özü alınmış buğdaydan yapıldığı için mi, bütün değerlerimizin özü çalınırken haberimiz olmuyor?
Milli ve dini kimliğimizin özü kültür ve sanat endüstrisi üzerinden psikolojik operasyonlarla yok ediliyor, İslâm dini siyasetin, ticaretin aracı haline getiriliyor, Atatürk gibi milli bir değer yok edilmek isteniyor, seyrediyoruz!
Sakın ruşeymi alınmış buğday yediğimizden olmasın!
* * *
Hani yedeksubay marşında “Türklüğün öz cevheri, taşar temiz kanından” diye bir mısra vardır, buğdayın öz cevherinin alınması gibi, Türk’ün öz cevherine ne oldu ki, ekonomi, sanat dünyası, medya ve siyasette artık Türk aşağılanabiliyor ve kimsenin sesi bile çıkmıyor?
Atatürk, “Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, başına geçireceği insanların kanlarındaki ve vicdanlarındaki cevheri asliyi tayin etmekten bir an uzak olmasın” derken haksız mıydı?