Özkök'ten Başbuğ'a psikolojik harekât!

Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde son yıllarda, dış kaynaklı ve çok yönlü bir psikolojik harekât uygulandığında hemfikir miyiz?
Psikolojik harekât konusunu, 8 Ocak 2003 günü, Gazi Orduevi’ndeki basınla tanışma toplantısında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e sormuştum. ABD’nin Irak’ı işgali gündemde olduğu için soru da bu konuyla bağlantılıydı. Soru şöyleydi:
- ABD’nin Irak harekât planlarına Türkiye üzerinden ama Türkiye’nin çıkarları adına değil, Amerikan çıkarları adına yaklaşanlar var. Bir psikolojik harekat uygulanıyor. Yalan haberler üretiliyor. Sadece bu konuda değil, bütün milli meselelerde, Türkiye’nin direncini kırmaya çalışanlar var. İki televizyon kanalı sabahtan akşama kadar bu yönde yayın yapıyor. Bu, Türkiye’ye yönelik bir psikolojik harekâtsa, bununla nasıl mücadele edeceksiniz?
Özkök Paşa’nın cevabı şöyleydi:
-Amerika böyle bir olaya başladığında, iki üç sene önceden başlıyor. Belli yazarları maaşa bağlıyor, belli yazarlara yazılar yazdırıyor, kitaplar yazdırıyor, medya kuruluşları vasıtasıyla psikolojik harekâtlar yapıyor. Ancak psikolojik harekât, her zaman topyekûn bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaz, belli hedefe ulaşmak için de bu tür harekâtlar yapılır.
-Nokta hedeflere mi yönelirler?
-Evet. Burada bizim yapmamız gereken, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her şarta hazırlamaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, her yönden çok iyi durumdadır. Her türlü faaliyetimiz, bir planlama faaliyetine katıldığımızdaki davranışlarımız dahi gıpta ile karşılanıyor.

* * *

Şimdi de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, genelde Türk Milleti, özelde Türk Silâhlı Kuvvetleri üzerinde yoğun bir psikolojik harekat uygulandığını elbette biliyor.
Basın toplantısında bu harekât sonucu oluşan yanlış kanaatleri silmeye çalışması da bu sebepledir.
Fakat oyun hep Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahasında oynanıyor. Başbuğ’un “karşı taraf” dediği odaklar, medyayı sonuna kadar kullanarak, TSK üzerinde baskı kuruyor.
Futbolda bugün için en iyi oyun şekli “tam saha pres” uygulamaktır. Askerlikte de bu oyunu en iyi uygulayan komutanların başında Atatürk gelir. “Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” ve “En iyi müdafaa taarruzdur” sözleri, öyle laf olsun, slogan olsun diye söylenmiş değildir.
Psikolojik harekâta karşı, basın toplantısında savunma yapmak yeterli midir?
Yetersiz olduğunu tabii ki İlker Başbuğ da biliyor; kaldı ki basın toplantısı da yapılmalıydı, ancak, siz ne söylerseniz söyleyin, “aynı görüntüyü, 50 dakikalık süre içinde 10 defa yayınlayan” televizyon kanalları ile başedemezsiniz!
Sonuçta, savunma mevzilerini daha geride kurmak zorunda kalırsınız!

* * *


Peki ne yapılmalıdır? Biz bu konuları yeni inceliyor değiliz. Her dönemde defalarca inceledik, gündeme getirdik.
Tabii ki “zor oyunu bozar” ama “söz” e karşı zor kullanamayacağınıza göre, “karşı taraf” hangi strateji ve taktiği uyguluyorsa, en azından onun kadar yoğun bir karşı koyma harekâtına geçmeniz gerekir. Tabii ki “psikolojik karşı koyma!” yı kastediyorum.
Hilmi Özkök ile konuşmamızın ertesi günü, henüz yandaş medya bu kadar gelişmediği halde, bahsettiğim televizyon kanallarında, Türk halkının ve TSK’nın direncini kırmaya yönelik programların aynen devam ettiğini görmüştüm.
Saldırı şimdi de devam ediyor; hem de o zaman iki kanaldan zehir kusuyorlardı, şimdi her kanaldan saldırıyorlar!

Yazarın Diğer Yazıları