Kimi çevrelerde 'Suriyeliler meselesi' bütün Türkiye'nin değil de 'Ümit Özdağ ve Sinan Oğan'ın meselesi' gibi algılama gayreti var…
Meseleyi küçültmek ve bu iki ismin başını çektiği adeta ırkçılık takıntısından ibaret olduğu havası vermek kimilerinin işine geliyor…
Kamuoyunun hassasiyetini gündeme taşıyan bu isimler sık sık ırkçılıkla suçlanıyorlar… Milliyetçilikle mesafeli oluşumların karalama gayretlerine hedef oluyorlar…
Oysa ikisinin de Suriyeleri etnik anlamda aşağıladıkları, etnik kimlikleri dolayısıyla bir başka milletle tartıya çıkardıkları, sırf bu özelliklerine istinaden acıyı hak ettiklerine dair tek bir mesajları yok… Bütün bunlara rağmen zaman zaman Le Pen gibi Batılı ırkçılarla benzeştiriyorlar ve Suriyeli sığınmacılarla ilgili eleştirileri bilimsel temelden koparılıp, son derece basit iftiralarla 'insanlık suçu' kapsamına sokulmak isteniyor… Utanma hissi kalmamış olanlar ise daha da ileri giderek, her iki ismi neredeyse 'Şam rejiminin işbirlikçisi' ilân edecekler!..
5 yıl sonrayı, 20 yıl sonrayı, 50 yıl sonrayı hesaplamak durumunda olan millî hassasiyet, gündelik ve sloganik geçiştirmelere muhatap ediliyor… Daha tehlikeli olan da şu: Ülkenin bir çok yerinde artan gerginliğin daha geniş çaplı olaylara dönüşmesi hâlinde muhtemeldir ki şimdiden 'suçlu' veya 'olağan şüpheli' üretiliyor!..
***
Suriye toprakları kimler için arındırıldı? Hangi etnik grup veya gruplar boşaltıldı? Hangi devletler, etnik gruplar ve örgütler lehine alan açıldı? Kimse bunu dert etmesin mi? Esas ırkçılık burada sorgulanmasın mı?
Ortada iki büyük facia var… Suriye içinde çok geniş bir alan ağırlıklı olarak Arap etnisiteden arındırıldı… Diğer yandan Türkiye'nin birçok yerini Lübnanlaştıracak veya Peşaverleştirecek göç dalgası yaşandı…
'Ensar-muhacir' şablonundan öte hiçbir şey diyemeyen ve en yakın geleceği bile göremeyen anlayış, o göç dalgalarını kamplarda tutmayı beceremedi veya becermedi… Bunun karşılığında sayıları tam olarak bilinmeyen, denetlenemeyen, kimi sefalet içinde ve kullanılmaya hazır Suriyelilerden oluşan kara delikler meydana geldi…
Ülkeyi yönetenlerin bir kısmı bu politikanın yanlışlığını yeni yeni fark etmeye başladılar… Oysa tarih tecrübesi olanlar bu tehlikeyi çok daha önce fark etmişlerdi… Onlar seslerini yükselttikçe 'ırkçılık'la, 'suyun ötesinden veya Kafkasların ardından gelmiş olmak'la suçlandılar… Kimi cahiller evlad-ı Fatihan'ı göç yollarından veya Çanakkale'de yatan Haleplilerin mezar taşlarından meşruiyet çıkarmaya çalıştılar…
***
Sonuç: Türkiye gittikçe büyüyen bir krizin etkisi altında… Özdağ ve Oğan gibi isimler, bu krizin müsebbipleri değil, bu yolun yol olmadığını adeta 'erken uyarı' sistemi gibi fark ettiren tarafıdır… Bugün haklılıklarının en fazla hissedildiği noktada, milliyetçilik düşmanı çevrelerin eleştiri okları altında yalnız bırakılamazlar…
Ortada bir cahiliyyeden söz etmek gerekiyorsa, bu tehlikeyi görmeyenlerde veya eski cahiliyyelerinin etkisinden kurtulamayanlarda aramak gerekiyor…
Burada kimse ırkçılık filan yapmıyor… Suriyelileri sığınmacıların da büyük ölçüde mağdur olduğu iklimin ortadan kaldırılması için atılması gereken adımlar hesaplanıyor, gerçekçi siyaset ve diplomasinin sloganlara boğdurulmaması düşünülüyor…
O topraklarda evlatları kırılan bir milletin, o topraklardan kaçarak gelen ve savaşma kudreti olduğu halde buralarda nargile tüttürmesine, eğlenceler tertiplemesine, nüfusunun çoğunluğa geçtiği yerlerde 'hâkim' gibi dayılanmasına elbette ki tepki gösterecektir… Bunu dillendirmek ve ülkenin/milletin sağlıklı devamı için tavır koymak asla suç değildir, ırkçılık hiç değildir…
Suriyelilerin büyük çoğunluğu mağdur… Kadın, çoluk-çocuk, hasta, yaşlı elbette büyük Türk milletinin himayesindedir… Tarihte hep böyle olmuştur ve bu 'geçici olması gereken hâl'e kimsenin pek itirazı yoktur… Mesele bu hâlin kalıcılaşma ihtimalinde… Yapılması gereken, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüşünün şartlarını ayarlamak ve onları ülkemizde 'kalıcı' kılmaya yönelik adımlara karşı çıkmaktır… Özdağ ve Oğan tam da bunu yapıyorlar… Bu ırkçılıksa, herkes bilmeli ki ülkenin her yanında o ırkçılık yükseliyor işte!..
