Oy kabinlerini de ahırlara taşıyın bari!
Türkiye'nin hemen hemen her köşesinden "hayali seçmen" kayıtlarının tespit edilmesi, dünyanın en yaşlı insanlarının bu seçmenler arasından çıkması gösteriyor ki, iktidar, bu defa da atı alıp Üsküdar'ı geçmeyi planlıyor.
CHP, İstanbul'da her evin hangi seçmenlerden oluştuğunu gösteren kayıtları, apartman girişlerine asarak vatandaşın bilgisine sunmuş durumda. İyi de hayali seçmenlerin illa da bu listelerde gösterilmesi gerekmiyor. Nüfusu kadar hatta nüfusundan fazla seçmene sahip ilçeler tespit edildi. Yüksek Seçim Kurulu ise herkesin ancak ikamet ettiği yerde oy kullanabileceğini açıkladı. Sandık başında, seçmenin gerçekten o seçim çevresinde oturup oturmadığını kim tespit edecek?
Yani bu açıklamanın hiçbir geçerliliği yok!
***
Bir de ahır ve samanlık gibi konut numarası olmayan binalardan seçmen kayıtları çıkıyor. Gazete Damga'nın haberine göre CHP Çatalca İlçe Başkanı Halil Gök, "Karamandere'de ahır ve samanlıklara seçmen kaydetmişler" dedi. HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Şırnak'ta bir ahırda dokuz seçmen kaydı bulunduğunu bildirdi. Samsun Muhtarlar Derneği Başkanı ve Baruthane Mahallesi Muhtarı Mustafa Öztürk de "Numarası olmayan ahıra, samanlığa seçmenler taşınmış" dedi
Twitter üzerinde, konu ile ilgili olarak, "CHP'nin camileri ahıra çevirdiği yalan ama AKP'nin seçmeni ahırlara doldurduğu gerçek" yorumları yapılıyor!
Sahi, demokrasi sahtekârlık rejimi midir?
***
Sokrates, "Cumhuriyet" adlı eserinde sorar:
-Deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?"
Türkiye'de seçmenin bilgi sahibi olmasını bir kenara bırakın, sahte seçmenle sonuç alınıyor?
Ethem Gönenç, Aydınlık'ta 2017 yılında konuyu incelediği iki yazısında, bu diyaloğu hatırlatarak, "Sokrates, oy verebilmek için, bu konuda eğitim alınmasının şart olduğunu söylemektedir" diyor:
Sokrates, demagoglar tehlikesine de işaret ediyor:
-Demagoglar, başka bir tabirle halk avcıları, halkın önyargılarını, inançlarını ve cehaletini manipüle ederek popülerlik ve liderlik elde edebilir.
-Bu kişiler; bilimsel, gerçekçi ve somut verilere dayalı olarak konuşan rakiplerini "zayıflık" ve "hainlik" ile suçlar.
Gönenç, bir ekleme yapıyor:
-Tarih boyunca, seçimle başa gelen demagogların hemen hepsi, sonunda demokrasileri öyle ya da böyle, er ya da geç bir çeşit diktatörlüğe dönüştürmüştür. İşte Sokrates binlerce yıl önce bu tehdidi görmüş ve halkı uyarmıştır.
***
Sokrates'ten 2300 yıl sonra, ünlü İngiliz yazar Wells de "Bir topluma danışma hakkından önce, eğitim verilmelidir. Seçmen oy vermeden önce bilgilendirilmelidir. Oy kulübelerinden önce okullar kurulmalıdır. Yeteri kadar eğitim görmeyenin elinde oy pusulası yalnız faydasız değil, tehlikelidir de" diye yazar.
Atatürk, Sokrates'in veya Nutuk'ta alıntı yaptığı tek yazar olan Wells'in bu görüşlerini benimsemiş olmalı ki Sakarya savaşı sürerken kuracağı devletin vatandaşlarını yetiştirecek olan eğitim ordusunu hazırlamak üzere eğitim şûrasını toplamıştı. Polatlı'dan top sesleri geliyor ama eğitim şûrası çalışmaya devam ediyordu.
Atatürk, cumhuriyeti ilan ettikten sonra da "Yurttaşlık Bilgisi" kitabını bizzat yazarak, okuma-yazma seferberliği başlatarak, Türkiye'yi bilinçli demokrasiye hazırlamaya çalıştı?
Şimdi de yurttaşlık ahıra indirildi?
Ahırda seçim olur mu, olursa buna demokrasi denilir mi?
Oldu olacak oy kabinlerini de ahırlara taşısınlar bari!
Bu seçim şimdiden kötü kokular yaymaya başladı da hani...