Oslo'dan sonra şimdi de PYD açılımı!
Ankara'da garip işler dönüyor. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'nin, 22 Temmuz'da Ankara'da Milli Savunma Bakanlığı'nda yaptığı görüşmelerde 5 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge önerdiği basında çıkmıştı. Öneri, ABD'nin SDG dedikleri güçlerin komutanı Mazlum Kobani'ye ait çıktı.
Al Monitor-Türkiye'nin Nabzı bölümün yazarlarından Fehim Taştekin, "Kürtlerin Ankara'ya önerisi kilidi açar mı?" başlıklı yazısında "Heyecan yaratan Kürt açılımı" diyerek Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani ile Haseke'deki karargâhında görüştüğünü anlattı.
***
Kobani, Taştekin'e Amerikalılar aracılığıyla Türkiye'den görüşme talep ettiklerini ve çözüm olarak beş kilometre derinliğinde bir güvenli bölge planı sunduklarını söyledi.
Kobani'nin önerileri şöyle:
* Türkiye'nin istediği 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge olamaz. Ama beş kilometre olabilir.
* Halk Savunma Birlikleri (YPG) beş kilometrelik alandan çekilir. Bu alana yerel askeri meclis olarak oluşturulan güçler yerleşir.
* YPG beş kilometre içindeki ağır silahlarını çekebilir. Menzili Türkiye'ye ulaşan silahlar da çekilebilir. Hatta 20 kilometre menzilli silahlar da 20 kilometre uzağa indirilir.
* Buna karşılık Türkiye saldırmayacağını taahhüt eder.
* Bu alanda uluslararası gözlemciler yer alabilir.
* Türkiye uluslararası gözlemcilerin parçası olamaz. Uluslararası gücün tarafsız olması gerekir.
* Türkiye'nin uluslararası güçte yer alması ancak şu şartla mümkün olabilir: Afrin'den çıkartılan insanlar geri dönmeli; Afrin'e yerleştirilen siviller ve milis güçler çıkartılmalı; el konulan mal ve mülkler iade edilmeli; bu süreç Afrin Sivil Meclisi'nin kontrolünde yürümeli ve uluslararası güvence olmalı. Eğer bu konuda gelişme olursa Türk askeri de devriyelere katılabilir.
* Türkiye'nin istediği şekilde (Fırat Kalkanı ile birlikte hareket eden) milis güçleri bölgeye giremez. Ancak bu bölgeden ayrılmış sivillerin geri dönüşünde bir engel yok.
Mazlum Kobani bu önerileri, Jeffrey aracılığıyla sunduklarını, MİT temsilcileriyle dolaylı görüşmeler yaptıklarını, MİT ile doğrudan görüşmelerin sadece geçmişte Kobani sürecinde gerçekleştiğini ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ın bu görüşmelerde yer almadığını da belirtti.
Aynı yazıda Taştekin, SDG'nin, "Jeffrey, Ankara'ya geldiğinde CENTCOM Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie'nin PYD'ye 'ABD, Türkiye'nin saldırmasına izin vermeyecek' garantisi verdi" diye açıklama yaptığını da bildirdi!
***
Görüldüğü gibi PKK ile bir açılım denemesinden sonra, PYD ile de görüşmelere başlanmış oldu! Oslo'da Türkiye'yi PKK ile masaya oturtan, "koordinatör ülke" idi. Ankara'daki görüşmede ise PYD'nin önerilerini "ABD adına James Jeffrey" dillendirdi. Sonuçta Türkiye, PYD ile tekrar masaya oturtulmuş oldu. Türkiye yine küçük düşürüldü.
Türkiye'nin bu garip önerilere muhatap edildiği anlaşılırken İran'ın ABD'nin müttefiklerini IŞİD'i silâhlandırmakla suçladığı saatlerde, Tayyip Erdoğan, Suudi kralı Salman ile telefonla görüştü. Trump'ın damadı Kushner ise İsrail'de idi...
Bu arada ABD, Basra Körfezi'nin güvenliği için Almanya'dan askeri katkı istedi! Almanya "Biz İran ile görüşmelerin devam etmesini doğru buluyoruz" diye açıklama yaparak, bu kuşatmaya katılmayacağını açıkladı.
Bu gelişmeler, büyük olayların habercisi...
***
Türkiye geçici koruma statüsündeki Suriyelileri tartışırken, Türkiye'ye sokulmuş "küçük gerilla grupları" harekete geçirilebilir ve bir kaos ortamı oluşturulabilir. ABD, bunun projesini yaptı ve uyguluyor.
Bütün bu sebeplerle, Türkiye, öncelikle kendi güvenliği için tedbir almak durumundadır. "Güvenli bölge" laflarıyla belki kitleler bir süreliğine uyutuluyor ama gerçekler ortaya çıkınca büyük bir güvensizliğe sebep oluyor...