Osetya modeli mi?..

Garip bir sessizlik!.. Çok tuhafıma gidiyor...

HDP sanki buhar olmuş gibi... Türkiye, Fırat'ın doğusuna operasyona hazırlanıyor, çıtları çıkmıyor. Güvenlikli bölge, Adana Mutabakatı tartışılıyor, çıtları çıkmıyor. 31 Mart mahalli seçimi kapıya dayandı, ortalarda yoklar. Gelen haberlere göre HDP, Adana, İzmir ve İstanbul'da büyükşehir belediye başkan adayı göstermeyecek. İddialara göre, "HDP aday göstermediği yerlerde CHP'yi destekleyecek". Hiç inanmıyorum!.. Nedenlerimi sıralayayım;

1- Bu, Cumhur İttifakı'nın "zillet, illet ittifakı" söylemlerine dolaylı bir algı ve propaganda desteği olabilir. Millet İttifakı'na destek verecek "ulusalcı", "milliyetçi" seçmen için kurulmuş gayet iyi bir tuzaktır.

2- Özellikle büyükşehirlerde yaşayan HDP seçmeni gayet bilinçlidir ve onlar için esas olan nihai hedeftir. HDP, AKP'nin "çözüm süreci" ortağıdır. Konjonktür şu an değişmiş gibi görünse de bilinçli HDP seçmeni gayet iyi bilir ki, nihai hedefe yürünebilecek tek parti AKP'dir. AKP'nin kaybetmesi demek onların da kaybetmesi demektir. Cumhur İttifakı'nın çökmesi ile bugüne kadar elde ettikleri tüm kazanımları kaybederler. Ayrıca, Cumhur İttifakı'nın FETÖ ile boşanamadığının tüm belgeleri ortadayken, diğer paydaş HDP ile gizli paslaşmaların ve uluslararası güçlerin talimatı ile sürdürülen derin sessizliğin ne manaya geldiğini bilinci ile hareket ederler.

ABD, Rusya, İsrail, Fransa, Almanya, İngiltere gibi uluslararası güçlerin PKK/PYD'den vazgeçmeyeceği ve 31 Mart seçimleri sonrasında "çözüm süreci"ne yeni ad verilip format atılacağını belgeleriyle YENİÇAĞ'da çok kere ortaya koyduk. Şimdi, sağlam kaynaklardan son ulaştığımız sıcak bilgilere gelelim;

31 Mart sonrasında yeni bir açılım gündeme gelecek. Bunun için görüşmeler yapıldı. İngiltere ve terör örgütü PKK ile bu görüşmeler gerçekleştirildi. Öte yandan, ABD'nin binlerce TIR dolusu bölgeye getirdiği silahlar ve mühimmatların bir bölümü PKK tarafından başta Kandil ve Sincar olmak üzere bölgede PKK'nın bilinen/bilinmeyen lojistik üslerine depo edildi.

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nün internet sitesinde çok önemli bir çeviri haber okudum Şöyle;

"Suriye Demokratik Konseyi'nden (SDK) bir heyet Washington'un güçlerini çekme kararından sonra kaygıları aktarmak için Washington'da.

Suriye Demokratik Güçleri'nin siyasi vitrini Suriye Demokratik Konseyi'nden bir heyet Washington'un güçlerini çekme kararından sonra Fırat'ın doğu bölgelerinin kaderini görüşmek ve kaygıları aktarmak için iki günden bu yana ABD'nin başkenti Washington'u ziyaretini sürdürüyor.

Suriye Demokratik Konseyi Eş Başkanı İlham Ahmet'in başkanlığını yaptığı heyet Cuma günü Washington'da ABD Senatosunda bir toplantı yaptı. SDK'nın Washington'daki temsilcisi Dr. Bessam İshak, bu ziyareti keşif olarak nitelendirdi. İshak, heyetin ziyaretinin amacının Suriye'nin doğusu ve kuzeyinin geleceğini görüşmek için ABD'liler ve konsey arasında görüş alışverişi olduğunu belirtti. Heyetin ABD senatosunda üyeler ile bir araya geleceğini vurguladı. SDK heyetinin Washington'da bulunması ile eş zamanlı olarak SDG'nin Suriye hükümeti ile müzakereleri sürüyor."

Bu durumda, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna askerî müdahaleden vazgeçirilip "güvenlikli bölge" tuzağına çekilirken HDP'den sessizliğini bozup Cumhur İttifakı'nı patırtı kütürtü çıkararak rahatsız etmesini beklemek herhalde safdillik olur!..

Size bir kaç soru... Köprüyü geçerken, her istediklerini Cumhur İttifakı'na kolaylıkla yaptırabilen, PKK yandaşı olduğu belgelenen Papaz Brunson'u 2 tivit ile serbest bıraktırabilen uluslararası güçler Cumhur İttifakı'ndan vazgeçer mi?.. Bu durumda HDP'ye ne talimat verilir?.. "Köprüyü geçene kadar sessiz kalın", "desteğinizi çaktırmadan kime verin" denir?..

Suriye'deki durumun bu süreç ile bağlantısı yok mu?.. Suriye ve Irak'ın kuzeyinden çok büyük bir proje kendi yolunda ilerliyor. Türkiye'nin elinde şu anda politik anlamda tek, askerî anlamda tek enstrüman kaldı, o da Esad hükümeti ile diyalog, Fırat'ın doğusuna tam anlamıyla askerî temizlik. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İsrail ne derseniz deyin o noktada anlaşmış durumdalar. Türkiye eğer bir adım atacaksa, bölücü bir yapılanmanın önüne geçmek zorunda kalacaksa bunu gerçekleştirmenin yolları belli. Başka muhatap kalmadı. Esad hükümetiyle görüşerek bu sorunu çözebilirsiniz. Bu projenin hayata geçmesini Batılı devletler istiyor. Dolayısıyla bunun önüne geçebilmek için Suriye hükümeti dışında bir güç kalmadı. Ancak bunu yaparken bir taraftan Suriye'nin toprak bütünlüğü diyorsunuz, diğer taraftan da güvenlikli bölge diyorsunuz o zaman karşı tarafa tam güven vermiyorsunuz. En azından BM nezdinde. Suriye konusunda biraz tutarlı olunması gerekmiyor mu?..

AKP iktidarının içinde bulunduğu stratejik çukurda, bizlerin "tutarsızlık" olarak tanımladığımız gelişmeler basit bir bilinçsizlik mi?.. Aynı, ekonomimizin dibe vurdurulmasından sonra süper marketlere savaş açmak örneğinde olduğu gibi!..

Israrla bir kez daha ifade ediyorum;

ABD ile Rusya anlaştı. 31 Mart sonrası Suriye'de karşımıza "Osetya modeli" çıkarılırsa... Ne yapacağız?.. Fikri olan var mı?.. Unutmayın, ABD de Rusya da PKK/YPG'den vazgeçmiyor!.. Siz, HDP'nin yerinde olsanız ne yaparsınız?.. 31 Mart seçimlerine mi asılırsınız yoksa 31 Mart sonrasına mı?.. Kimi desteklersiniz? Sizi bugünlere getiren Cumhur İttifakı'nı mı yoksa muhalefeti mi?..

Yazarın Diğer Yazıları