Operasyonun alt yapısı medyada!
İki eski istihbaratçı, Mehmet Eymür ve Mahir Kaynak, malum “kâğıt” ile ilgili görüşlerini açıkladı. Eymür, Sabah gazetesinden Abdurrahman Şimşek’e “Ben Türkiye’yi -özellikle de böyle kritik dönemlerde- bizlerin değil de, görünmeyen bazı yabancı güçlerin idare ettiğini düşünüyorum. Yani Genelkurmay’a ait olduğu öne sürülen belgede yabancı güçlerin parmağı olabilir. Biz bazı olayları tam olarak anlamayıp değerlendiremiyor, bu yüzden de birbirimize düşüyoruz. Zaten yabancı güçlerin istediği de o. Bana kalırsa kuvvet komutanlarının bilgisayarındaki bilgileri açığa çıkaran ve Genelkurmay’daki gizli andıç gibi belgeleri servis yapanlar da onlar. Hatta belki yazdıranlar da onlar. Böylelikle bir taşla üç kuş vurmayı hedefliyor olabilirler” dedi.
***
Mahir Kaynak da yabancı güç gerçeğine işaret etmekle birlikte daha ayrıntılı bir değerlendirme yaptı:
* “Sonuç ne olursa olsun belgeyi düzenleyenler amacına ulaştı ve çıkacak sonuca taraflar farklı bakacaklar, eski değerlendirmelerine devam edecekler.
* Böyle durumlarda asıl soru kimin ne yaptığını tespit etmektir ve bu en çok devleti ilgilendirir. Böylece yapılan operasyon açığa çıkar ve amacı anlaşılır. Bu bakımdan böyle operasyonların faydalı olduğu bile söylenebilir. Çünkü eğer doğru bir analiz yapılırsa, operasyonu yapan gücün siyasi hedefleri kolaylıkla anlaşılır.
* Ben ülkeme yapılan operasyonlardan şikâyet etmem. Çünkü bunlar karşı tarafın en mahrem yerlerine sızmış ajanlar gibidir ve onların tüm niyetlerini gözler önüne serer.
* Operasyonu yapanlar karşı taraftan şikâyet etmezler. Yani hem belge olduğunu kabul edenler hem karşı çıkanlar operasyon için gerekli aktörlerdir. Ama olayı analiz etmeye çalışan, yapanların amacını sorgulayanları sevmezler ve bunlara komplocu derler.
* Demokrasilerde yönetimi halkın iradesi belirler. Bunu bilen bazı odaklar madem halk belirliyor öyleyse biz de onun tercihlerini yönlendirelim demiş olabilirler mi? Eğer böyleyse halkı yönlendirmek için sadece arada sırada yaptıkları operasyonları anlamaya çalışmakla yetinmemeli, bunları gerçekleştirmek için oluşturdukları alt yapı da ortaya çıkarılmalıdır.
* Bu alt yapıda görev alanların çoğu yaptığı işin farkında değildir. Onlar ya demokrasinin kahraman savunucusu ya da ülkeyi kurtarmaya kendini adamış vatanseverlerdir. Ancak yaptıklarının sonucunda bir operasyonun gerçekleşmesine katkıda bulunmuş olurlar.
* Böyle zamanlarda telâşa kapılmamak ve olayı büyütmemek gerekir. Basit tedbirlerle amaca ulaşılması engellenebilir. Başbakan ve Genelkurmay Başkanı olayı büyütmeden onun ya bir subayın işgüzarlığı ya da bir gazeteye ulaşmış sahte evrak olarak değerlendirmeli, kendi gündemlerinin dışına çıkarmalıdır. İstihbarat örgütü olayın gerçek yüzünü ortaya çıkarmalı, yargı kendi kuralları içinde davayı sonuçlandırmalıdır.”
***
Görüldüğü gibi operasyonu yapanlar ortaya çıkarılmadan ileri geri konuşan kim olursa olsun, bilerek veya bilmeyerek Türkiye’nin birbirine düşmesine hizmet etmektedir! O halde, meseleye “taraf” psikolojisi ile değil, gerçeğin ortaya çıkarılması açısından bakmak en doğru yaklaşımdır. Tabii bir de medyanın kontrolü meselesi var!
Yapılan yayınlar bütünüyle değerlendirildiğinde, Mahir Kaynak’ın bahsettiği alt yapının bir bölümünün, meydanın içinde oluşturulduğu net bir şekilde anlaşılır.
İnternet siteleri de dahil olmak üzere medyada, TSK’yı çökertmek hedefine yönelik bir alt yapı oluşturulduğunu görmemek için kör olmak gerekir!
Bu alt yapının reklam vericisi veya sahibi durumundaki finansörlerin, siyasi bağlantıları da vardır.
Pakistanlı bilim adamı Pervez Hoodby’ın sözlerini hatırlatayım:
“Yapıcı bir değişiklik olması için gerçeklerin bütün açıklığı ile ortaya konulmasından başka çare yoktur.”