"Onuncu Köy"e değer verseydiniz...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Başakşehir'de İbni Haldun Üniversitesi Külliyesi Açılış Töreni'nde önemli itiraflarda bulundu.
Meselâ, "18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı, eğitim-öğretimde-kültürde ise arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum" dedi.
18 yılda yapılan eserlerin çoğunluğu, yandaş müteahhitlere veya onların yabancılarla kurdukları konsorsiyumlara çok yüksek fiyatlarla inşa ettirilmiştir. Türkiye, köprüler, geçitler ve havaalanları ve şehir hastanelerinde ülke olarak dolandırılmıştır. Dolar üzerinden yüksek geçiş fiyatı ve yolcu garantisi gibi uygulamalar, halkın sırtından çıkarılmaktadır. Şehir hastanelerine de hasta garantisi verilmiş, bunu sağlamak için de şehir içi hastaneler kapatılmıştır!
AKP iktidarında yapılan en iyi iş, cenaze hizmetleri ve yardıma veya bakıma muhtaç insanlara maddi yardımda bulunulmasıdır.
***
Erdoğan'ın bir itirafı da, "Medyamız en modern altyapıya sahip ama bizim sesimizi nefesimizi yansıtmıyor" şeklindedir.
Sorun, zaten bu anlayışta yatıyor. Medyanın görevi, iktidarın sesini ve nefesini yansıtmak değildir ki! Medyanın görevi kamuoyunu yansıtmaktır. Kamuoyunun yansıtılmaması için muhalif sesler haksız kararlarla kısılırsa, mesleğini yapan gazetecilere zulmedilirse, muhalif medya kuruluşları, adaletsiz kararlarla susturulursa, en iyi yalakalık yapanlar, gazete ve televizyonlarda önemli mevkilere yüksek maaşlarla atanırsa, parti içinde de yalakalık yapmak yükselmek için en kestirme yol haline getirilmişse, size gerçeği kim söyleyecek?
Oysa bir iktidar için en faydalı insanlar, doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilenlerdir. Siz gerçeğin söylenmesine engel üzerine engel çıkarırsanız, o modern alt yapıya rağmen, üst yapıda takılır kalırsınız.
Erdoğan ayrıca "En haklı olduğumuz konularda bile kendimizi dünyaya anlatamıyoruz. İşte bunun için de fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim" dedi.
Oysa siz kendi ideolojinizi hâkim ideoloji haline getirmek istediğiniz için kaybediyorsunuz. Ülkenin kurucu felsefesini tanımadığınız için halkla ters düşüyorsunuz. Kurucu değerleri yok etmeye çalıştıkça irtifa kaybediyorsunuz…
Ayrıca dış politikanız temelinden yanlış ise dünyaya kendinizi anlatamazsınız tabii…
***
"Geçmiş ve mevcut tüm medeniyetlerin birikimini kullanarak hepsinin ötesine geçme kararlılığında olmamız gerekir" önermesi doğrudur.
Fakat "insanlığın, milletimizin veya inancımızın birikimi"nde, bütün devlet imkânlarını yandaşlara sunmak gibi bir adaletsizlik hiçbir zaman marifetmiş gibi görülmemiştir.
Bir ülkeyi yönetmeye soyunmuş kadrolar, kendilerine gerçekleri söyleyenlere değer verirse, hatalarını telafi etme şansı bulurlar. İşte önceki gün kaybettiğimiz gazeteci Bekir Coşkun, "Onuncu Köy"de gerçekleri söyleyenlerden biriydi. Fakat "Yandaşa milletin parası ile gazete almak, Ziraat Bankası'nın görevi mi?.." diye sorduğu için veya "Atatürk bizim için, bir ilkedir, bir idealdir, bir rejimdir, bir ülkedir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, medeniyettir. Biz hepsine birden Atatürk deriz" dediği için iktidar ve yandaşları tarafından kötü kişi ilan edilmişti.
***
25 yıllık bir öğretmen, bakın neler söylüyor:
- 81 ilin ve 900 ilçenin Milli Eğitim müdürü ve müdür yardımcıları, şube müdürleri, hatta okul müdürleri, yerel siyaset ağaları tarafından belirlendiğinden, bunların yüzde 90'ı bir dini cemaate, tarikata, kliğe, fraksiyona mensup olanlar arasından seçilmektedir. Yüzde 99'unun evrensel standartlarda eseri, makalesi yoktur.
- Okullarda hala 1000-1500 TL para ile ücretli öğretmenler çalıştırılıyor. Devlet asgari ücretin altında bedelle insan çalıştırıyor.
- Cep telefonuyla, tabletle, bilgisayarla uzaktan eğitim yapılıyor deniyor ama bu yüzde 10 bile verim sağlamıyor. Bilgisayar kullanmasını bilmeyen çok sayıda öğretmen var.
Ve Cumhurbaşkanı, 18 yıl sonra "eğitimde reform gerekir" diyor...