Olmert, Tayyip Erdoğan'ı Palandöken için mi kolluyor?
Davos tiyatrosunun perde arkası, her geçen gün somut delillerle ortaya çıkıyor. İsrail’in Haaretz gazetesi, İsrail Başbakanı Olmert’in danışmanı Şalom Turjeman’ın, gerginlikleri azaltmak amacıyla Başbakan Erdoğan’ın bir yardımcısı ile görüşmeler yaptığını yazdı.
İsrail Bakanlar Kurulu toplantısında Türkiye konusunda yapılan konuşmaları da aktaran Haaretz, Başbakan Olmert’in “Türkiye’nin göz önüne alması gereken iç siyasi konuları var. Seçim arifesindeki Müslüman bir ülke. Aramızdaki bağlar önemlidir” dediğini yazdı. Bu arada aynı toplantıda Savunma Bakanı Barak da “Türkiye ile geniş ve önemli tarihi bağlarımız var. Gerginlikleri ne kadar erken giderirsek ve onunla terörle nasıl mücadele edileceği konusunda karşılıklı bir anlayışa varırsak o kadar iyi” dedi.
Peki, bu tutum Cumhurbaşkanı’na “Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz” denilen bir ülkenin tutumuna benziyor mu? Neden böyle alttan alıyorlar?
Türkiye’deki seçimler, Olmert’i neden bu kadar ilgilendiriyor? Olmert, bakanlardan biri yanlış bir konuşma yapar da uygulanan senaryoyu bozarak bir çuval inciri berbat eder diye mi düşünüyor? Olmert, seçim öncesinde Tayyip Erdoğan’a zarar vermemek için neden bu kadar titiz?
* * *
İkincisi, okurlarımızdan Lütfiye Uzun, “Sayın Bulut, sizce 14 Mart 2009’da İstanbul’da yapılacak olan uluslararası su konsorsiyumu adlı toplantı neyin başlangıcı olabilir? Fırat ve Dicle ile kimler ilgileniyor?” diye soruyor.
Konuyla ilgili uyarıları AB belgelerinin yayımlanması sırasında Yeniçağ’da biz yapmıştık. Son Katılım Müzakereleri Çerçeve Belgesi’nde, Fırat ve Dicle sularının aralarında İsrail’in de bulunduğu uluslararası bir konsorsiyum tarafından yönetilmesi isteniyordu! Üstelik, Fırat ve Dicle sularının kontrolü demek, Erzurum’daki Palandöken Dağları’nın kontrolü demektir. Çünkü su kaynağı orasıdır!
Nitekim 57’nci hükümetin Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, GAP’ta, sulama projelerinin senelerdir İsrail, ABD ve AB ülkeleri tarafından engellendiğini açıklamıştı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bu durum üzerine, konuyla ilgili çalışması olan akademisyenlerin, bürokrat ve teknokratların, ilgili kuruluşların temsilcilerinin bulunacağı bir GAP komisyonu kuracağını açıklamıştı. Bu komisyon kuruldu mu, kuruldu ise ne yaptı bilmiyoruz.
Eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp “Fırat ve Dicle’nin toplandığı suların havzası sadece Şanlıurfa veya Mardin’le sınırlı değildir. Kuzeyde Erzurum Palandöken Dağı’na kadar uzanır bu sınır. ‘Suların idaresi’ne demek? Bu, Palandöken’den itibaren, idareyi onların eline vermektir.Ayrıca bu konsorsiyumda İsrail’in işi ne? Bu ülke Avrupa Birliği’nde midir? Belli ki ABD’nin AB’ye baskısıyla bu şart Türkiye’ye dayatılmaktadır. Bu şart asla kabul edilemez” demişti.
* * *
Bu arada, sonradan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in görevden aldığı GAP İdaresi Başkanı Olcay Ünver, önce ABD’nin Ohio Kent State Üniversitesi’nde istihdam edildi, sonra da “Dünya Su Değerlendirme Programı” nın başına getirildi! Hüsnü Yusuf Gökalp, Olcay Ünver’in görev yaptığı 13 yıl boyunca projeleri engellediğini söylemiş ve “Ben bir ziraat profesörü ve Tarım Bakanı olarak onun bir başarısını görmedim” demişti.
Lütfiye Uzun’un, su konsorsiyumu toplantısını hatırlatması iyi oldu. Türk halkı, Davos örneğinde olduğu gibi, kurgulanmış senaryolara aldanmamalı, somut olaylara dikkat etmelidir.