Öcalan ile pazarlığı Karadayı mı yapıyor?

Abdullah Öcalan ile İmralı’da yapılan görüşmeler, zam yağmuru, enflasyon rakamlarının açıklanması derken eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı gözaltına alındı. Bu arada Yenişafak gazetesi iki gündür MİT Müsteşarı hakkındaki soruşturma açıldı, açılacak, haberlerinin zamanlamasına dikkat çekiyor. Yani zamanlama önemli! Peki Karadayı’nın gözaltına alınmasının zamanlaması önemli değil mi? Kamuoyu yeniden bir Genelkurmay Başkanı’nın gözaltına alınması ile meşgul olurken, PKK ile yapılan pazarlık ikinci plana düşmüş olmuyor mu? Enflasyon rakamlarının gerçeği ifade etmediğine dair haberler sadece Gözcü’de çıktı. Memura yapılan zammın komikliği de pek konuşulmadı değil mi..

***


Her olaydan sonra, “Gündem değiştiriyorlar” diye yorum yapmak doğru değil ama başbakanların bu konuda özel bir çaba harcadığını biliyoruz. Gündem değiştirme yöntemlerine dair örnekler, Mehmet Bican’ın “Terörle Sınanmak” kitabında var. Bir ibret belgesi olarak bugün de manşetten verilebilecek bir haber aslında.. Gerçi ’Terörle Sınanmak’ her üç sayfasından bir manşet haber çıkarılabilecek bir kitap.. Bican’ın anlatımına göre terörle mücadelede başarı sağlayan Çiller, aynı başarıyı enflasyonun düşürülmesinde gösteremiyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyon oranları, Çiller’in başbakanlığı döneminde yaşanıyor. 2 Şubat 1995 günü Özer Çiller telefonla, Başbakanlık Basın Müşaviri Bican’ı arıyor, “Enflasyon Cumartesi günü açıklanacak ya” diye başlıyor ve “Medya bunu büyütür, gündemi değiştirirsek enflasyon rakamları kaynar gider.. Açıklamanın yapılacağı gün, TRT’de herkesi ekran başına toplayacak çok güzel bir film yayınlasınlar. Mesela Ateşten Gömlek gibi.. Ama Cen Ajans ile de görüştüm. Onlar da bazı fikirler üretsin” diyor..

***


Derken Cen Ajans, gündem değiştirme projesini Başbakanlığa gönderiyor. Projenin başlığı “4 Şubat 1995 Cumartesi günü gündem değişikliği için yapılabilecek etkinlikler” şeklinde ve dokuz öneriden oluşuyor:
1-Alaattin Çakıcı’nın, Mehmet Ağar veya Necdet Menzir tarafından Türkiye’ye getirilmesi.
2-Semra ve Zeynep Özal’ın hayatlarını korumak amacıyla iki gün için gözaltına alınması.
3-Hafız Esad, Kaddafi, Arafat gibi Orta Doğu liderlerinden birinin, özel telefon görüşmesiyle ani olarak Türkiye’ye davet edilmesi.
4-Çeçenistan ve petrol boru hattı konularında görüşmek üzere Cumartesi günü Yeltsin’e ani bir ziyaretin sağlanması.
5-Cuma gecesi Başbakanlık Konutu’nda Genelkurmay Başkanı ile bir toplantı ve sabah kendisiyle ani olarak Diyarbakır’a yolculuk.
6-Cumartesi günü, Ankara’da bütün parti liderlerinin tek tek ve basına kapalı olarak ziyaret edilmesi veya onların Başbakan’ı ziyaretlerinin sağlanması.
7-Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan ile Cumartesi sabahı uzun ve basına kapalı çok özel bir görüşme yapılması.
8-Ülkenin acil sorunlarının çözümü için görüşlerini almak amacıyla bütün siyasi parti liderlerine Cumartesi akşamı basına açık bir iftar yemeği verilmesi.
9-Sayın Başbakan’ın, İstanbul Amerikan Hastanesi’nde çok ani bir “check-up” a girmesi..
Önerilerin altına da şu kayıt düşülüyor:
“Bu alternatiflerden hangisi seçilirse seçilsin, onu gazetelerin manşeti ve televizyonların ana haberi haline getirebileceğimizi saygılarımızla belirtmek istiyoruz.”

***


İlginç değil mi? Tansu Çiller gibi eğitimli, iktisat profesörü bir Başbakan, kendisi gibi eğitimli bir kişi olan eşinin de yardımıyla bu alternatifleri düşünebiliyor.. Üstelik Tansu Çiller, Bican’ın aktardığına göre, “Bugün beni beş parasız bir yere bıraksınlar, iki yıl sonra yine zenginim” diyecek kadar özgüveni yüksek bir kişi.. Tayyip Erdoğan’ın eğitimi o kadar yeterli sayılmasa da o da kendine aşırı güven duyan bir kişi.. Hatta gündem değiştirmeyi Tansu Çiller’den çok iyi yapıyor.. Peki bu işin sırrı nedir?
Aslında kitapta o konuda da çok önemli bilgiler var.
Mesela, İstinye’de Çiller’in yalısında çatı katında Amerikalı danışmanlarla yaptığı bir toplantı var.. Öyle ki, Çiller’e vücut dilini nasıl kullanacağını, nasıl yürüyeceğini, seçmeni nasıl selamlayacağını, saçını nasıl tarayacağını bile gösteriyorlar.. Gülümsemesinin şeklinden, konuşmalarındaki vurguya kadar her şeyi yönlendiriyorlar. Siyasi rakiplerini nasıl yıpratacağını da öğretiyorlar..
Bugün mü? Terör örgütü ile masaya oturuluyor; milletin kaderi tartışılıyor, Türkiye, Irak ve Suriye ile savaş hazırlıkları yapıyor ama Karadayı gözaltına alınıyor! Yoksa, Öcalan ile pazarlığı Karadayı mı yapıyor?

Yazarın Diğer Yazıları