Obama'nın 'ruhban' talebi ve AKP'nin ibadethaneleri!
Tayyip Erdoğan-Barack Obama görüşmesinden çıkan görünürdeki en önemli sonuç, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması talebi oldu. Bu arada Obama, Fener Patriği’ne verdiği, “Erdoğan ile görüşmemde Ekümenik konusunu ona ileteceğim” sözünü de yerine getirdi. Ancak Obama’nın konuşmasını Türkçe’ye çeviren tercüman, Başkan’ın “Ekümenik Ortodoks Patriği” sözlerini, sadece “patrik” olarak çevirdi. Erdoğan ise basın toplantısında bu konuyla ilgili yorumda bulunmadı. Erdoğan Ruhban Okulu’nun açılması ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir çalışma sürdürüldüğünü açıkladı.
* * *
Görüldüğü gibi bu görüşmede de Hıristiyanlık adına talepler ön plana çıktı. Aslında, Irak, Afganistan ve İran ile ilgili talepler de Hristo-Yahudi medeniyetinin İslam medeniyetinin elindeki topraklara hakim olmak istemesinin bir yansımasıdır.
Nitekim Wall Street Journal gazetesi, Obama’nın Türkiye’yi, başta İran, Irak ve Afganistan olmak üzere bölgedeki bir dizi güvenlik sorunlarının çözümü için çok önemli bir müttefik ve ABD ile İslam dünyası arasındaki çatlakların giderilmesi konusunda “kilit bir ortak” olarak gördüğü vurgulandı.
* * *
İsviçre’de minarelerin referandum ile yasaklanması da Türk ve İslam dünyasına yönelik bir yoklama, hatta tarihi kiliseleri açma baskısıdır. Nitekim İsviçre’nin Sonntags-Zeitung gazetesi, “Türkiye’deki Hıristiyanlara daha fazla hak talebi”ni gündeme getirdi ve Antalya’nın Kale ilçesindeki Noel Baba kilisesinde düzenlenen ayinden bahsetti. Gazete, “6 Aralık’ta Noel Baba onuruna kendi kilisesinde yeniden törenler düzenlenebilmesi, tam da İslami AK Parti iktidarı sayesinde oldu. Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi Hristiyan azınlığın haklarında başka iyileştirmeler de yaptı. Türkiye’de AK Partinin iktidara gelmesinden bu yana kiliselere inşa izni yeniden verildi. O zamana kadar yasalar sadece camilere inşaat izni öngörüyordu. Bu kavram 2003 yılında ’ibadethane’ kelimesiyle değiştirildi ki, böylelikle kilise inşası en azından teorik olarak yeniden mümkün olabildi” tespitlerinde bulundu.
Gazete, “Anadolu’da binlerce kilise uzun zamandır cemaati bulunmadığı için perişan halde. Binlerce yıllık kiliseler Türk yönetimi tarafından 70’li yıllardan itibaren kamulaştırıldı. AİHM, bu kamulaştırmaları hukuka aykırı buldu. Kilise mülkiyetinin korunması ve kamulaştırılan mülklerin geri verilmesiyle ilgili yasal düzenlemeler, Kemalist muhalefet tarafından engelleniyor” diye yazdı.
Bu duruma göre AKP iktidarı, Hıristiyan taleplerini yerine getiriyor, İslamcılığı ise muhalefet yapıyor.
* * *
İşte ana mesele budur. Açılım dayatmaları, Tokat’ta 7 Mehmetçiğin şehit edilmesinin sebebi de budur. Türkiye’nin Hıristiyanlaştırılması! Hem de İslamcılık bayrağını elinden bırakmayan bir iktidar marifetiyle.
Hem de Hulki Cevizoğlu’nun İşgal ve Direniş; 1919 ve Bugün eserinde yayımladığı, İngiliz Ryan’ın 25 Aralık 1919’da hükümetine sunduğu raporda “Biz gerçek ideali din imiş gibi davranacak menfaatçi bir grubu idareci olarak takdime çalışacağız. Panislamizmi ezemeyiz. Bu, tıpkı Batı’daki milliyetçilik gibidir. Bizim şimdiki gayemiz, arkadaş gibi davranıp kazanmak ve sonra hükmetmek olmalıdır” dediği gibi..
“Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınanlar” dan beklenen de budur zaten!
Tabii önemli olan bu gerçekleri halka anlatabilmektir. Bunu da CHP ve MHP yapmalıdır.