Obama'nın derdi, Türkiye'yi Batı'nın yörüngesinde tutmak!

ABD Başkanı Obama’nın ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmasının elbette birçok sebebi var. Bunlardan biri Türkiye’nin bor rezervine el koymak olabilir, fakat kapalı kapılar arkasında ne konuşulduğunu şu an bilmiyoruz! Siyaseten birinci sebep, Amerika’nın Türkiye’yi Avrasya’da gelişen ittifaka kaptırması halinde süper güç niteliğinin sona erecek olmasıdır. Bunu iki gün önce de belirtmiştik.
Basında, bu noktanın üzerinde bizim dışımızda duran, sadece bir kişi var. Can Ataklı diyor ki, “Dikkat edin, Rasmussen çıkışından sonra Erdoğan’ı ikna etmeye çalışan Batılı ülke devlet adamlarının ortak söylemi şöyleydi: ‘Türkiye’yi Batı’dan koparmamak gerek.’
Demek ki Türkiye’nin Batı’dan kopma tehlikesi var. Türkiye’de bir iktidar değişikliği olmadığına göre bu kuşku nasıl oluşmuş olabilir? Tabii ki AKP iktidarının genel tavrından.
AKP’nin hal ve gidişi anlaşıldığı kadarıyla Batı’da ‘bir kopma’ biçiminde algılanıyor ve bunu önlemek için ABD bile devreye giriyor.”

* * *

Avrupa Birliği’nin fonlarıyla yayın yapan Bianet’te 2004 yılında bir yorumu çıkan Merdan Yanardağ ise aynı konunun bir başka yönüne işaret ediyordu:
“Türkiye’nin bütünüyle ‘elden çıkmayacağı’ bir dönüşüm öngörülmektedir. Ancak, tam da bu bakımdan ortada bir açmaz var. Hem AKP’nin Türkiye’yi Batı’dan koparmadan İslam dünyasına taşıması isteniyor hem de bu dünyayı değiştirmesi. Bu paradoksu en açık şekilde yakalayanlardan biri Yeni Şafak yazarı Ahmet Taşgetiren oldu: ‘Bir paradoks var; AKP’nin hem islamcı bir iktidar olmaması isteniyor hem de islamcı bir iktidar olup İslamı ve İslam dünyasını değiştirme misyonunu üstlenmesi bekleniyor.’ (Yeni Şafak, 22.1.2004) Bu mümkün mü? Rivayet muhtelif.”

* * *


Batı’nın stratejik politikalarını ABD değil, İngiltere belirler. Sık sık gündeme getirdiğim bir söylem var. İngiltere “nin The Times gazetesinin 4 Eylül 2005 tarihli sayısında, eski Savunma Bakanı Michael Portillo’nun yazdığı bir makale, Avrupa’nın gerçek görüşünü seslendiriyordu:
“Türkiye, küresel satranç tahtasında stratejik bir kareyi elinde tutan geniş bir ülkedir. Türkiye eğer haydut devletlerden biri haline gelir de terörü besler ve ihraç ederse bu, Rusya, Amerika, Avrupa ve İsrail için bir felaket olur.
Türk parlamenterlerin, iyi birer demokrat gibi davranıp halkın duygularına cevap vererek 2003’te giriştiği savaşta ABD’nin Irak’a Türkiye üzerinden saldırmasına izin vermemesi üzerine Washington hayal kırıklığına uğramıştı. Ancak bu bile Türkiye’nin bizim yörüngemizden çıkması durumunda işlerin ne kadar fena olabileceğinin altını çiziyor.
Amerikalılar öyle düşünüyor ki, bunu engellemek için Türkiye’yi AB’ye buyur ederek ülkenin demokratik kurumlarına destek vermemiz gerekmektedir.”

* * *


İngiltere’de yayımlanan The Financial Times gazetesinin 07 Eylül 2005 tarihli sayısında, Fabian Society Genel Sekreteri Sunder Katwala imzasıyla bir okuyucu mektubu yayınlandı. Katwala, şöyle diyordu:
“Resmi görüşmelerin başlamasının ardından, Türkiye’nin başarıyla üye olmasını sağlamak için uzun yıllar boyunca yapılacak çok iş var. Ancak eğer Türkiye’deki ve ötesindeki retçiler çok önemli bir tarihi fırsatı raydan çıkarmayı başarırsa hepimiz kaybederiz.”
Demek ki mesele neymiş? Türkiye’yi yörüngede tutmak!
Avrupa Birliği, Türkiye’ye “yörüngede tutmak” üzerinde anlaşmıştır. Obama da Avrupa’ya bu konuda yardımcı oluyor! Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün uyguladığı politika ise bir AKP yöneticisinin açıkladığı gibi “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak”tır.

Yazarın Diğer Yazıları