Financial Times gazetesi, Türkiye’de Amerikan karşıtı hissiyatın sürdüğünü belirterek, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın, Türkiye’de “kamuoyunu cezbetme taarruzu” başlattığını yazdı.
ANKA’nın haberine göre Barack Obama’nın nisan ayında Türkiye’ye yapacağı ziyareti, Hillary Clinton’ın Ankara’da duyurduğuna işaret eden gazete, Obama’nın iktidarı üstlendiği günden itibaren, Başkan Bush’un terörle savaşı “İslam’la bir savaş” gibi algıladığı Müslüman dünyasına uzanma niyetini belli ettiğini belirterek şöyle yazdı:
“Türkiye’yi seçmesi, ABD’nin, Irak’tan askeri çekilişi veya Afganistan’a destek için yakında yardım çağrısında bulunabileceği bir NATO müttefiki ile bağların güçlendirilmesine verdiği öneminin bir işaretidir. Ancak aynı zamanda Ortadoğu politikasını geliştirirken Suriye ve İran ile diyaloğa odaklanmasının da yansımasıdır.”
* * *
ABD’nin önde gelen gazetelerinden Christian Science Monitor de Türk halkının Clinton’ın içtenliğine ısındığı tespitini yaparken “TV büyüsü mü, akıllı diploması mi? Obama’nın Türkiye ziyaretine bir ay kala Hillary, TV’deki bir sohbet programında Türkiye’yi cezbetti” ifadesini kullandı.
“Sahne yetenekleri, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a, Türkiye gezisi sırasında Amerika’nın bozulan prestijisi için birkaç puan kazanmaya yardımcı olduğu gibi görülüyor” diye yazan gazete, gezinin hedefinin ne olduğunu şöyle açıkladı:
“Clinton’ın diğer bir görevi de vardı: 2007’de yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre halkın sadece yüzde 9’unun Amerika konusunda olumlu görüşleri bulunduğu Türkiye’de Amerika’nın sefil imajını diriltmek!”
* * *
Hillary Clinton amacına ulaştı mı? Taha Akyol’un “Güzel Amerikalı” başlıklı yazısına bakarsanız, en azından o yolu açması için yardımcıları var.
Peki Türk kamuoyunun gözünde Amerika niçin “çirkin”dir?
Çünkü Amerika, Türkiye üzerinde 100 yıldan beri, proje üzerine proje denemektedir. NATO sürecinde ise ABD, Gladio vasıtasıyla Türkiye’de nüfuz etmediği bir devlet yapılanması bırakmamış, Amerikan politikalarına direnenleri ya darbeleriyle, ya birbiriyle çatıştırarak, ya da iftiralarla mahkûm ettirerek tasfiye etmiştir. Büyük Ortadoğu veya Yeni Osmanlı projesinin hedefi de Türkiye’yi sözde büyüterek, etnik temelde bölmek; küçük parçalara ayırarak yönetmektir
* * *
İki somut örnek vereyim:
Birincisi, Nikson dönemi devlet zabıtları şimdi açıklanmıştır. Gazeteci Müyesser Uğur bu zabıtları okudu. Zabıtlardan anlaşılıyor ki ABD Başkanı Nikson, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi için bizzat baskı yapmıştır!
İkincisi, PKK, tipik bir Sandinista modelidir ve Amerikan yapımıdır! Hatta Sandinista’nın Güney Amerika’daki yöntemlerini örnekleyen bir saatlik bir film bile yapılmış, Türkiye’ye de gönderilmişti. Ben bu filmi, 1985 yılında, vatani görevim sırasında seyrettim. Terörün yoğun olduğu 1990’lı yıllarda fark ettim ki filmde seyrettiğim Sandinista teröristlerinin köy baskınları ile PKK’nın köy baskınları birebir aynıdır!
* * *
“Güzel Amerikalı” demek için ABD yönetiminin bütün insanlıktan özür dilemesi, Amerikan yargısının, Bush ve ekibini, işlediği insanlık suçlarından dolayı yargılaması gerekir.
Ne çabuk unuttunuz, Irak’ta ve Afganistan’da öldürülen milyonlarca Müslüman’ı?
Ne çabuk unuttunuz Guantanamo’daki sistematik işkenceyi?
Ne çabuk unuttunuz, annesinin babasının gözü önünde ırzına geçilerek öldürülen Iraklı kız çocuklarını?
Sizin başınıza böyle olaylar gelse, “Güzel Amerikalı” der misiniz?
Ne çabuk unuttunuz, Türk subayının başına geçirilen çuvalı?
