O Rektör yargılanmadıkça!
Fırat Çakıroğlu'nun katili, önceki gün mahkeme tarafından hak ettiği cezaya çarptırıldı… O artık ömür boyu hapiste… Ya önceki Rektör, ya Edebiyat Fakültesi'nin Dekanı, ya cinayeti küçümseyen Senato? Onlar ne olacak?
Ege Üniversitesi, PKK'nın en rahat hareket ettiği üniversitelerin başında geliyordu… Uzun yıllar herkes bu gerçeği bildi ve kimse gereğini yapmadı… Üniversite PKK adına bir anlamda 'kurtarılmış bölge'ydi… Fırat Çakıroğlu cinayeti üniversite yönetimi ve güvenlik birimlerinin defalarca uyarılmasına rağmen göz göre göre geldi…
Şimdi onların da hesap vermesi gerekiyor… Rektör'le ilgili dosyanın, iki yılı aşkın süredir hâlâ YÖK'te bekletiliyor olmasının akıl alır yanı yok… Çakıroğlu'nun katiliyle ilgili büyük bir hassasiyet gösteren ve sonuna kadar kovalayan ülkücü kamuoyunun şimdi aynı hassasiyeti dönemin üniversite yöneticileriyle ilgili göstermesi ve onları sanık sandalyesine oturtup mahkûmiyet çıkana kadar koşturması gerekiyor…
Bu dosya YÖK'te hâlâ nasıl ve hangi cesaretle bekletilir? Ayrıca, FETÖ söz konusu olduğunda bu işler nasıl hızlanıyor ve rektörler -Gazi Üniversitesi örneğinde olduğu gibi- makamından kelepçeli götürülebiliyorsa, Ege'de teröristlerin rahatça at oynatmasına âdeta yol verenlerden neden hâlâ hesap sorulabilmiş değil?
***
Fırat cinayetinden sonra gelen büyük tepkiden rahatsız olmuştu önceki Rektör ve yönetimi… Bir ana tek oğlunu kaybetmişken, kızgınlık ve öfkenin bir diğer hedefi Rektör, cinayetten daha fazla bu tepkiden rahatsız olmuş, Senato'yu toplamış ve bir bildiri yayınlanmıştı… Senato'nun o bildirisine göre, olay, 'bir öğrenci anlaşmazlığı' üzerine çıkmış, sonradan da 'çatışmaya dönüşmüş'tü!.. 'Alınan tüm güvenlik önlemlerine rağmen öğrenciler birbirini yaralamış', ardından da 'yaralılardan birisi' ölmüştü!.. Rektör ve adamlarına göre bu kadar basitti yani!..
Şu iğrenç cümle o bildirinin içindeydi: "Üniversitemiz, kuşkusuz huzur ortamı içinde yoluna devam edecektir…" Huzur ortamı ha? İçinde PKK'lı teröristler öğrenci katlediyor, üniversitenin senatosu dalga geçer gibi 'huzurlu ortam'dan bahsediyor!..
PKK için 'Bilginin ve düşüncenin demokratik ortamda ifade edilmesi' gibi süslü kelimelerin arkasına gizlenmiş 'göz yumma'nın, üniversitedeki diğer öğrenciler için hangi anlama geldiği Fırat cinayetinden belliydi ama önce şu lânet olası çözüm süreci hatırına katiller ve onlara 'huzur imkânı' sağlayanlar neredeyse dokunulmazlığa kavuştular… Onun için bu hesabın kapatılmaması adına hukukî mücadelenin devamı şart… Üniversitelerin temizliği için şart… PKK'lı teröristlerin 'staj alanı'na çevirdiği Ege için de şart…
***
İddianamede de yer almıştı… 1999'da askerlerle girdiği çatışmada öldürülen müzisyen kılıklı terörist 'Hozan Serhat' Ege Üniversitesi mezunuydu ve PKK/KCK'nın gençlik örgütlenmesi YDGH'nın kullandığı alana, yani Edebiyat Fakültesi'nin ön tarafındaki alana terör örgütü onu adını vermişti… Orası üniversite yönetiminin gözü önünde 'dokunulmaz etkinlik alanı'ydı…
Savcı Zeki Polat'ın hazırladığı ve mahkemece kabul edilen iddianamede, Fırat Çakıroğlu'nun 'o huzurlu üniversite'de PKK'lılar tarafından nasıl tehdit ve darplara maruz kaldığı kayıtlara geçmişti… Ayrıca Fırat'ın şehit olduğu olay öncesinde, ülkücülerin okula geldiğini YDGH'lı teröristlere haber verenlerin motorize özel güvenlik personeli içinde olduğu ortaya çıkmıştı…
***
Akan kan ve giden can ülkücünün olunca devlet mekanizması bu kadar ağır çalışmak mecburiyetinde mi? Artık Fırat Çakıroğlu olayının cinayet olduğuna hükmetmiş ve katil için ömür boyu hapsi kararlaştırmış bir mahkeme kararı var… Bu katil ve arkadaşları için üniversiteleri 'serbest bölge' hâline getiren, güvenlikten uzaklığı 'bilginin ve düşüncesin demokratik ortamda ifade edilmesi' gibi masumane cümlenin arkasına gizleyen sinsiliğin de hesap vermesi gerekiyor…
Bu mahkeme kararının ardından YÖK uyuyamaz, uykudaymış numarası yapamaz… 'Karşıt görüşlü' alçaklığıyla haberleştirilen ve böylelikle sıradanlaştırılan bir cinayetin hesabı burada bırakılamaz… Bir ülkücü üniversitenin içinde katledildikten sonra bile 'huzur ortamının devamı'ndan söz eden Rektör, o Dekan ve o adice bildiriye imza koyan Senato üyeleri yargılanmadan "Adalet tesis etmiştir" denilemez… O Rektör ve işbirlikçi mesai arkadaşlarının yargılanması, üniversitelerin 'temiz' tutulması adına bundan sonrası için de ibret olacaktır…